Kritik

My Dying Bride – A Binding Mortal

Merhaba.

Son MY DYING BRIDE albümü The Ghost of Orion yayımlandığında dünya, Covid-19 pandemisinin ilk aylarını yaşıyordu. 2020’nin Mart ayında çıkmış, altında yatan -kritiğinde konuştuğumuz- nedenlerden ötürü yüksek motivasyonla yazılmıştı ve hiç de fena olmayan yorumlar almıştı. Tabii ne yazık ki İngiliz doom/death devi de, o dönem albüm çıkaran diğer pek çok grup gibi turlamak, yeni şarkılarını insanlara duyurmak gibi aslında gayet sıradan faaliyetleri tümden askıya almak zorunda kalınca The Ghost of Orion biraz güme gitti. Ne yalan söyleyeyim, zaten aldığımız nefesi bile sirkeli suyla yıkadığımız, en büyük sosyal faaliyetimizin görüntülü sohbet odalarında karşılıklı alkole abanıp sızmak olduğu bir dönemde ben de Your Broken Shore gibi şarkılardan uzak durmaya çalıştım.

İkisi pandemide olmak üzere aradan geçen dört yıla bakınca değişen şeyleri, kaybettiklerimizi ve kazandıklarımızı düşününce dört yıl, çok daha uzunmuş gibi hissettiriyor. Muhtemelen Leeds’de de güllük gülistanlık bir ortam yoktu, zira Andrew yakın zamanda verdiği bir röportajda bir dönem Ghost of Orion‘ın son MDB albümü olacağına inanmaya başladığını, yolun sonuna geldiklerini düşündüğünü söylüyor. Finansal açıdan tümüyle müziğe, konserlere bel bağlamadıkları için biraz daha rahatlar tabii ama geçtiğimiz haftalarda doğru dürüst bir sebep bile göster(e)meden tüm yaz konserlerini iptal etmelerine şahit olduk. Elemanların kendi aralarında çözemedikleri sorunlar da devam ediyor belli ki. Neyse ki bir şekilde o stüdyoda buluşmayı başarmışlar ve stoner, sludge, -post bir şeyler veya benzer destek ayaklarına ihtiyaç duymadan, 35 seneye yakın bir süredir çatır çatır doom çalan My Dying Bride’ın (MDB) yeni albümünü inceleme fikri, beni hala heyecanlandırıyor.

Her şeyin üzerinde salınan, değişmez bir sabit kabul edilmiş melankoli, hala MDB bestelerinin en büyük itiş gücü olmakla birlikte bu melankoli ve kasvet ortamını yaratmak için kullandıkları koro vokalleri, abartılı yaylıları ve büyük prodüksiyonları A Mortal Binding özelinde arkalarında bırakmış görünüyorlar. Andrew, yeniden yalın, çıplak rifler yazma/çalma isteğine kapılmış gibi ve daha ilk parça Her Dominion, sanki The Light at the End of the World‘den fırlamış gibi etli butlu gitarlar, güçlü bir bas, zarif bir keman ve Aaron’ın death metal vokalleriyle açıyor albümü. Saf, süslemelerden uzak bir doom/death için ideal formül bu ve 30 küsür yıla rağmen hiç eskimemiş. 1992’deki kadar günahkar tınlamıyor belki ama 2001’den hiçbir eksiği yok açıkçası; koy The Raven And The Rose‘un önüne veya arkasına, asla sırıtmaz. Böylesi kesin bir death metal beklemiyordum doğrusu ve olumlu anlamda çok şaşırdığımı itiraf edeyim.

Temiz vokalli, death metali törpülenmiş MDB’ı daha çok sevenler için muhtemelen albümün en iyilerinden biri olan Thornwyck Hymn, kafamdaki TLatEotW çağrışımlarını daha da güçlendiriyor. Bu defa tümüyle temiz vokalle geçilen şarkı, açılışın kükreyişi kadar etkileyici değil benim açımdan ama Andrew’ün Neil ile tüm albüme yayılmış armonik çok seslillik anlayışı, en basit gitarları/melodileri bile çok daha hacimli, tesirli kılıyor. Ana motifin sık tekrarlanması ve Dan Mullins’in Shaun Taylor-Steels’i anımsatan yüksek tuşeli davulculuğu (o ne güzel trampet tonu öyle ya bu arada), bu minimal gitar/keman kombosuyla birleşince sanki prime zamanındaki My Dying Bride’ı dinliyormuş gibi hissettiriyor. Yani, doom ve MDB sevip de şu şarkıyı sevmemek diye bir şey mümkün değil bana sorarsanız:

İlk iki şarkı itibariyle çoktan A Mortal Binding‘i kucaklamış, devamı için heyecanla beklediğim bir noktada giren The 2nd of Three Bells, çıtayı daha da yükseltiyor. Açıkçası grubun fazlaca gotik, atmosfere dayalı ve uçucu bestelerindense böyle etli butlu bestelerini tercih ederim her zaman ve bu açıdan bakınca hem Shaun’un kemanı, hem yıpratıcı gitarlar hem de son iki buçuk dakikadaki ani vites değişimiyle bir MDB bestesinden beklediğim şeylerin büyük kısmı (artık blast-beat kullanmadıklarını düşünürsek) mevcut.

Aslında bu noktada bir parantez açıp grubun kendi müziğine hapsolduğunu, yerleşik beklentileri karşılamak adına çok deneysel takılamadıklarını (ki aslında 34.788%… Complete veya Evinta gibi gariplikleri de yok değil) ve bu yüzden de aşağı yukarı aynı şarkıları yazdıklarını söylemek, eleştirmek lazım belki de. Evet, duyduğum çoğu şeyden çok memnumum ama albümün üzerinden salınan bir tür antoloji hissiyatını gözardı edebilmem zor gerçekten. Bu noktada ya ilk ayrılık acılarınızdan birine hangi MDB albümü denk geldiyse onu dinlemeye ve övmeye devam etmek ile artık alacakaranlığını yaşamakta olan bir grubun hala ilk günleri anımsatacak kadar sağlam çalabildiğini takdir etmek şeklinde özetlenebilecek iki seçenek çıkıyor ortaya. Kararınızı vermeden önce, A Mortal Binding‘in enfes doom marşlarına bir kulak kabartın derim ben.

Kapanıştaki son iki parça, hem biraz uzatılmaları hem de öncekilerin yapamadığı neyi yapıyor sorusuna cevap bulamamaları gibi sorunlarla albümü biraz aşağı çekseler de benim için gerçek kapanış, The Apocalyptist. Bir süreliğine ara verilen öfkenin geri geldiği, MDB ruh halinin iki yanını da çok iyi yansıtan 11 dakikalık bu epik, uzun yıllardır gruptan duyduğum en güçlü beste olabilir. İçe dönük pasajlarla dinleyicinin yüzleşmeye korktuğu duyguları açığa çıkarmak, ardından da o duyguları paramparça etmek üzere kurgulanmış, özellikle Sahun’un kemanıyla insanı darmadağın ediyor.

A Mortal Binding, muhteşem bir kariyerin son sayfası olmaya yaraşır kalitede. Devamlı eleman değişiklikleri, iki albümdür konser vermemeleri (veya verememeleri), hatta biraz da boşvermiş tavırları (bkz. Maryland Death Fest‘in açıklaması ve sonrasında yaşananlar) derken o titrek mumun alevi söndü sönecek gibi hissediyor, hala bu kadar iyi çalabildiklerini görürken dağılıp gitmelerini hiç istemiyorum. Umarım meseleler çözülür, çünkü My Dying Bride hala bu müziğin lokomotif isimlerinden biri ve genç felaket tellallarının onlardan öğrenmesi gereken çok şey var.

83/100


Yazıyı/albümü değerlendirmek için:

Average rating 4.5 / 5. 8

Siteye destek olmak için aşağıdaki düğmeye tıklayıp Patreona göz atabilirsiniz👇
Become a patron at Patreon!

Korhan Tok

Üniversiteden sonra metali bırakmadım.

Bir Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.