Kritik

In Aphelion – Reaperdawn

Merhaba.

NECROPHOBIC gitaristi Sebastian Ramstedt’in kurduğu, sonrasında yine Necrophobic’ten silah arkadaşları Johan Bergebäck (gitar) ve Tobias Cristiansson’u (bas) dahil edince insanda paralel yapı şüpheleri uyandıran İsveçli In Aphelion, ilk albümü Moribund ile melodik, kolay dinlenebilen bir black metal üreterek kısa sürede kitlesini bulan bir isim. 80’ler temelli, kimi zaman melodik death metal çizgisine veya heavy/speed taraflarına kaymaktan çekinmeyen şarkılar zaten Necrophobic’ten o kadar da farklı tınlamadığı için özellikle grubu sevenler, In Aphelion’u da rahatça benimsediler.

Sebastian Ramstedt’in, dolayısıyla In Aphelion’un alametifarikası bence KING DIAMOND/MERCYFUL FATE kaynaklı, bir çeşit tekinsizlik aurasıyla kaplı heavy metal ilhamını erken dönem SLAYER‘ını anımsatan habis bir melodi anlayışını ve İsveç’in soğuk, günahkar black metal atmosferini tek potada eritebilmesi. DISSECTION mı dedi biri? E tabii, bariz birtakım benzerlikler var. Özellikle soğuk melodileri hızlı, agresif bir biçimde sunduklarında o eşsiz İsveç havası ciğerlerini donduruyor insanın. Yeni albüm Reaperdawn da A Winter Moon’s Gleam ve When All Stellar Light is Lost gibi açılış parçalarında In Aphelion’un güçlü yönlerini tüm çıplaklığıyla sergiliyor. Ramstedt ve Bergebäck’in kimyası buz tutmuş tundralarda esen kuvvetli rüzgarlar kadar keskin ve net. Melodik tremolo gitarların haricinde ikilinin paslaştığı anlar veya yarı-melankolik sololar da In Aphelion’u lezzetlendiren detaylar.

Reaperdawn‘ı farklı kılacak veya üzerine uzun uzun konuşacak yeniliklerden söz etmek pek mümkün değil aslında. Ramstedt ve Bergebäck’ten alışkın olduğumuz bir gitar işçiliği dahilinde melodik, yarı-epik, bazen de agresif bir İsveç black metali çalıyor In Aphelion. Ben grubun dört sayıp ortalığı birbirine kattığı anları daha çok seven biri olarak Reaperdawn‘ın temposunu Moribund‘a kıyasla düşük buldum ve bu nedenden dolayı paçozluk tarafında puanını biraz kırmak zorunda kalıyorum ama bunun haricinde Moribund‘daki beste anlayışının devam ettiğini söyleyebiliriz rahatlıkla.

Moribund‘un bir marifeti de Draugr gibi, This Night Seems Endless gibi parçaların kapanış bölümlerini çok epik ve melankolik noktalara taşıyarak sağladığı derinlikti. Reaperdawn‘da bu görevi They Fell Under Blackened Skies ve Aghori gibi parçalar üstlenmiş; fakat bu anlarda yalınlığın, sadeliğin önemini bu defa gözardı etmiş sanki In Aphelion. 8 dakikaya ulaşan sürelere rağmen melodilerin demlenmesine zaman tanımamışlar niyeyse. Dağınık, hatta bazen de haddinden fazla malzemeyle doldurulmuş tınlıyor bu parçalar. Bu açıdan Moribund‘un daha karakterli, daha oturaklı tınladığını ve Reaperdawn‘ın öncülünü geçemediğini düşünüyorum.

İsim parçasının dışında ilk üçlünün çok güçlü, Further from the Sun veya yukarıda bahsettiğim diğer parçaların biraz zayıf kaldığı, bundan dolayı da biraz karışık hisler benimsediğim bir albüm oldu Reaperdawn. Ramstedt, Bergebäck ve Cristiansson üçlüsü bu yıl Necrophobic ile sene sonunda hatırlanacak bir iş çıkarmıştı zaten, o yüzden çok da mutsuz değilim ama açıkçası In Aphelion’dan biraz daha fazlasını beklerdim. Yine de henüz grupla tanışmadıysanız ve black metalde İsveç tınılarını seviyorsanız Reaperdawn‘a kulak kabartın. Severseniz Moribund‘a geçer, daha da iyisi varmış! diye coşar, küçük mutluluklar yaşarsınız kendi içinizde.

75/100


Yazıyı/albümü değerlendirmek için:

Average rating 3.5 / 5. 2

Siteye destek olmak için aşağıdaki düğmeye tıklayıp Patreona göz atabilirsiniz👇
Become a patron at Patreon!

Korhan Tok

Üniversiteden sonra metali bırakmadım.

Bir Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.