Overkill – Scorched
Merhaba.
İnsan hayatında bazı sabitlikler arıyor. Her şeyin her an tepetaklak gidebileceği kaotik yaşam düzleminde bazı şeylerin kendini koruyabildiğini, ne olursa olsun varlığını sürdürebildiğini görmek insana hem biraz huzur hem de güven veriyor. Söz konusu thrash metal olduğunda birkaç senede bir hem türün hem de kendi ortalamalasının altına düşmeyen albümler çıkarmaya devam eden New Jersey çıkışı thrash devi Overkill, metalin değişmez sabitlerinden biri olarak gönlümüze su serpiyor. Kuruluşunun üzerinden 43 sene geçen grubun 20. stüdyo albümü Scorched‘u konuşacağız bugün.
Pandemiden hemen önce yayımlanan son albüm The Wings of War, D.D. Verni, Blitz ve kurmaylarını iyi bir noktada bırakmamızı sağlamıştı; Scorched‘dan beklentim de görece yüksekti bu nedenle. Yine doldurma bestelerinin bile kalitesi belli seviyede, şöyle bir-iki tane de uzun soluklu parça barındırsa yetecekti bana. Açıkçası bu saatten sonra Overkill kalibresindenki bir gruptan maksimum beklentimiz bu olmalıymış gibi geliyor bana zaten ve bu anlamda değerlendirince Scorched‘un hiç fena durmadığını söyleyerek başlayabilirim sanırım.

Sizi bilmiyorum ama ben bir thrash albümü sanayi bölgesinin arka sokaklarından birinde, üzerine bahis yapılan bir çıplak el dövüşü müsabakasının kaosuyla açılmasını beklerim genelde. Daha ne olduğunu anlamadan ortalığın birbirine girmesini, birilerinin kendi arasında dört sayıp akabinde camın çerçevenin inmesini isterim. Coma‘sından Mean, Green, Killing Machine‘e, Necroshine‘dan Last Man Standing‘e, Overkill açılış konusunda güçlü bir isim olmuştu hep; albüme ismini veren açılış parçasında da bu gelenek bozulmuyor ve dikkatleri üzerine çekecek, thrash gazını hissettirecek bir şarkıyla açılıyor Scorched. Blitz her zamanki zehirli, rahatsız edici vokalini korurken gürül gürül bir bas gitar ve orta tempolu riflerle yardırıyor Overkill. 6:13 süresinin biraz kırpılmaya ihtiyaç duyduğu, temponun biraz daha dalgalı olması gerektiği söylenebilir belki ama albümde 6 dakikayı aşan tek parça bu olunca ben o kadar da sorun etmedim. Şimdi bana burada bitmeyen, bitemeyen METALLICA şarkılarını konuşturtmayın yani, haha.
80’lerden fırlamış gibi duran Goin’ Home, orta tempolu ve yumrukların ister istemez havaya kalkacağı The Surgeon ikilisini de ekleyince ilk 15-16 dakika itibariyle Scorched‘a dair her şey çok olumlu. Bu üçlüden sonrasıysa biraz karışık ve dinleyicinin zevklerine göre içlerinden birkaç tane seçip cebine atacağı, kalanlarına pek ilgi duymayacağını düşündüğüm parçalardan oluşuyor.
Örneğin Wicked Place ve Won’t Be Coming klasik heavy metal fikirlerinin yedirildiği, özellikle DIO dönemi BLACK SABBATH hissinin ayyuka çıktığı, bas gitarın ön planda tutulduğu bir parça ve ben epey beğendim; fakat eminim burada olan biten her şeyi biraz fazla kitabi, biraz fazla eski kafalı bulacak dinleyiciler olacaktır. Benzer şekilde hemen arkasındaki Won’t Be Coming Back de grubun punk köklerine, New Jersey’nin ateşli zamanlarına atıflarda bulunuyor gibi. Alkollü, thrash ile punk kültürünün iç içe geçtiği bu şarkı da birilerini direkt bağlayabilecekken birilerine de burun kıvırtabilir. Her biri hala tartışılması mümkün olmayacak şekilde Overkill şarkıları ama birbirinden çok farklı karakterlerde olmaları bir handikap gibi görünüyor.
Neyse ki dinamik gitar işçiliği ve enfes bas / vokal performansı sayesinde olduğundan daha kısa, daha sert ve daha uçucu hissettiriyor Scorched. Dave Linsk ve Derek Tailer ikilisinin keskin gitarları, özellikle ayrıksı duran ve her defasında çiğ ve agresif tınlayabilen sololarla ateş ediyor. Rif tarafında öyle çığır açacak, akıl alacak işler dönmüyor ama çok dinamik ve basit palm mute taramaları bile bir-iki gömlek yukarı taşıyan ufak numaralarla dolu gitarlar. Bu zehir gibi gitarlar ve Blitz’in gümbür gümbür bas gitarı içinse Colin Richardson’a (TRIVIUM, BOLT THROWER, CARCASS, MACHINE HEAD ve daha niceleri) teşekkürlerimizi sunuyoruz; enfes bir miks çıkarmış Richardson ağabeyimiz. Prodüksiyon tarafında her şey mükemmel zaten doğrusu. Demek ki biz biliriz kafasında takılmayınca ortaya enfes şeyler çıkabiliyormuş, değil mi sevgili Metallica… Ulan neyse hadi, bir şey demiyorum.
Groove, zehir ve 40 küsür yılın getirdiği bir heavy metal bilgeliğiyle işlenmiş, en düz (Know Her Name mesela) bestelerinde bile akıcılığı sağlamış bir Overkill albümü Scorched. Bence en büyük günahı şöyle vitesi beşe takıp yardıran bir-iki parçaya yer vermemesi; üç aşağı beş yukarı 51 dakika boyunca aynı tempoda ilerliyor ve bu da bir süre sonra heyecanı baltalıyor ister istemez. Ayrıca her ne kadar o kadar uzun hissettirmese de 51 dakika thrash metal için biraz fazla. Tabii bunları devede kulak olarak gördüğümü anlamışsınızdır şimdiye; zira özellikle son dönemde çıkan diğer thrash eserlerini tüketince Overkill’e duyduğum saygı bir kat daha arttı Scorched sayesinde. Yeşilinin tonuna, basının teline, gırtlağının çatalına zeval gelmesin be Overkill.
84/100

Metalperver’e destek olmak ve devamlılığını sağlamak için aşağıdaki düğme üzerinden PATREON’a ulaşabilir, aboneliği düşünebilirsiniz: