Orthank – Orthank
Merhaba.
13 yıldır black metalin tekinsiz arka sokaklarını arşınlıyor Orthank. Yüzüklerin Efendisi’ndeki Saruman’ın kulesinden ismini alan Rus topluluk, Slav kültüründen ve anlayışından beslenen yazdığı atmosferik pagan black metal eserleriyle kariyerine başlamış, sonrasında black metalin gelişimini göz önünde bulundurarak yavaş yavaş değişmeye başlamıştı. Stilize bir tını yakalamak uğruna pagan köklerinden bağını koparıp attığı müziğinde artık DEATHSPELL OMEGA öğretilerinden ilhamla dolambaçlı, fakat yolu bilen için güvenli bir patikada ilerliyor Orthank. Ahenk düşmanı, daha teknik ve boğucu bir black metal fikri günümüze daha uygun ne de olsa; Orthank da bu bilinçle insanoğlunun şafağı görmemesi için Uruk-Hai peydahlıyor kara kulesinin altındaki çürük kokulu mağaralardan. Artık kendi adını vereceği kadar güvendiği son marifeti Orthank, PATREON abonelerimizden Çağlar’ın ricasıyla bugün Metalperver’in ameliyat masasında.

4 parçayla 45 dakikayı zorlayan albüm, atmosfer, teknik maharet ve kaos arasında hassas bir denge kuruyor. Üç başlı efendi anlamına gelen açılış parçası Tricephalous-Dominus, bir çeşit Tiamat referansı mı emin değilim ama ne olursa olsun Orthank’ın insan nefreti ve dünyaya getirmek istediği yeni düzen anlatısına cuk oturuyor. Fikir ve dil nurunu insana bağışlayanın hatalı olduğu, saflıktan uzak gözlerin arkasında yatan düzenbazlıklardan hesap sorulması gerektiği gibi düşüncelerden yola çıkıp bu topraklarda sadece günahın hüküm sürdüğünü, onların (kendilerinin) bu günahın gezegeninin üzerinde bir koruyucu gibi asalarını savurup düzeni sağlayacaklarını haykırıyor. İddialı bir başlangıç ama altını doldurabiliyorlar neyse ki.
Antik İsrail’in en önemli dağı Hermon’u, bahşedilmiş toprakları, Tanrı oğullarıyla insan kızlarından çocukları olduğu iddia edilen Nefilim’i ve çok daha fazlasını kapsayan günah günahoğlu sözler, Orthank‘ı sadece müzikle değerlendirmenin ötesine taşıyor. Bu anlamda duruşları hayli açık ve net. Kapanıştaki Last Breath on Fallen Paradise, kendi kibiriyle yaradanın adını kirletenlere, onun ihtişamına karşı gelenlere karşı asla merhamet edilmeyeceğinin bilincinde olduğunu açıkça belirtirken albümün son saniyelerinde şu cümleleri ekliyor: “Beni zincire vurdular, gözlerimi sakadılar, Cehennem adını verdikleri bu yere beni hapsettiler; ancak içten içe biliyorlar ki benim kanım buradadır!” Azazel’in ağzından sarf edilen bu sözler, Orthank’ın Gnostik öykülendirmesinin kapanışını yaparken albümün de yüksek bir noktada bitmesini sağlıyor. Hoş, kapanış kısmına geleceğim birazdan.
Müzikal taraftaysa bazen açıktan açığa, bazen de katmanlar arasına gizlenmiş bir DSO’culuk, 2019’da gruba dahil olan davulcu M.N.I. (Затемно, Ordo ad Chao) ve bas gitarist Underground‘un sağladığı güçlü bel kemiğinden destek alan kararlı bir devinim hali ve çoğunlukla ortodoks melodiler üretmeye çalışan gitarlardan söz etmek mümkün. The Eclipse Paradise, The Nephilim’s War‘un 6. dakika civarındaki kazımasyon gitarlar ve bir anda çıplak bırakılan bas gitar, albümün genel gitar yapısı hakkında fikir edinmek için yeterli. Hem bir şekilde akılda kalıyor hem de epey rahatsız edici.
Kapanıştaysa demin bahsettiğim Azazel’in cümlelerinin arkasından bas gitarlı, efektli bir bölüm giriyor. 7. dakika civarı başlayan bu kısım, black metalin dışında Noise/Endüstriyel işler de yapan Rex rumuzlu bir konuk müzisyenin elektronik kapanışına dönüşüp yaklaşık 4 dakikalık uzun, albümün kalanından hayli kopuk bir finale taşıyor dinleyiciyi. Tek tek sözlere bakarak, Rus vokalist Rodislav’ın kötü aksanına rağmen hikayeyi benimseyerek, tüm geçişlere dikkat kesilerek dinlememe rağmen bu bölümü kabul edemedim bir türlü. Her seferinde şöyle 30-40 saniye kadar anca sabredip kapatıyorum. Bunu da Metalperver’de sürekli synthwave, cyberpunk, noise vs. paylaşan bir elektronik/ambient müzik sever olarak söylüyorum.
Fonda dinlerken çok içine girebileceğiniz, kolay akan bir albüm değil Orthank ve ilham aldığı şeyleri açık ettiği için de tekrarlı dinlemelerde ömrü çok uzun olur mu emin değilim ama hem konsept hem de müzikal açıdan insanı oyalayabilecek, sinema ağzıyla konuşacak olursak çerezlik bir iş. Kadro ve stil değişiklikleri sonucunda nihayet vizyonunu gerçekleştirip istediği müziği üretmeye başlamış gibi görünüyor Orthank, o yüzden bundan sonra da bu çizgide ilerleyip üzerine koyacaklarına inanıyorum. Orthank, grubun potansiyelini bana sattı, bundan sonrası için takipteyim ve eğer Gnostik anlatılarla çerçevesi çizilmiş modern/ortodoks black metal albümlerine ilginiz varsa kara kuleden yükselecek dumanları en az bir defa içinize çekmenizi öneririm. Kafası hiç fena değil.
80/100

Metalperver’e destek olmak için hemen aşağıdaki düğme üzerinden PATREON’a ulaşabilirsiniz: