Carnosus – Visions of Infinihility
Merhaba.
Carnosus’u daha önce Tek Atış‘ta paylaşmıştım ve oradan kritik bölümüne sıçrayabilen ender gruplardan biri olarak bugün karşımızdalar. 2011’de kurulup ilk albümünü 2020’de paylaşan İsveçli topluluk, teknik seviyesi yüksek bir death/thrash metal icra ediyor. İsveç ve teknik deyince elemanların tanıdık, tecrübeli isimler olduklarını düşünebilirsiniz ama hayvan çocuğu gibi çalmalarına rağmen gruptaki kimseyi tanımıyoruz. İsveç’in taşı toprağı…
Visions of Infinihility, ilhamını David Davidson (REVOCATION) ve THE BLACK DAHLIA MURDER ekseninde arayan Carnosus üzerinden kimlik bunalımı, özgünlük gibi konuların bazen metalde nasıl boşa çıktığını görmek adına önemli bir albüm. Açılış parçasından itibaren bu grupların tınılarını duymak, çat diye Carnosus’a kopya etiketini yapıştırmak mümkün; fakat Carnosus’un enstrümantal açıdan akrobatik yeteneklerine şahit olmaya başladıkça ulan hakkını mı yedik çocukların acaba ya? sorusu da gündeme geliyor mutlaka.
Basit ama etli etli riflerle kramplara neden olacak örümcek riflerini, 7 telli bas gitarın gümbür gümbür hissedilen ses duvarını, hızlı blast-beat‘ler ve orta tempolu basit 2/4 ritimleri, dipsiz kuyulardan yükselen derin brutal sesler ile nedense bende hep bir şeylerin yırtılması hissini uyandıran canhıraş çığlıkları bir arada kullanıyor Carnosus. Tüm bunları mantıklı ve bazen şaşırtıcı biçimlerde diziyor ve her parçada ilgiyi diri tutacak bir numara çekmeyi de başarıyor. Yukarıda saydığım iki devin yakaladığı standart çok yüksek olduğu için kıyaslamada geride kalıyor şarkılar belki; ancak peşin hükümlü olmayıp birkaç tur dinledikten sonra da Carnosus’un hala kendini dinletmeye devam ettiğini fark edince gönüllerdeki yeri, Metalperver’deki puanı da yükseliyor belli ölçüde.
Dikkatin dağılmasına müsaade etmeyen, tekrar yüzünden aslında ayyuka çıkmış formülünün albenisini kaybettirmeyen albüm süresi çok değerli. Hatta birkaç dakika daha bile kırpılabilir bence ama 35 dakika, bu müzik için tam yerinde bir süre. Richard Persson & Marcus Jokela Nyström ikilisinin bakalım buradan nereye evrilecek, diye devamlı merak ettiren hayli akrobatik gitarları Carnosus’un en büyük silahları. Sadece Castle of Grief‘in rif akışına ve solosuna bakarak da ikilinin yeteneklerini tespit etmek mümkün.
Enfes bir bas gitarla ve domuz boğazlayan Jonathan’ın “iiiiiğğğ!”‘lemesiyle açılan kapanış parçası Among Worms It Was Whispered ise favorilerimden biri. Albümün son anları olmasına rağmen o ana kadar çok da başvurulmamış pinch harmonic oyunları ve hayli brutal break-down‘lar ile dur gitmeden ağzına bir daha vurayım, çekiyor adeta.
Farklı teknikleri dinamik şekilde kullanan vokalist Jonathan Karasiak de rahmetli Trevor Strnad gibi çoğu zaman kendiyle kavga eden, biri daha kalın ve ağırbaşlı, öteki daha cırtlak ve tiz vokalleriyle albüme imzasını atmış. Epeydir Trevor’a özenip de ona yaraşır bir performans çıkarabilen bir vokal dinlememiştim. Sadece şu domuz boğazlama çığlıklarını biraz fazla kullandığını ve etkisini azalttığını düşünüyorum, onun dışında sırf Jonathan’ın vokalleri için bile defalarca dinledim albümü.
Özgünlük ve yaratıcılık taraflarında biraz sınıfta kalsa da Visions of Infinihility olmak istediği şeyi başarmış, ilham aldığı grupların hakkını verebilmiş bir yapıt bence. Özellikle heavy anlarda benzer fikirleri tekrarlamaları, davulun 35 dakika boyunca aynı kalıpları yinelemesi dışında çok bir eleştiri getiremedim zaten. Carnosus ismini takip listemin üst sıralarına aldım bile ve umuyorum biraz da kendilerinden bir şeyler katacakları ileriki albümlerinde çok daha geniş kitlelere ulaşırlar. Akrobatik ve teknik bir death/thrash seviyorsanız, bilhassa da Revocation ve The Black Dahlia Murder ikilisine sevdalıysanız tavsiyedir.
Kasvetli şeylerden uzaklaşmak istediğim şu günlerde iyi geldi. Çok güzel melodiler ve riffler var. Öykündüklerinin kalitesinde bir iş gerçekten.