BRUTAL ASSAULT REHBERİ
Merhaba.
Hatırlayacağınız üzere geçtiğimiz yaz bir çılgınlık yapıp Çekya’da gerçekleştirilen Brutal Assault festivaline gitmiş, kapsamlı bir yazı dizisiyle de olan biteni mümkün olduğunca sizlere aktarmaya çalışmıştım. Her açıdan çok memnun kaldığım ve asla geri dönmek istemediğim bir ortamdı gerçekten. Bu yazılardan ve sosyal medyadaki kişisel paylaşımlarımın ardından epey mesaj geldi nasıl oluyor da oluyor abi bu işler minvalinde; ufak bir yoklamanın ardından bu yıl iyice ejderha gibi bir kadroya ulaşan festival için kendi bilgilerim ve tecrübelerim doğrultusunda bir rehber yazısı hazırlamaya karar verdim. Kısa bir yazı mı olacak yoksa sonsuza mı uzanacak bilemiyorum şu an ama kemerlerinizi bağlayıp masalarınızı kapatın; Jaroměř’e uçuyoruz!
Önce biraz tarihinden bahsedeyim; Çekya’nın Jaroměř kasabasında, Josefov isminde ve 18. yüzyıla kadar uzanan bir geçmişe sahip, koca bir kalenin içerisinde gerçekleştiriliyor Brutal Assault. Kale derken, gerçek bir kaleden bahsediyorum. Yeraltı tünelleri, taş duvarlar, devasa kapılar ve geçitler ile müthiş bir atmosfer sağlıyor Josefov Kalesi ve Brutal Assault’ın onlarca güzel özelliği arasındaki en önemlilerinden biri de bu eşsiz konumu kesinlikle.
Bu sene 24. defa düzenlenecek festival ve bu açıdan Avrupa’nın en köklü festivallerinden biri kabul ediliyor. Tabii bu kadar eski olmasının esas avantajı, artık organizasyon noktasında her şeyin yerine oturmuş, makine düzeninde işleyen bir seviyeye ulaşmış olması. Elbette ilk yıllarında böylesine büyük bir festival değilmiş ve çoğunlukla yerel grupların sahne aldığı, lokal bir serserilik organizasyonuymuş. 2012’de organizasyonun Jaroměř’e taşınmasıyla birlikte yılda ortalama 20.000 metal kafaya ve 100’ün üzerinde gruba ev sahipliği yapan enfes bir festivale dönüşmüş durumda. Festival mottosu ise gerizekalı kesimin her gün anneanne tokatlayıp sokaklara sıçtığını sandıkları biz metalcilerin ne kadar düzgün insanlar olduklarını -çoğunluğumuzun diyelim; kabul etmek gerekiyor ki bazılarımız gerçekten hayvan- bir kez daha kanıtlıyor: Şiddete ve hoşgörüsüzlüğe karşı!
Laf salatasını bir kenara bırakıp sadede gelmek gerekirse, festivali birkaç başlık altında değerlendirerek bu rehberi şekillendirmek istiyorum ve Yolculuk&Bilet Ücretleri, Konaklama&Yeme-İçme ve Festival Alanı&Ortam şeklinde alt başlıklara ayırmaya karar verdim şu an. Gördüğünüz üzere inanılmaz planlıyım, hadi başlayalım bakalım.
YOLCULUK&BİLETLER
En zorlayıcı ve en masraflı kısım bu ne yazık ki. Yine de yazının sonunda çoğu festivalden daha hesaplı olacağını göreceksiniz, diye düşünüyorum. Brutal Assault dört günlük bir festival ve 130 grubun sahne aldığı bu festivalin bu seneki biletleri 90€. Elbette diğer tüm festivallerde ve konserlerde olduğu gibi bu fiyat da zaman daraldıkça değişiyor. Bu fiyat 30 Nisan 2019’a kadar geçerli ve ondan sonra yaklaşık 10€ kadar artacağını tahmin ediyorum fiyatın. Biletleri almak ise çok basit; tek yapmanız gereken şu adrese tıklamak. Eğer çadırda kalacaksanız yine aynı adresten çadır için de bilet almanız mümkün. Bu konuya birazdan geleceğiz.
Çekya ne yazık ki vize isteyen ülkelerden bir tanesi ve an itibariyle Çekya’ya gitmek için başvuruda ödemeniz gereken tutar 60€. Buna karşın ülkenin para birimi euro olmadığı için gittikten sonra her şey bir tık daha uygun hale geliyor, o yüzden hemen enseyi karartmaya gerek yok. Vize başvurusu ise biraz çetrefilli ve randevu almak, özellikle festivale iki-üç ay kala epey zorlaşıyor. Yaz aylarının hareketliliği, Çekya’nın yalnızca belirli günlerde başvuru kabul etmesi, vize merkezlerindeki yığılmalar derken başvurduğunuzda iki-üç hafta sonrasına randevu çıkabiliyor. Yaklaşık on gün kadar da başvuru değerlendirmesini düşününce mümkün olduğunca erken başvuru yapmak, yolculuk öncesi hayati önem taşıyan bir duruma dönüşüyor. Vize için şuradan başvuru yapabilirsiniz. Çekya vize konusunda biraz huysuz bir ülke ne yazık ki ve seyahatinize ilişkin bütün belgelerin (biletler, rezervasyon belgeleri, banka hesap dökümleri vs.) eksiksiz olduğundan emin olmalısınız. Ben geçen sene İngilizce ek bir yazı bile yazmıştım vallahi iki kafa sallayıp döneceğiz abim benim özetinde, haha.
Festival alanına ulaşmak ise apayrı bir konu. Uçak biletleri, diğer her yere olduğu gibi ne kadar erken alırsanız o kadar ucuz. An itibariyle İstanbul veya Ankara’dan Prag uçuşları -gidiş&geliş- yaklaşık 1000TL civarında. Niyeti olanların şimdiden Prag uçaklarına bakmalarını tavsiye ederim. Çok önemli bir meblağ olmasa da zorunlu seyahat sigortasını da giderlerinize eklemeyi unutmayın. Bu yıl İş Bankası 4-11 Ağustos tarihleri arası için 49TL istiyor mesela.
Jaroměř, Prag’dan yaklaşık 135 kilometre mesafede. Yine de Jaroměř’e gitmenin pek çok farklı yöntemi var. Eğer kalabalık bir grupsanız Uber çağırabilirsiniz mesela; dört-beş kişilik bir grupta kişi başı yaklaşık 100-120TL ödersiniz ve en rahat yöntem bu kesinlikle. Fakat festivalden dönerken bulunduğumuz yere Uber çağıramıyorduk ne yazık ki ve onun yerine Brutal Assault’ın resmi taksisiyle döndük. Dönüş için Uber -en azından Josefov’dan- bir seçenek değil, aklınızda olsun.
Bunun dışında Avrupa’nın her yerinde olduğu gibi demir ağlar hayatı kolaylaştırıyor Çekya’da da. Prag’dan trenle Hradec Králové, oradan otobüsle Jaromer’e ve kısa bir yürüyüşün ardından Josefov kapılarına ulaşabilirsiniz. Tren, otobüs, Uber gibi birçok seçenek var ve hepsi üç aşağı beş yukarı aynı fiyata geliyor. Ayrıca Brutal Assault’ın kendi ayarladığı otobüsler ve resmi Brutal Assault taksileri de birer opsiyon. Yine eğer kalabalık bir ekipseniz araba da kiralayabilirsiniz ki bu seçenek de epey hesaplı. Ayrıca eğer festival zamanı otelde kalmayı planlıyorsanız araba kiralamanız epey faydalı olacaktır.
