Ibaraki – Rashomon
Merhaba.
Rashomon duyurulduğunda yaşadığım heyecanı çok net hatırlıyorum. TRIVIUM insanı Matt Heafy senelerdir kıyısından köşesinden gösterip de bir türlü elletmediği black metal projesini nihayet somut bir şeye dönüştüreceğini söylemiş, projeye de IHSAHN gibi bir devi, Nergal gibi büyük bir figürü dahil ettiğini söylemişti. 2010’dan beri konuşulan şey nihayet gerçekleşiyordu… Ibaraki’den ilk şarkı geldiğinde bile muhtemelen ters köşe yapacağını, bu yüzden de olabildiğince Trivium kokan bir şarkı paylaştığını düşünüp umudumu korumuştum.
Ne yazık ki Rashomon, içine bir miktar black metal sosu katılmış bir Trivium eseri olarak çıktı ve konunun takipçisi pek çok insanın elinde patlayan bir balona dönüştü. Birkaç tur dinledikten sonra ben de hayal kırıklığı içerisinde kenara kaldırdım Rashomon‘u; elimde daha dumanı tüten In the Court of the Dragon varken zaten niye böyle bir şeye kani olacaktım ki?

Zamanla Ibaraki ile ilgili düşüncelerim değişmedi elbette; fakat çılgın bir black metal albümü geleceği yönündeki beklentilerimin üzerine bir bardak soğuk su içeli, içim soğuyalı da çok zaman oldu. Hal böyle olunca da black metalci gömleğimi çıkarıp Trivium sempatizanı gömleğimi giyerek Japon mitolojisi ve folklorundan ilham alan Rashomon‘u tekrar masaya yatırmak istedim. Nereden baksanız ilginç bir iş, o yüzden de kurcalamakta fayda var.
Temelde bir black metal albümünden çok bir Trivium albümü gibi tınladığı bilgisini koyduk cebe zaten. Ihsahn ve Nergal dışında MY CHEMICAL ROMANCE insanı Gerard Way’in de konuk olduğu bilgisini verip detayları şarkılara bırakarak devam edelim. Şarkıya geçişi çok alakasız ve keskin bulduğum için genelde atladığım girizgah Hakanaki Hitsuzen‘i ve aynı ölçüde lan oğlum neler oluyor ve neden oluyor, dedirten kapanış Kaizoku‘yu saymazsak sekiz adet, her biri kendi içinde birer hikaye yaşayan/yaşatan parçadan oluşuyor Rashomon.
İlk şarkı Kagutsuchi, hem beste hem de his bakımından albümün kısa bir özeti gibi. Alıştığımız Heafy melodik geçişleri ve temiz vokal kısımları da dahil olmak üzere kabaca Trivium formülünde ilerliyor. Neden sonra aniden bundan vazgeçip temiz gitarlı, temiz vokalli, düşük tempolu ve rock tabanında bir yere yerleşiyor. Tahammül sınırlarının sonlarına doğruysa ansızın tremolo ve blast-beat seviyesine çıkıp black metale göz kırpıyor ki o noktada da sona eriveriyor. Rashomon ile ilgili de bunu söylemek mümkün.
Alışılmışın dışındaki enstrüman (konsepte vurgu yapan folklorik eklemeler) ve zengin düzenlemelerle Heafy & Ihsahn ikilisi müzisyenlik/prodüktörlük farkını belli etse de beste bakımından -sırası farklı olsa da- yukarıda saydığım bu bölümlerin kabaca birbirine tutturulmuş hallerinden oluşan parçalarla sınıfta kaldı bende Rashomon. Sanki bir güvenlik ağı serilmiş de Heafy ipin üzerinde tökezlerse aman aşağıda götü başı dağılmasın diye önceden önlem alınmış gibi. Hiçbir fikir sonuna kadar zorlanmadan, yapmış olmak için yapılmış hissi veren bir tutkusuzlukla işleniyor. Ihsahn’ın varlığı, Matt Heafy’in konuk algılanmasına neden olabilecek kadar yoğun olarak hissedilse de ya zamansızlıktan, ya söz verdik o kadar, yapmak zorundayız, gibi bir gönülsüzlükten ya da düpedüz herkes bildiği işi yapmalı kıssasını almamızı sağlayacak şekilde beceriksizlikten; sebep her ne ise hiçbir şarkıda Ibaraki’nin tam olarak ne yapmak istediği anlaşılmıyor. Ibaraki-Dōji ve Jigoku Dayū gibi parçalar estetik çizgiyi black metale yaklaştırsa da o kadar sırasız ve aşure tadında kurgulanmışlar ki hiçbir parçada hakkını veremiyor. Tam teşekküllü bir örnek için ise bakınız: Komorebi.
Parça bazında bir tek Rōnin‘i ayrı tutmak lazım ki zaten kelime anlamı da buna uyuyor haha. Gerard Way’i nasıl bilirsiniz bilmiyorum ama hiçbir zaman My Chemical Romance hayranı olmamış, grubun en sert zamanında bile (2002) hep burun kıvırmış biri olarak epey şaşırdığımı itiraf edeyim. Hem albümdeki en sert, en çiğ vokal performansına hem de bu sayede Rashomon‘un en black metal kokan anlarına imza atmış Gerard Way. Rōnin, tam olarak Ibaraki’den beklediğim şey ama 60 dakikanın yalnızca birkaç dakikasında bunu bulmak beni biraz üzdü doğrusu. Bu arada Alex Bent’in bu parçadaki davul performansı da -albümün kalanı da öyle tabii- çok başarılı. Akumu‘yu çalarken çok eğlendiğine de eminim.
Nergal’li Akumu da öne çıkan parçalardan biri. Hem biraz daha BEHEMOTH tınlayan bir gitar-davul ilişkisiyle hem de orta bölümündeki hızlı break-down yapısıyla dikkat çekiyor. Çok uzatılmış ve bence arkasındaki temiz vokalli kısmın dramatikliğinden yiyor ama kesinlikle albümdeki iyi parçalardan biri. Final anlarındaki blast-beat‘ten klavyeyi çıkarsak düpedüz Behemoth zaten.
Black metalci gömleğini çıkaramıyorum kolay kolay ama yanlış pazarlama ve reklam işte böyle bir etki yaratıyor insanın üzerinde. Neyse, günün sonunda bu müziği üreten insanların hepsi üst düzey isimler ve Rashomon‘da ilginç fikirler de… Bakın gerçekten zorluyorum kendimi ama yok ya, yeminle yok. Tamashii No Houkai‘nin başındaki Super Mario altın para ses efektine de şaşıramayacağım bu saatten sonra. Kaizoku başka bir albümde ve bağlamda eğlenceli olabilecek bir barok denemesi gibi tınlasa da burada o da asla çalışmıyor. OPETH vari geçiş oyunları da sakil duruyor, atmosfer kasmaya çalışırken prodüksiyonda aşırı cılız bırakıldığı için (bari birkaç kanaldan kaydedeydin üşenmeyip) ilkokul müsameresinde şiir okuyan öğrenci seviyesine düşen temiz vokalli düşük tempolu kısımlar da. Tekrar eden nakaratlar, çok daha yoğun ve derin işlenebilecekken havada kalan Japonluk muhabbetleri ve alakasız geçişlerle dolu bir albüm Rashomon. Hadi sakin sakin oturup inceleyeyim dedim ama olacak gibi değil.
Ha tüm bunları deneysel veya progresif etiketi altında mideye indirmeye hazır bir Trivirum / Matt Heafy hayran kitlesi olabilir ve eğer kendilerine yettiyse afiyet bal şeker olsun tabii de buna gelene kadar adını bile duymadıkları binlerce grup ve albüm, Ibaraki’de yapılmak istenenin üzerine kat çıkıp gökdelen dikiyor senelerdir. Belki bir sonrakinde kafasındaki sahaya daha iyi yansıtır Heafy ama şimdilik benden pas.
64/100

Ben bayagi Japon temali atmosferik BM beklemistim bu albumden ama eh, bununla da yetinemedik. Heafy cok heyecanlandirdi ama umdugumuzu veremedi.
Bir şey çıkarayım da Twitch tayfa her yayında başımın etini yemesin artık, demiş gibi ya sanki. :d