The Spirit – Sounds From the Vortex
Merhaba.
Genel hatlarıyla epey sönük geçtiğini düşündüğüm 2017’den günümüze kadar gelebilen ender albümlerden biri olarak gördüğüm Sounds From the Vortex‘i neden şimdiye kadar yazmamışım bilemiyorum ama geçen hafta metalcinin benzini sayılan bazı sıvıların tüketilip kalp durması metaline övgüler yağdırıldığı bir arınma gecemizde, çalma listesine eklenen Clouds of Damnation sayesinde yeniden hatırladığım Alman grubu Metalperver sayfalarına taşımanın vaktinin geldiğini idrak etmiş oldum.
The Spirit yeni bir grup ve Sounds From the Vortex de onların ilk albümü. Kendi imkanlarıyla yayımladıkları bu albümün ardından kısa sürede Nuclear Blast’ın çatısı altına girmeleri ve albümün yaklaşık bir yıl sonra, 2018’in yaz aylarında NB tarafından yeniden yayımlanması bile Alman dörtlünün potansiyeli hakkında bir fikir veriyor zaten. Melodik black metal ile death metalin kesişim noktasında, o noktanın tek hakimi olan DISSECTION gibi dev bir ismin gölgesi altında duruyor The Spirit.
Tabii Sounds from the Vortex‘i ve grubu iyi yapan tek şey grubun Jon Nödtveidt’in müzikal mirasından besleniyor olması değil. Tutkulu ama ucuz bir kopya olmanın ötesinde, Dissection tınısına bir şeyler de katmayı beceriyor The Spirit. Yüksek tempo black metal ateşiyle donuk melodilerden beslenen orta tempo geçiş bölümlerinin buzunu eritmeden, ateşle buzun şarkısını söylemeyi başarıyor. Konu nasıl birdenbire buraya geldi bilmiyorum ama madem ki geldi, gel artık be Game of Thrones diyor ve öyle devam ediyoruz.
Capcanlı bir kaydı Sounds from the Vortex‘in ve albümü bu kadar öne taşıyan unsurlardan biri de bu parlak prodüksiyon kesinlikle. Sterilize veya mekanikleşmeden çok yüksek, güçlü ve canlı bir kayıt almış The Spirit. Çoğunlukla tremolo tabanında kalsalar da zaman zaman çok iyi paslaşan çift gitarın bastığı her bir notayı duymak mümkün. Aynı şekilde vokal performansı da kelimelerin rahatlıkla seçilebildiği bir ekstremlik aralığına oturuyor. Kısacası her kulağın rahatlıkla ayırt edebileceği, keyif alabileceği bir albüm yapmış The Spirit ve sırf kaydıyla bile ilham aldığı o eskinin klasik albümlerinden sıyrılmayı başarıyor Sounds from the Vortex. Elbette o muazzam melodilerin yaratıldığı görkemli zamanların atmosferini hissettirme konusunda eksik ama o dönemi solumak isteyenlere taze ve makul bir alternatif sunuyor kesinlikle.
Cross the Bridge to Eternity, Illuminate the Sky ve Cosmic Fear albümdeki favorilerim ama tam tur atmadan bırakılmayacak türden bir albüm Sounds from the Vortex. Zaten bu kadar melodinin içinde herkesin favorisi farklı olacaktır mutlaka. DISSECTION ismi sizin için bir anlam ifade ediyorsa, 90’ların melodik black metaliyle üzeri buz kaplı death metalin dirsek teması kurduğu Far Away From the Sun gibi albümleri biliyor ve seviyorsanız The Spirit dinlerken tatlı bir tebessümle kendinizden geçmemeniz imkansız; tadını çıkarın.