Kısacası havaalanından festivale gitmek epey kolay ve tek başınıza değilseniz o kadar da masraflı değil kesinlikle. Yine de yolculuğun bu önemli kısmı için ortalama bir bütçe ayırmayı unutmayın derim. Aynı şekilde bu yolculuğun yaklaşık iki saat kadar süreceğini göz önünde bulundurup uçak biletlerinizi ona göre ayarlamanızı tavsiye ederim.
KONAKLAMA&YEME-İÇME
Geldik çok daha sevimli ve yüzleri güldürecek bir konuya; Çekya çok ucuz arkadaşlar. Euro kullanmıyorlar ve kendi para birimleri olan Çek korunası, yaklaşık 0.25 TL. Festival alanında tüm harcamalar koruna üzerinden gerçekleştiriliyor ve haliyle epey ucuza geliyor. Festival öncesinde, yukarıdaki bilet bağlantısından kendinize bir bileklik satın alıyorsunuz -bir miktar depozito alıyorlar ama festival sonunda iade ediliyor hesabınıza- ve internet üzerinden para yüklüyorsunuz. Festival alanındaki her şeyi bilekliğinizdeki bakiyenizden karşılıyorsunuz. Tuvaletten bütün yeme-içme standlarına ve tüm tişörtlere, albümlere kadar her şey bu bileklikle alınabiliyor. Haliyle sürekli cüzdanı, parayı kollamaya çalışıp paranoyak olmadan, huzur içinde takılabiliyorsunuz. Fiyatlar için de şu kadarını söyleyeyim; bilekliğe bir defada yüklenebilecek maksimum miktar olan 5000 korunayı (yaklaşık 1000-1100TL) bitiremedim. Son gün artık önüme gelen tişörtü, albümü satın alıp yemediğim ne kaldıysa hepsinden yedim ve yine de arttı. Dört gün için hakikaten saçma derecede iyi.
Yemek demişken, sonsuz seçeneğiniz var yemek konusunda ve damak tadı olarak bize çok yakın lezzetler bulabilirsiniz rahatlıkla. Müthiş gurme hamburgerlerden sulu ev yemeklerine, dönerden donuta, ardınızın dile gelip akrabalarınıza küfretmesine neden olacak Meksika yemeklerinden vejeteryan mutfağına kadar çeşit çeşit seçenek mevcut ve hepsi gayet hesaplı. Çoğu festivalci için en önemlisi ise tabii ki bira. Brutal Assault bira açısından da gayet geniş yelpazeye sahip ve alabileceğiniz en pahalı/farklı bira 10-12 TL’ye denk geliyor ancak. Ortalama bir lager/ale ise 6-7 TL civarında. Geçen yıl festivalde bulabileceğiniz biralar şunlardı mesela; sanırım başka söze gerek yok.
Festival alanının hemen dışında, kasabada bankamatikler ve marketler var (SU alın arkadaşlar, su önemli) ve oralardan da alışveriş yapabilir, para çekebilirsiniz. Hemen yakınlarda üç tane gayet keyifli bar var ve kahvaltı/yemek de bulabilirsiniz buralarda. Sabah 07:00 civarı, kelle olmuş vaziyette çadıra yollanırken bu mekanlardan birine uğrayıp bana çırpılmış yumurta ve kahve hazırlayan kıza Quasimodo gibi aşık olmuştum mesela, haha. Tek tavsiyem sakın euro verip koruna almayın ya da euro ile ödeme yapmayın. Koruna-euro-tl dengeleri yüzünden saçma sapan bir hale geliyor iş; sakın diyorum bak. Bilekliğiniz bu noktalarda işe yaramıyor tabii, o yüzden bankamatikten TL karşılığı bir miktar koruna çekmeyi unutmayın.
