Kritik

Hauntologist – Hollow

Merhaba.

MGŁA, KRIEGSMASCHINE, OWL WOODS GRAVES gibi gruplardan tanıdığımız black metal guruları Darkside ve The Fall tarafından kurulan Hauntologist, ilk albümü Hollow‘u epey sessiz sedasız çıkardıysa da bu isimlerin ağırlığı sayesinde hatırı sayılır ölçeğe duyurdu kendini kısa sürede. Pat diye Spotify’a düşen albüm bir süre sonra kaldırıldı ve resmi çıkış tarihi olan 2 Şubat’a kadar bekletildiyse de senenin başından beri birçok insan uzun uzun dinledi, değerlendirdi Hollow‘u.

Mgła üzerinden beklentilerle, Darkside’ın çığır açan davulculuğunun yeni boyutlarına şahit olma arzusuyla, Polonya sahnesinin genlerine işlemiş o yırtıcılığı, harlı ateşi hissetme isteğiyle; kısacası pek çok farklı bakış açısıyla ele alındı Hollow. Bir kesim çok beğendi ve şimdiden sene sonu listelerine alacak kadar çıldırdı, bir kesimse albümdeki fikirlerin bazılarını ham ve diğerlerinden kopuk buldu. Ben ise bu hayli içe dönük, şahsi bir mesele tadındaki albümü dinlerken çok, çok uzun zamandır yaşamadığım bir şeyi tecrübe ettim.

Hollow sadece kapağına bakarak, o kapağın tetiklediği düşüncelerde kaybolarak dinlediğim, belki yıllar sonraki ilk albüm oldu. O binalar, o renkler, o hava, hatta havanın kokusu, altında olan bitenle tüm keyfi kaçmış sevimsiz gökyüzü… Bunu tarif etmek kolay değil ama gerçekten de cep telefonlarının renkli dünyasına kapılıp etrafı daha az görmeye başladığımız dönemin öncesini yaşamış, yaşı 30’larda veya daha yukarıda seyreden, Türkiye gibi, Doğu Avrupa’nın belirli yerleri gibi tam manasıyla oturamamış, 20. yüzyılı çileli geçirmiş topraklarda büyümüş, o kirli havaları soluyup kasvetli, mutsuz şehirlerde yaşamış insanları anında kendine çeken bir kapak bu. İnsanın ruhunu emip boş kabuklara çeviren şehirlerde yalnızca çalışmak veya okula gidip gelmek üzerine kurulmuş hayalet yaşamların buğulu, puslu anılarını çağrıştıran bir kapak. Üç aşağı beş yukarı benzer tecrübeler, ortak geçmişler söz konusu olunca da ister istemez yakınlaşıyor, en azından daha olumlu yaklaşıyor insan bir işe. Ben de Hollow dinlerken kapağında sık sık kaybolduğumdan, normalde koyacağımdan farklı bir yere konumlandırmış olabileceğimi fark ediyorum şu sıralar.

Cansız, ruhsuz black metal tekrarlarındaki kasveti melodik dokunuşlarla anlamlandırıp adeta umutsuzluğu cazip bir hale getirme konusunda Mgła’nın ne kadar yetenekli olduğunu hepimiz biliyoruz. Burada da, özellikle Ozymandian, Golem gibi parçalardaki benzer yaklaşımıyla Hauntologist de çok başarılı. Her ne kadar post-black metal kategorisi daha uygun bir etiket olsa da çok net bir black metal karakterinin yansıtıldığı dakikalar azımsanamayacak miktarda fazla. Fakat Hauntologist’i Mgła’dan veya elemanların diğer işlerinden ayıran en büyük özellik, hem müziğin zaman zaman post-metal/rock çizgisine ve hatta metal dışı türlere doğru kayabilmesi hem de sözlerdeki o kesin, net hay böyle yerin taşını toprağını… mutsuzluğu. Uykusuzluğun, anksiyetenin, leş gibi bir sabaha uyanıp daha güneş doğmadan buz gibi havada bir grup zombiyle otobüs beklemenin negatif ruh halini şehir kasvetiyle birleştirip enfes bir manzara tasvir etmişler. Bu anlamda hakikaten çarpıcı, özgün bir albüm Hollow.

Dönemsel bir ruhu da yakalamaya çalıştıkları için tümüyle analog tutulmuş kaydın kalitesi ve özellikleri, Hauntologist’in atmosferine doğrudan etki eden bir unsur. Lo-fi tarafa ağırlık verilirken hem Darkside’ın davulları çok daha canlı hem de bestelerde sık sık öne taşınarak müziği katmanlandırmada önemli bir rol oynayan The Fall’un bas gitarı tertemiz duyuluyor. Post-metal çizgisine yaklaşan Deathdreamer‘in 2. yarısında, post-punk/indie rock sınırlarında gezen Gardermoen‘in tek tek kulağınızın ardında çalınıyormuş gibi duyulan enstrümanlarının yarattığı havanın etkisi büyük. Yeri gelmişken, Hollow‘un kademeli olarak bir black metal albümünden dönüşüme uğrayan, başkalaşan bir kurguda olduğunu söylemek lazım. İlk parça Ozymandian‘dan kapanıştaki Car Kruków’a doğru yavaş yavaş black metal unsurlarını terk ediyor, post-metal, post-rock, post-punk derken kendi ruhunu buluyor Hauntologist. Mgła’dan uzaklaşmak için bilinçli bir tercih mi bilemem ama kesinlikle işe yarıyor. Sona erdiğinde hiç Mgła hissiyatı bırakmıyor insanın üzerinde ki bu da bence ekstra kıymetli.

Toplama bakınca sözleriyle, kapağıyla ve müziğindeki farklı unsurların bir araya gelmesiyle anlamlanan, onu var eden unsurların tekil özelliklerinden ziyade bütünüyle değer bulan ve değerlendirilmesi gereken bir albüm bence Hollow. Başlarda sondaki Car Kruków‘u sallamıyordum mesela ama sözlerini okuyunca bir anda albüm kapanışı bambaşka bir havaya büründü. O yüzden metal veya değil tüm parçalarıyla bir şey anlatmaya, bir depresyon ve huzursuzluk tablosu çizmeye çalışıyor Hauntologist. Ha, şöyle uçuyor böyle kaçıyor mu derseniz bence alakası yok; fakat yazıdan da çıkarmanıza çabaladığım üzere bağ kurabilen müziğin ötesinde kişisel bir anlam da taşıyacak ve değerini bu şekilde bulacak.

82/100


Yazıyı/albümü değerlendirmek için:

Average rating 4.5 / 5. 20

Siteye destek olmak için aşağıdaki düğmeye tıklayıp Patreona göz atabilirsiniz👇
Become a patron at Patreon!

Korhan Tok

Üniversiteden sonra metali bırakmadım.

Bir Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.