Vananidr – Beneath the Mold
Merhaba.
PATREON‘dan gelen kritik isteği doğrultusunda, Road North albümü aracılığıyla keşfettiğim Vananidr, 2018’de Anders Eriksson’un hayata geçirdiği henüz yeni sayılabilecek bir black metal projesi. Yeni dedim ama üretkenlik konusunda maşallahı var; bugün konuşacağımız Beneath the Mold, bu isim altında yayımlanmış 4. albüm. Proje de dedim ama ilk iki albüm sonrası kadroya yapılan eklemeler sonucunda şu an üç kişinin çaldığı tam zamanlı bir grup aslında Vananidr… Niye böyle her söylediğim hızlıca yalanlandı gibi oldu, ben de bilemiyorum şu an tam.
Uzun yıllar AMON AMARTH ile çalmış davulcu Fredrik Andersson ve İsveç yeraltı piyasasında pek çok grupta çalmış Per Lindström takviyesi Anders’i rahatlatmıştır mutlaka ama stilistik açıdan pek bir şey değişmemiş gibi. Atmosfer, çiğlik ve melankoli arasında denge gözeten bestecilik aynen devam ederken benzer bir hassasiyet prodüksiyon tarafında da kendini gösteriyor yine. Bas gitarın ve pes seslerin de işin içine dahil edildiği, bilinçli şekilde boğuk olsa da her enstrümanın duyulabildiği prodüksiyon kesinlikle artı yazdırıyor Vananidr hanesine.
Altı parçadan oluşan Beneath the Mold, oldukça direkt ve 2. dalga geleneklerini sürdüren bir black metal albümü. Tüm besteler üç aşağı beş yukarı aynı prensipler etrafında şekillenmiş. Öfke ve çaresizlik/umutsuzluk arasında gidip gelen parçalara ruh verense soğuk gitar melodileri. Gitar tarafında lokomotif fikirlere tutunmak yerine katmalandırma üzerinden yoğunluk yaratarak daha yıpratıcı bir bestecilik niyetlenilmiş gibi. Hem atmosfer hem de beste açısından doyurucu, insanı meşgul edebilen bir iş çıkmış ortaya.
Çıkmış çıkmasına da, baştan sona aynı çizgide devam ettiği için konsantrasyonu korumak kolay değil. Bir tek isim parçası Beneath the Mold, 10 dakikayı aşan epik süresi içerisinde piyanolu enstrümantal bir bölüm ile farklılaşıyor biraz, onun haricinde eğer detaylarda ne olup bittiğine kulak kabartmazsanız baştan sona aynı gidiyor gibi hissetmeniz çok mümkün. Tümüyle dikkatinizi verdiğinizdeyse emeğinizin karşılığını alacağınız cevher bulmanız olası bu kalın tabakanın altında.
Benim en ışıltılı bulduğum cevherlerden biri Awake oldu. Vananidr’in agresif yanının daha yüksek potansiyele sahip olduğunu hissettiren, en azından Eriksson’ın gitarlarında o öfkeyi duymaktan keyif alan biri olarak Awake‘in neredeyse death metal seviyesindeki kimi gitarlarına bayıldım. Ana fikir zaten bence öfke/melankoli dengesini çok iyi yakalıyor ama 4:30 civarlarında o motifi o kadar modern ve beklenmedik şekilde işliyor ki Eriksson’un yaratıcı işler de çıkarabileceğinin sinyallerini alıyorum ben buralarda.
Öyle şıkır şıkır ve black metalin modern yüzleriyle kıyaslayacak kadar görkemli değil ama Beneath the Mold, İskandinav black metalini sevenleri tatmin edebilecek kadar standartları yakalamış bir yapıt. Bazı anlarda fikir bakımından tekrar düşerek cazibesini yitirse de bazen de keşke biraz daha üzerine çalışıp öyle çıkarsaymışınız şu albümü dedirtecek kadar da ışık veren kısımlara sahip. Anders Eriksson belli ki üretkenlik konusunda sıkıntı çekmiyor ve elindeki materyal albüm süresine ulaştığı an hemen stüdyoya koşuyor. Bunda yanlış bir şey yok elbette; fakat biraz daha uğraşsa çok daha iyisini yapabilecekmiş gibi hissetmeden edemiyorum ben de.