Tenhi – Valkama
Merhaba.
İnsan, en korkutucu veya üzgün manzaranın içerisindeyken dahi güzelliği takdir edebilecek, içine umut doldurabileceği ufak detayları yakalayabilecek bakışa sahip bir varlık. Kabul, belki acizaen bir özellik bu ve hatta belki de sadece korkularımızı bastırmak için mezarlıkları çiçeklerle dolduruyoruzdur; fakat ne olursa olsun, derin bir hüznün pençesinde bile zihnimize sığınak olabilecek bir güzelliği arıyor, çoğu zaman da onu buluyoruz..
Tenhi’nin bu sığınaktan çıkması 12 yıl sürdü. Saivo‘dan beri bekliyor, bekliyor, bekliyoruz ama neofolk / dark folk müziğin Fin devi, kıyıdan nehre bırakılıp ağır ağır süzülerek uzaklaşan bir cenaze salını ateşe vermek için yayını germiş, sabırla doğru anı bekleyen bir okçu kadar telaşsız davrandı. Çoğunlukla minimalistik, bazen hayli karanlık ama günün sonunda insana iç huzuru veren ve en azından dinlediği süre zarfında zihninin, ruhunun etrafına bir barınak inşa eden müziklerini yeniden dinlemek için 12 sene bekledik ama grubun 6. stüdyo albümü Valkama (sığınak), nihayet çıktı.
Gitar, piyano, çene arpı, çeşit çeşit perküsyon ve vokal ile Tenhi’nin yükünü büyük oranda sırtlayan kurucu müzisyen Tyko Saarikko, müziğini “gerçeklikten zamansızlığa kaçış” olarak nitelendiriyor. Valkama, ilk olarak harap olmuş, sefaletten kırılmış bir köyden kaçmaya çalışan, bu esnada Verisurma adında, kana ve ölüme maruz kalanların toplandığı bir adaya ulaşan ve sonuna ulaşan kahramanın folklorik hikayesini anlatacakken gerçek hayatta yaşanan savaşlar ve salgınlar nedeniyle bu tema ve konseptin gerçekliğe fazla yakın durduğuna karar verilmiş ve biraz değiştirilmiş. Doğa ve ölüm, elbette değişmez birer sabit olarak Tenhi müziğinin vazgeçilmezleri; fakat sözleri kurcalamaktan keyif alanlar için Valkama‘da bunlardan biraz daha fazlasının bulunabileceğini, salt bir melankoli veya karanlıktan ziyade abstrakt, hatta huzurlu bir yolculuk geçirilebileceğini söylemek lazım. Ayrıca kapağın da grubun ilk 10 yılını kapsayan Folk Aesthetic toplamasının kapağının devamı niteliğinde olduğu notunu da düşelim.
12 yılda ağır ağır demlenmek, Tenhi bestelerinin hali hazırdaki bir numaralı özelliği olan dinginliği iyice besleyip Valkama‘yı tümüyle bir akış, bir meditasyon albümüne dönüştürmüş. Akustik gitar, yaylılar, üflemeliler, perküsyon ve piyano; tüm bu enstrüman çeşitliliğine rağmen minimalizm anahtarının açtığı kapı, canlandırıcı ve akışkan bir manzaraya çıkıyor. Belki de hiç olmadığı kadar aktif vokalin varlığı, geleneksel sayılabilecek basit ritim kurgusuyla birlikte albüm boyunca yönlendirici görevi görürken her köşebaşında bir başka enstrüman, zerafet içerisinde dans ediyor. İlk defa Rintamaan‘da duyulan flüt ile Tenhi’nin olabileceği en şamatacı, en eğlenceli tarafını görmek, tef ve diğer perküsyonların öne çıktığı Ulapoi‘de yerel bir kabileye denk gelmek, Aina Sininen Aina‘nın konuk erkek korosu ve kadın vokallerinde bu epik hikayenin kişisellikten çıktığı anlara şahit olmak mümkün.
Yaz sebzeleri (Kesävihanta), sahil çiçeği (Rannankukka) gibi şarkılara rağmen inkar edilemez bir tekinsizlik hali, sanki köşebaşında karşılaşacağı tehlikeden habersiz birinin trajik öyküsünü anlatan birinin ağırbaşlılığı, her zamanki gibi Tenhi müziğinin karakterini oluşturan önemli bir etmen. Eski işlerdeki gibi en derine kadar zorlamıyor belki ve bu açıdan eksik bulunabilir ama Valkama‘nın 70 dakikasının büyük bir kısmı, fırtına öncesi sessizliği çağrıştırıyor. Pizzicato (parmakların kullanıldığı, daha tuşeli bir keman çalma tekniği) kemanın gerginliği ve her parçada mutlaka yer bulan ana enstrüman konumundaki piyanonun çoğunlukla müziğin üzerine çıkan tiz vuruşları da bu gerginliği besliyor.
“Bu ne abi gıy gıy?!” penceresinden bakanlar dışında müzikten keyif alan, müziğin hikaye anlatıcılığına inanan herkesin Valkama‘da bir şeyler bulabileceğine inanıyorum. Sözlerin İngilizce olmaması da, konsepte kafa yormak istemeyen dinleyicilere kendi hikayelerini yazma olanağı tanıyor. Tenhi müziği, insanın kendini dinleyebileceği, gerçeklikten uzaklaşıp nefes alabileceği güvenli bir liman gibi ve bir kere ulaştığınızda orada nasıl vakit geçireceğiniz biraz da size bağlı. Ben Valkama‘yı hikayesine, dramasına girmek yerine akustik enstrüman zenginliğine odaklanarak dinlemekten keyif alıyorum ama birileri mutlaka soundtrack havasında da dinlemekten keyif alacaktır. Saarikko’nun bir röportajına göre ellerinde çok fazla materyal birikmiş ve kısa süre içerisinde 7-8 parçalık kısa bir albüm daha yapabilirlermiş. Umuyorum Tenhi müziğini dinlemek için bir 12 sene daha beklemek zorunda kalmayız diyor, yazıyı kapatıp her zaman mavi (Aina Sininen Aina) kalacak sulardaki gezintime devam ediyorum.