Ben festival ortamını solumak, gece etrafta takılıp serserilik etmek ve sabahları ya kim gidecek şimdi, neyse şu grubu da sallayıp yarım saat daha kestireyim, diyeceğimi bildiğim için çadırda kalmayı tercih ediyorum her zaman. Tercihniz bu yönde olursa önünüze iki seçenek çıkıyor: Ya VIP kamp alanından kendinize bir alan satın alıp güvenlikli, hemek yakınında tuvaletler ve barlar olan, etrafı çitli bir alanda çadır kuracaksınız ya da beleşçilik edip festival alanının dışında, bulduğunuz bir yere yerleşeceksiniz. Benim tavsiyem mutlaka VIP alanı tercih etmeniz yönünde olacak. Brutal Assault, festival alanının içerisinde konaklamaya müsaade etmiyor ve alanın dışındaki ormanlık bölgede çadırınızın ve değerli eşyalarınızın güvenliğini sağlamak biraz riskli. VIP alan ise gerçekten ucuz (ücretlere şuradan bakabilirsiniz), nispeten daha konforlu ve sakin bir konaklama seçeneği sunuyor. VIP alan ile ilgili tek şikayetim duş sayısının az olmasıydı. Eğer normal bir saatte giderseniz duş için yarım saatlere varan sürelerde kuyruk bekleyebilirsiniz. Üşenmeyip gecenin sonunda, sabaha karşı ya da sevmediğiniz çok büyük bir grubun çıktığı akşam saatlerinde duşu tercih etmeniz yararınıza olacaktır. Geçtiğimiz yıl bu konuda pek çok şikayet aldılar gerçi ve eminim bu sene toparlayacaktır biraz. Bunun dışında tuvaletler (festival ortamı için) idare eder durumdaydı ve çadır alanının hemen yanındaki resmi Brutal Assault barında sabahları 22TL civarı fiyatlara koca bir porsiyon ile İngiliz kahvaltısı etmek, kahvemi alıp ormanın içinden festival alanına yürümek vesaire gayet keyifliydi.
Çadır alanları (VIP dahil) festival alanının dışında olduğu için dilediğiniz eşyayı, malzemeyi alabilirsiniz yanınıza. Ağrı kesiciler, mide ilaçları vs. konusunda çekinceniz olmasın. Aynı şekilde marketten bol bol sıvı takviyesi de yapabilirsiniz. Sigara içenler yanlarında sigara getirirlerse yararlarına olabilir. Orada bir tık daha pahalı genelde sigara.
Festival alanına yaklaşık 15-20 dakika mesafede irili ufaklı pek çok otel var ve eğer çadırda kalmak istemiyor, otel odası rahatlığını arıyorsanız internette otelleri de araştırabilirsiniz. Fiyatları çok yüksek değil ama çadır ile mukayese edilemez elbette. Fakat elinizi çabuk tutmanızı tavsiye ederim, kısa sürede doluyor bu oteller. Geçen yıl bazı arkadaşlarım otelde kalıyorlardı ve genel olarak epey memnunlardı. Kısacası konaklama kısmı tamamen size kalmış.
Tabii festivalin Ağustos ayında olduğunu ve kampçı da olsanız, otelci de olsanız hava durumunu inceleyip hazırlıklı gelmenizi söylememe gerek yok herhalde. Gündüzleri 35-40 derecelere çıkıp geceleri aniden düşen sıcaklığa, her daim var olan yağmur ihtimaline, saatlerce ayakta durmaya ve diğer her şeye karşı hazırlıklı olmanızı tavsiye ederim.
Brutal Assault bardaklarından birkaç tane kapmayı ihmal etmeyin, diyerek bu bölümü bitiriyorum artık. Festival alanında neler var, biraz da ona bakalım.
FESTİVAL ALANI&ORTAM
Festival alanında iki tane, yan yana kocaman sahne var ve bu ikisi ana sahne olarak işlev görüyor. Bir tarafta konser gerçekleşirken diğer sahnede de ana sahnede çıkması planlanan diğer grubun hazırlıkları yapılıyor ve bir konser bitti mi hemen peşine, birkaç dakika içinde yenisi başlıyor. Kısacası metalcilik hiç durmuyor. Bu sahneler dışında daha ufak grupların (ufak dediğime bakmayın; geçen yıl AURA NOIR, PALLBEARER, BÖLZER, PILLORIAN vs. vardı mesela) çıktığı, tepesi kapalı Metalgate sahnesi, daha rock tabanlı grupların yer aldığı açık oryantal sahne ve keyif verici maddeler eşliğinde endüstriyel kafaların yaşandığı, ana-babanızın kabuslarına girecek tiplerle dolu, partinin asla bitmediği bir disko ortamı olan K.A.L sahnesi var. En kıyıda köşede kalan oryantal sahnede bile ortam şu şekilde:
Bunun dışında festival alanının neresinde olursanız olun, hemen dibinizde mutlaka bir stand bulabilirsiniz. Yeme&içme konusunda gerçekten saçmalık derecesinde zengin bir festival Brutal Assault. Aynı şekilde her yer tuvalet ve hatta 0,3 koruna gibi bir ücretle şu klasik seyyar festival tuvaletlerinden daha lüks tuvarletler de mevcut. Ana sahnelerin bulunduğu alanın arkasında kalan, tamamı toprak bir alanda (rüzgar esince Mad Max setinde gibi hissediyor kendini burada) ise neredeyse yirmi farklı stand var tişörtten plağa, takıdan dildoya (evet) kadar her şeyi bulabilirsiniz.
Festival alanında ayrıca B sınıfı filmlerin gösterildiği, ücretsiz bir sinema salonu bulunuyor. Yine pek çok markanın kendi standını da bulabilirsiniz. Geçen yıl JAMESON gemi şeklinde bir set kurmuş, güvertede viski satıyordu mesela. Bu tip fantastiklikler dışında en az dört-beş tane, taştan duvarların ardında olduğu için epey serin ve güzel bar var. Buralarda da soluklanabilir, serinleyebilir, bir şeyler içebilirsiniz. Birbirine tünellerle bağlanan bu alanlardan geçmek bile ayrı bir keyif zaten.
Festivalin girişinde değerli eşyalarınızı bırakabileceğiniz, telefonunuzu şarj edebileceğiniz alanlar da bulunuyor ve fiyatlar çok uygun. Aynı şekilde festival alanı dışında da pek çok yeme&içme noktası var. Ben U SATANA isimli dünyanın en dandik ama en iyi barında (zaten normal zamanda marangozhane miymiş neymiş, festival zamanı adam bara çeviriyormuş mekanı…Just Doğu Avrupa things ahah) sabahları powerbank şarj edip hayatıma onunla devam ediyordum mesela. Pasaportum vesaire de çadırdaydı festival boyunca ve hiçbir sorun yaşamadım.
Festival öncesinde kendi programınızı hazırlamayı da unutmayın sakın. Başta belirttiğim gibi iki ana sahneye sahip olduğu ve bir konser esnasında diğer sahneyi hazırladığı için Brutal Assault’ta büyük gruplar asla çakışmıyor ama özellikle gündüz biraz koşturmaca oluyor ana sahne ile diğer sahneler arasında. Öyle koşturmacanın canını yerim tabii, o ayrı.
Şimdilik aklıma gelenler bu kadar galiba. Zaten tahminimden çok daha uzun ve yorucu bir yazı oldu. İhtiyaç olursa eklemeler yapar, olmazsa ek bir yazı daha yazabilirim ileride. Daha önce festivale giden arkadaşlar da kendi deneyimleri doğrultusunda ilk defa gidecek olanları bilgilendirebilir yorumlarda. Sorularınız olursa da yine yorumlara yazabilirsiniz. Özel bir şey sormak isterseniz Twitter adresim @koranoid, oraya da mesaj atabilirsiniz. Josefov’da görüşmek üzere.
Ağzınıza emeğinize sağlık yazı güzel olmuş👍🏼 2018 Brutal Assault rüyasına tanıklık etmiş biri olarak 2-3 parça deneyim paylaşmak isterim;
1-)ilk Gece güzel kafayla içeriğinin ne olduğunu bilmediğim acılı büyük bir sosisi gömdükten sonra ertesi sabah şiddetli karın ağrısı ve ishalle uyandım.Yanıma aldığım mide ilaçlarınve ağrı kesicilerin yanında REFLÖR ilacı tam anlamıyla kurtarıcım oldu ☺️
2-) 3.günün sabahı gözlüğümü kırarak uyandım,yanıma aldığım yedek gözlük hayat kurtardı 🤘🏽
3-) Çek biraları %3.8-4.0-4.2 şeklinde seyrediyor,bira içerken kafam olsun derseniz Radegast12 yi öneririm, %5 alkolle diğerlerinden bir adım öne çıkıyor ✌🏼
Teşekkürler. Yemek konusu biraz riskli gerçekten, iyi noktaya değinilmiş.
Eğer mideniz, bağırsağınız hassas ise yağ-sos kombosunda yüzen şeylerden, fantastik şarküteriden uzak durmakta fayda var arkadaşlar, anında takım taklavat dağılıyor yoksa. Tavuk ızgara, sote sebze, şova dönüşmemiş makarnalar vesaire gibi daha garanti seçenekler de var neyse ki. Ben dümdüz ayı olduğum için önüme çıkanı sorgulamadan yedim ama bir noktada kendinizi frenleyemezseniz yazıda bahsettiğim o paralı tuvaletler resmen gider kalemi haline gelebiliyor ahahah.
Korhan zaten mükemmel anlatımıyla temel bilgileri vermiş ama 2015, 2016 ve 2018 yıllarında Brutal tozu yutmuş biri olarak ben de biraz katkıda bulunayım istedim.
Biz genelde Prag’dan araba kiralayıp, civardaki otelde konaklayıp günü birlik konserlere git-gel modelini benimseyenlerdeniz. Kale içindeki ara sokaklarda bir-iki tur sonucunda bedava park yeri bulunuyor.
Summer Breeze, Graspop da görmüş bir bünye olarak Brutal Assault kesinlikle fiyat/performans olarak düşünülebilecek en iyi opsiyon. Özellikle zevkiniz metal müziğin sert yelpazasinde konumlanıyorsa. Doluluk oranı (sıkış-tepişlik endeksi) açısından mükemmel. Aşırı popüler gruplar dışında önlerden izlemek için saatlerinizi yatırıp, diğer grupları kaçırmak gerekmiyor. Fakat pogo olsun, wall-of-death olsun, crowdsurfing(bundan pek hoşlaşmasam da) olsun gırla. Konserlerde ses kalitesi son derece iyi.
Kale içi bölümde 4 gün boyunca meet&greet sessionlar oluyor (saatleri yayınlanıyor). Epey bir grupla tanışma, resim çektirme, albüm imzalatma fırsatı bulunabiliyor.
Eğer çok önlere girmeyi tercih etmiyorsanız, önceden cüzi bir miktara biletleri satışa çıkan bir nevi VIP bir tepe var. İstediğiniz zaman oraya girip çıkabiliyorsunuz. Uzaktan oturarak izlemek isteyenlere, ben hiç denemedim.
Resmi t-shirt ve diğer eşya standı iki lokasyonda var. Grup t-shirtleri ana standda satılıyor ve ayrı sıraları var. Sıranın bütünlüğü görevliler tarafında sağlanıyor ve gayet hızlı bir şekilde alış-verişinizi tamamlayabiliyorsunuz. Mesela Graspop’ta bu tam bir faciaydı. Siz gene de beğendiklerinizi ilk gün almaya çalışın, beden model tükenebiliyor. Fiyatlar da Euro olmadığı için diğer festivallere göre daha uygun.
