Immortal – War Against All
Merhaba.
Gerçekten o kadar olmuş mu diye iki defa kontrol ettim ama hakikaten de Northern Chaos Gods çıkalı beş yıl olmuş. Oysa ki kötü olmak için birden fazla bahaneye sahipken Metalperver kayıtlarına 2018’in En İyi 7. Albümü şeklinde geçecek ölçüde kaliteli, olumlu yönde şaşırtıcı Northen Chaos Gods benim için hala taptaze bir albüm. Demonaz’ın “Immortal benim!” iddiasını güçlendiren bu muhteşem geri dönüş eseri sadece Blashyrkh‘in görkemli kapılarının yeniden açmakla kalmadı, dondurucu soğuğun ortasında tek başına kalmış Demonaz’ın o topraklarda zahmetsizce hüküm sürebildiğini gösterdi.

Aradan geçen beş yıllık sürede, Northern Chaos Gods zamanında Abbath ile yaşanılan dramaların bir benzerinin bu defa Horgh ile tekrarlandığını gördük. Ruhani açıdan kimin daha Immortal olduğu, kimin bu isim altında çalmayı hak ettiği tartışmaya açık elbette ama somut gerçeklere baktığımızda Immortal artık Demonaz’ın tek kişilik projesi gibi görünüyor. Günümüzde black metal hayranları (hatta genel anlamda müzik dinleyicileri de diyebiliriz) eskisi kadar tutkuyla, dört elle sarılmıyor gruplara belki ama bir grubun telif davalarıyla mahkemelere düşüp elemanlarını gruptan uzaklaştıracak noktalara gelmesi epey can sıkıcı bence. Yanına geçiçi olarak emektar ENSLAVED gitaristi Arve Isdal ve GAAHLS WYRD, HORIZON ABLAZE gibi gruplarda baget sallayan, canlı performansına ağzımın açık kaldığı davulcu Kevin Kvåle’yi alan Demonaz, Northern Chaos Gods‘daki güçlü, sağlam beyanını War Against All ile daha da netleştirip zihinlerde Immortal’ın tümüyle Demonaz ile ilişkilendirilmesi için elinden geleni yapmış.
Arkasındaki motivasyona ve yaşanılanlara bakmadan da War Against All‘un kişisel meseleler ve ego çatışmaları içerdiğini anlamak zor değil aslında. Her şeyden önce 32-33 senelik grubun kariyerinde ilk defa kendi ismini taşıyan bir parçaya yer vermiş Demonaz. “Alayına isyan!” şeklinde de rahatlıkla dilimize çevirilebileceğimiz albüm adı hadi neyse de, içeriye Immortal isminde şarkı koymak biraz eşeklik artık yahu. Mansur Yavaş’tan alıntılamak gerekirse: “Masaya çık tepin istersen.”
Hem kendi içinde birbirine hem de diskografideki birçok önemli parçaya referanslar veriyor Demonaz besteleri. Açılış/isim parçası War Against All, dondurucu bir kar fırtınası eşliğinde dalıyor kulaklardan içeri. Yüksek tempolu, tekrarlı ve ilk olarak 1995’te yayımlanan Battles in the North‘ta tariflenen Blashyrkh‘e hem müzikal hem de atmosfer bakımından yakışır bir beste olsa da bir-iki defa dinledikten sonra gazı kaçtı benim için. Bir Immortal klasiği olan Tyrants‘ın ergen öfkesini içinde tutamayan kardeşi gibi tınlayan Wargod ve benzer şekilde Return to Cold ile yine Battles in the North albümünde yer alan Blashyrkh (Mighty Ravendark) ‘in aynılığı derken “ulan ben bunları daha önce dinledim,” fiksi hasıl olmaya başlıyor insanda. Demonaz yeni bir şeyler denemekle ilgilenmediğini çabucak gösterip diskografinin belirli bir bölümünden aldığı ilhamla nostalji değeri yüksek bir bestecilik anlayışı oturtmuş. Hatta yer yer konfor alanını o kadar korumuş ki 2. parça Thunders of Darkness‘ın nakaratı girene kadar hala ilk parçayı dinlediğinizi da zannedebilirsiniz.
