Minenwerfer – Feuerwalze
Merhaba.
İki gün önce paylaştığım Alpenpässe yazısı, Feuerwalze‘yi kurcalamaya başlamadan önce Minenwerfer hakkında fikir sahibi olmak için önemliydi. Grubun Cihan Harbi (Birinci Dünya Savaşı demekten çok daha havalı bence) temelli, direkt belli bir cephe üzerine odaklanarak geliştirdiği atmosferik black metal anlayışı, dinamik şarkı yazımı ve farklı unsurlarla bezenen zengin parçalar olarak tezahür edip son dönemin en tesirli albümlerinden birini çıkarmıştı ortaya. Hal böyle olunca yeni albümde ne yapacaklarını, nasıl bir yol izleyeceklerini çok merak ediyordum; fakat Feuerwalze‘nin ufak çaplı bir hayal kırıklığı yarattığını söyleyerek, izninizle pat diye başlıyorum bu sefer kritiğe.
Aslında Minenwerfer’in Alpenpässe öncesi diskografisi zaten çiğ, kuduruk black metal albümlerinden ibaret. USBM gruplarının alıştığımız sert tavrını kindar bir defansif orta saha gibi sahaya yansıtan, sarı kart sınırında takılan ikili, Alpenpässe ile epik melodiyi, atmosferi, depresifliği de işin içine katınca bir anda kitlesini genişletmiş ve yeraltı USBM sahnesinden kafasını kaldırmıştı. Kısa sürede benzer karakterde bir iş daha yapmalarını pek olası görmüyordum açıkçası ve Feuerwalze de grubu Alpenpässe ile tanıyıp sevenleri üzebilecek şekilde, diskografinin çiğ, hızlı ve saldırgan yapıtlarına daha yakın duruyor.
4. Parça Nachtschreck‘te kısa süreli bir tempo düşümüne kadar neredeyse hiç ısınmayan, tutukluk yapmadan taradıkça tarayan bir Minenwerfer var elimizde. Hem beste hem de prodüksiyon tarafında 180 derece dönüşle çok daha saldırgan ve yıpratıcı bir iş çıkarmak istemişler belli ki. Kör göze parmak MARDUK kıyaslamaları yapılabilir ama bence ne Frontschwein ne Panzer Division Marduk seviyesine yaklaşamamışlar. Önceden belirlenmiş alanlara yapılan yoğun topçu atışları altında, çok dikkatli bir şekilde ilerleyen piyadenin karşı siperde düşmanı hazırlıksız yakalaması şeklinde özetlenebilecek bir savaş taktiği olan Feuerwalze (metal sağ olsun, her gün kültürleniyoruz) gibi bu tip çığırtkan metal de çok dikkatli ve hassas bir planlama ile gerçekleştirilmeli; fakat bana sorarsanız Minenwerfer’in eli ayağına dolanmış biraz.
Ses duvarı şeklindeki tiz gitarların yarattığı kargaşaya bayıldıysam da tekrarlı dinlemelerde insan rehber edinebileceği, yolunu gözleyebileceği melodiler arıyor. O açığı sağlam bir bas gitar kullanımıyla (Minenwerfer bu konuda hep çok başarılı) kapatıyor zaman zaman ama toplamda dur durak bilmeden saldıran, yıkan, dağıtan bir iş Feuerwalze ve sona erdiğinde geride sağlam bir şey de bırakmıyor. Tamam, amaç da bu zaten belli ki ve istedikleri gibi çaldıkları için kızacak değilim ama aynı amaçla yola çıkmasına rağmen çok daha akılda kalıcı, çok daha rafine tınlayan albümleri bilince Feuerwalze hızlıca vasat seviyesine geriliyor. Vasat kötü demek değil bu arada, orta karar demek. Ne oldu da bu kelimenin anlamı bu kadar değişti, onu da bir uygun olduğunuzda konuşalım.
Eternal Attrition‘ın ve Shrapnel Exsanguination‘ın soloları, albüm boyu durmayan davullar derken enstrümantal/teknik tarafta yine döktürüyor Minenwerfer. Özellikle Wachtmeister Verwüstung (ah bu metalcilerin abuk subuk rumuzları) hem solo gitar hem davul performansıyla çok başarılı. Hoş, bazı sololar genel yapıdan çok kopuk ve dağınık ama dört bir yandan vızıldayan mermilerin arasında bir an olsun nefes almayı sağlıyorlar. İngilizler tarafından ilk defa tankın kullanıldığı, yaklaşık 1 milyon zaiyat ile Birinci Dünya Savaşı’nın en büyük çarpışmalarından biri olan Somme Meydan Muharebesi’nin sonsuz topçu ateşini, bitmeyen cephaneyi, susmayan makineli tüfekleri çok iyi yansıtıyor davullar. Trampet tonuysa albüme dair en sevdiğim şeylerden biri galiba; silah patlıyor gibi patlıyor her vuruşta.
Black metalin ruhani, karanlık, bazen doğaüstü atmosferinden çok uzak, tümüyle işitsel bir şiddet üzerinden Somme’u anlatmaya çalışan bir albüm Feuerwalze. Zamanında Panzer Division Marduk için de çok yapılmış geyiklere girip black metal etiketini sorgulamayacağım (norsecore muhhabbetlerini hatırlayan var mı?) ama tartışsak tartışırız sanki. Özetle İngiliz, Fransız ve Alman ordularının çıldırmış bir halde birbirini yok etmeye çalıştığı korkunç Somme Meydan Muharebe’sini biraz kurcalayınca Minenwerfer’in 1916’da yaşanan bu vahşeti canlandırma konusunda zayıf kaldığını düşünüyorum Feuerwalze‘in. Belki 20 defa dinledim, hala zihnime kazınmış bir şarkı yok mesela. O zaman benim de bir kapanış cümlem yok kardeşim.
Madem Google Translate vesaire derken yurtdışından da dünya kadar ziyaret alıyoruz, o zaman bizden 100 yıl önce yaşamış, aklıysa 100 yıl ilerimizde bir adamın 20 Nisan 1931’de kurduğu bir cümleyle kapatalım: “Yurtta sulh, cihanda sulh!”
67/100