Eğer imkanınız varsa bileklikleri önceden adrese teslim ettirmek festivalin ilk günü sıra beklemeyi engelliyor. Biz Prag’daki bir arkadaşın evine yollatmıştık, Türkiye’ye de postalıyorlar mı emin değilim. Yoksa ilk gün elinizdeki çıktı ile sıra bekleyip bilekliklerinizin takılması işlemi için sıra beklemek durumundasınız. 2016’da Tribulation’ı kaçırmıştım, içime oturmuştu.
Yazıda anlatılan RF-ID çipli bileklikler büyük rahatlık. Önceden veya tükendikçe internetten veya standlardan para aktarıp tüm alış verişinizi onunla yapıyorsunuz ve sistem tıkır tıkır işliyor. Kalan parayı da hesabınıza aktarıyorlar.
Çok sıcak olduğunda metalci gençler telef olmasın diye, itfaiye aracı gelip topluluğun üzerine su spreyliyor. HASICI sen bizim herşeyimizsin nidaları eşliğinde. Mekanın duvarlarında arada bir arazinin yerlileri olan koyunları, keçileri felan da görmek mümkün 🙂
Bir kere gittiğinizde her sene gitmek isteyeceğiniz bir festival diyerek katkımı sonlandırayım.
Dimmu Borgir iptaline üzülürken bir anda BATUSHKA ve EMPEROR ekledi adamlar ohahahaha.
Abi yazıyı yeni okuyabildim şahane olmuş eline sağlık. Benim sormak istediğim bu sene bu işe kalkışacak bir babayiğidin ortalama ne kadar bir para ayırması gerektiği. Mesela senin totalde ne kadar harcadığını da ögrenirsek olay biraz daha açık hale gelir. Bu sene açıklanan gruplardan sonra gitmemek baya üzer. Fakat işin gerçekliğini ya da gerceklestirilebilirligini anlamak icin ekonomik tarafına da tam hakim olmak önemli.
Yazıdaki gider kalemlerini toplayıp kaba bir fikir edinebiliriz. Konforu arttırdıkça masraflar da artacağı ve bunun bir üst limiti olmayacağı için ben minimum üzerinden hesap yapmayı daha doğru buluyorum. Çadırda kalacak, yalnızca festivale gidip dönecek birisi için:
90€ festival bilet
60€ vize
Kaç kişi kalacağına göre değişen, ortalama 5€ VIP çadır alanı ücreti
Yaklaşık 50€ festival alanı transferi ücreti (tren/otobüs gibi seçenekler)
1000-1500 TL arası uçak bileti
1000 TL civarı festival alanı harcamaları (bu kısım tamamen kişiyle alakalı: İçki içmeyen, grup ve festival ürünlerine para harcamayan biri sadece yemek ve meşrubat harcamasıyla 400-500’e bile düşebilir)
şeklinde özetlenebilir. Kısacası cebinde en az 4000-5000TL olmadan Brutal Assault planı yapmak pek kolay değil.
Şaka maka bir ay kaldı. Şu saatte neyin gazıysa bu artık ahah. Gruplara bakarken Litvanyalı Au-Dessus diye bir şeye denk geldim. Bu post-black metal dünyalarını sevenlere göre tam: https://www.youtube.com/watch?v=9HUj5KVM1PA
Yazının başına iliştirdim zaten; festival programı açıklandı sonunda! Bir de son dakika Myrkur iptali (hamile kadın) sonrası cart diye VLTIMAS ekledi adamlar. Yav ben sizi yerim yerim.
Resmen kağıt-kalem alıp oturdum çalıştım ve izlemek istediğim, çakışmayanlar arasından 47 konserlik bir program çıktı. 47. Kırk yedi. Vay babeyn.