Battles in the North zamanlarını hatırlıyorsanız ve 2011 çıkışlı Demonaz albümü March of the Norse‘u dinlediyseniz War Against All hakkında birçoklarından daha fazlasını biliyorsunuz şimdiden. İkisinin de solo iş olduğunu düşününce bir benzerlik bulunması garipsenmemeli belki ama isim parçası ve All Blackened Sky gibi şarkılardan birebir alınmış fikirlerin haricinde prodüksiyon bakımından da çok benziyor bu iki albüm. İkisinin de prodüktör koltuğunda Arve Isdal’ın oturduğu notunu ekleyince taşlar yerine oturacaktır zaten. Fakat kendisi yönetmesine rağmen nedense bas gitarını derinlere gömüp saklamayı tercih etmiş. Davuldan bir bas duyuluyor, evet, ama Arve’nin bas gitarına dair -hadi belki kapanış şarkısını ayrı tutmalı biraz- pek bir şey duymak mümkün değil. Bas gitar bu kadar belirsiz olunca da gelenekselci takılan War Against All, Thunder of Darkness, No Sun gibi hızlı ve agresif parçaların tamamı birbirinin aynısı gibi tınlıyor.
Orta tempolu ve yoğun atmosfer hedefli Wargod ve Blashyrkh My Throne gibi şarkılarsa Demonaz’ın kıtır kıtır vokali sayesinde bir şekilde aksa dahi ” bunlar en çok neyi sevmişlerse aynısının bir değişiğini koyayım gitsin işte,” beste mantığı yüzünden boşa düşüyor. Son bölüme bağlanan enstrümantal Nordlandihr ise toplamda 38 dakikaya uzanan 8 parça içerisinde en ayrıksı duranı. Belli belirsiz bir folk etkisi, vokalin boşluğunu değerlendireceğim derken abartılı derecede melodikleşen gitarlar ve bir parmak egzersizinden öteye geçmeyen giriş seviyesi bir solo ile hiçbir anlam veremediğim bir deneme Nordlandihr. Epik desen epik değil, atmosferik desen o da değil… Bilemedim.
Demonaz ve Immortal diskografilerini bilen birisi için War Against All vasat ve rahatlıkla göz ardı edilebilir duruyor. Soğuk, karanlık, öfkeli veya şeytani tınladığı kimi anlar tabii ki var ama anların toplamına bakınca ortaya ne çıkıyor sorusunun cevabı iç açıcı değil benim için. Güvenli takılıp tek başına Immortal olabileceğini göstermek istiyor Demonaz ama sadece bu motivasyonla beste yapmaya kalkınca kendi ayağına sıkmış. Immortal diye geldik, anne pizzası ayarında bir şey çıktı maalesef.
63/100

gerçekten de tüm albüm sanki demonaz’ın alelacele bir cv hazırlamak için “bakın abiler geçmişte bunları bunları da ben yazdım, işte hepsi burada.” diyerek bir portfolyo toplama ihtiyacından oluşmuş gibi duruyor. ek olarak war against all değil de wargod (özellikle girişiyle) tam bir tyrants kopyası. aynı şarkı farklı ton gibi duyuluyor ilk duyduğumda inanamadım. ben immortal adı altında çıkan her şeyi iştahla tüketebilirim ama yeni bir şeyler duymak istemiyor da değildim. ah ulan demonaz.
Yanlış yazmışım. Bu ara hep karıştırıyorum isimleri filan ya. Yaşlandık. :((
Seviyorum İmmortal’ı. Demonaz tek kalsa da sevmeye devam. Aman aman bi iş olmasa da eski immortal esintileri gayet mutlu etti.