Obituary – Dying of Everything
Merhaba.
Bazı gruplar için kanıtlayacak bir şeyi yok argümanı üzerinden içi boş savunmalar yapılmasına sinir oluyorum. Elbette bir grup sadece kendi niyeti doğrultusunda hareket edecek ama müzisyen özgürdür söyleminin arkasına geçip uyduruk kaydırık işlere eyvallah çekmeyi anlamıyorum. İnsanın bir zevki, tabağına ne konuluyorsa onu yemenin ötesinde bir duruşu, iyiyi kötüden ayırabilme kabiliyeti, yapılanın arkasındaki niyeti görebilecek gözü olmaz mı canım.
Neyse. Eğer öyle bir şey varsa şu hayatta hakikaten de kimseye hiçbir şey kanıtlamak zorunda olmama mertebesine gelmiş sayılı isimden biridir Floridalı OBITUARY. 35 senelik kariyerinde (Executioner ve Xecutioner zamanlarını da eklersek 40 yapar!) bir türün standartlarını belirlemiş, iki tane çok net başyapıta imza atmış, vasatken dahi ne hayranlar ne basın ne de eleştirmenler tarafından topa tutulamayacak kadar konusuna hakim, diyarının efendisi bir gruptur Obituary. Söz konusu saf, çiğ death metalse bunu onlardan daha iyi yapan çok az müzisyen vardır; fakat tüm bunlar eleştirilemez veya dokunulamazlar anlamına gelmiyor tabii.
Obituary uzun bir süredir John Tardy’nin ızdırap dolu haykırışlarının benzersizliğine bel bağlayan, modern death metal tarafından çoktan çürütülmüş bir formülü uygulamaya çabalıyor. 2017’de, grubun kendi adını taşımasıyla bir çeşit meydan okuma olarak da algılanabilecek 10. stüdyo albümü Obituary, bu yorgun ve yıpranmış formülün biraz dinamizm ve güncellik dokunuşlarıyla hala etkili sonuçlar doğurabileceğini göstermişti ama işin aslı, Tardy kardeşler ve ekibi 3. viteste, çok kasmadan ve manzaranın tadını çıkararak ilerliyor yarış pistinde. Burada bir günahtan söz edilebilir mi emin değilim; ancak death metal illeti Tampa-Florida’nın sıcak, boğucu bataklıklarından yükselirken orada olup çamura şekil veren bir dev yeni albüm yaptığında metal camiası ayağa kalkıp heyecandan duvara kafa atmıyorsa burada suç biraz da grupta mı acaba, diye sormak lazım bence.
90’lardaki kısa hiatus ve sonrasındaki dönemde istikrarını koruyarak piyasaya boyun eğmeyen Tardy İdman Yurdu, 2023’te de aynı death metal anlayışını sürdürmüş. SLAYER–beat eşliğinde thrash sularına kayıp enerjik bir açılış sağlayan Barely Alive ve minicik bir SEPULTURA meltemi estiren The Wrong Time ikilisi, Dying of Everything‘in katışıksız, inkar edilemez bir Obituary albümü olduğunu kanıtlarken bu iki parça ve sonrasında olacak her şey, biraz da -artık- old school diye tabir edilen halis muhlis ölüm metalini ne kadar sevdiğinize göre değişen seviyelerde sıkıcı, eğlenceli, doyurucu veya bayık şeklinde nitelendirilebilir.
Pandemi esnasında ve ev ortamında kaydedilip uzun yıllardır grupla çalışan Joe Cincotta tarafından mikslenen albümü objektif gözle değerlendirebileceğimiz şeylerin sayısı pek fazla değil. Kitabına uygun, neredeyse AC/DC vari bir tavırla death metal yapıyorlar ve John Tardy’nin ses tellerine bir şey olmadığı, Trevor Peres kafasına aldığı ani bir darbeyle hafızasını yitirmediği, Donald Tardy elini ayağını hızara kaptırmadığı sürece de bu haltı yapmaya devam edecek gibiler. Haliyle War gibi parçalardaki aşırı standart ve anlamsızca tekrarlı rifleri eleştirmenin, Donald’ın orta tempo davulculuğun death metalin olmazsa olmazı olduğu fikrimi destekleyen kusursuz groove hissini övmenin ötesinde bir iş düşmüyor bana. John Tardy’nin hırıl hırıl sesini, bunca yıla rağmen hiç değişmeyen Trevor’ın gitar tonunu, cazır cuzur leş prodüksiyonu ve albüm kapağını da pros and cons listesinin sol tarafına yazalım hadi.
Biraz daha gevezelik etmem gerekirse 2. yarıda My Will to Live sonrasındaki 3 parçanın da benzer rifler ve yapılara sahip ve bu yüzden albüm epey düştüğünü söylemeliyim; tekrara dayalı dörtlük-nakarat-dörtlük-nakarat-solo-nakarat şeklindeki iskelet de pek yardımcı olmuyor. Bu düşüş, kapanıştaki sludge/death-doom sınırlarına kayan Be Warned‘da olan bitene dikkat etmeyi de güçleştiriyor ama eğer bir şekilde albümün sonuna gelirseniz düşük tempolu, iyice kıyametperver ve nefis bir Obituary karşılayacak sizleri.
Daha da uzatmanın alemi yok. Sağında solunda falsoları var ve ne 2017’deki ihtişamlı geri dönüş ne de ilk günlerindeki klasik mertebesindeki albümlere yaklaşamıyor ama hem kadro hem de tavır bakımından tüm zamanların en istikrarlı death metal gruplarından biri olan Obituary, 11. stüdyo albümünde de Obituary; ne eksik, ne fazla. Ha, işinize gelmedi mi? “Her halükarda öleceksin!” diyor Obituary ve zerre umursamadan hayatına devam ediyor. Siz de aynısını yapabilirsiniz.