Ode and Elegy – Ode and Elegy
Merhaba.
2007 yılında Blessed Are the Bonds‘u yayımlayıp sessizliğe gömülen post-metal topluluğu The Pax Cecilia, yıllar yıllar sonra Ode and Elegy adıyla karşıma çıktığında yaşadığım şaşkınlık, 2022’yi unutulmaz kılmaya yetti de arttı bile. 2003’te yayımlanan ilk albümünde dönemin eğilimlerini gözeterek screamo taraflarına yakın takılırken 2007’de direksiyonu öyle güzel bir yere kırmıştı ki, tadı damağımda kalmıştı. Müziğini bedava dağıtan (fiziksel kopya dahil), yarattığı sonik manzaraların arkasına anlamlı bir anlatı da kurabilen The Pax Cecilia’nın bu kadar erken dağılmasına ne kadar üzüldüysem, Ode and Elegy ile karşılaştığıma da bir o kadar sevindim.

55 dakikaya yayılan tek bir parçadan oluşuyor Ode and Elegy. Çember müziği sayılabilecek minimalist bir klasik müzik ile post-metali birleştiren, tümüyle tekil bir tecrübe. Geleneksel anlamda heavy olmaktan çok uzak olsa da zaman zaman dalgaların yükseldiği, kıyıdaki kayaların sınandığı anlarla yıkıcı bir şeye dönüşebiliyor. Bağımsız parçalardan oluşmadığı için leitfmotif, yani tekrarlanan bölümlerle kurduğu bütünlük hissiyse klasik müzik ile metal kısımlar arasında bir köprü işlevi görerek 55 dakikanın parçalanıp kopuk bölümlere dönüşmesi engellenmiş. Projenin arkasındaki ana isim Kent Fairman Wilson, albümde birçok duyguya yer vermesine rağmen aklı kaybetmemiş; duygusal açıdan besleyici, hatta hırpalayacağı olduğu kadar müzikal açıdan da tatmin edici Ode and Elegy.
Ağır açılıp ilk 10 dakikası itibariyle metal arayışındaki dinleyiciyi kaybetme riskini göğüslemeyi tercih eden albümün kırılgan girişi, 13:20 civarında yaylıların gitar-davul ikilisinin öfkesini beslediği bir gelişme bölümüne bağlanıyor. Bu kısımdaki post-metal atmosferi, yaylıların rifleri, vokal geçişleri o kadar etkili ki, türü seven birini avuçlarının arasına alması sadece bir buçuk dakika sürüyor. Grup müziği hissinin arttığı tepe noktalarına ulaşırken kullanılan koro vokaller, üflemeli veya yaylı orkestral düzenlemeler, atmosferik klavye dokunuşları ise hem zirveleri daha anlamlı kılıyor hem de o içe dönük salınma halini doyurucu bir hale getiriyor. İki davulcu, harpist, flütist, yaylı dörtlüsü, Sofia Session Orchestra derken zaten kadro öyle geniş ki bu sofradan doymadan kalkmak için duyma yetisinde problem olması lazım.
IAMTHEMORNING gibi isimlere aşinaysanız çember müziğiyle post-rock/metal pratiklerinin ne kadar zahmetsizce iç içe geçebildiğini biliyorsunuzdur; Ode and Elegy de özellikle son 20 dakikalık epik final bölümünde bu konuda ders veriyor adeta. MUSK OX vari bir klasik müzik dinginliği, şahsen sadece CULT OF LUNA‘da bulabildiğim bir patlayıcılıkla birleşiyor. Boş ve büyük görünen müziğin çığlık çığlığa vokallerle, yoğun bir basla nasıl hacimlendiğini, grubun gerim ve serim işlerinde ne kadar başarılı olduğunu görmek isteyenler son 14-15 dakikaya göz atabilirler.
Herkesin çok sevemeyeceğini, konsantre olup talep edilen süreyi ve dikkati veremeyeceğini biliyorum ama Ode and Elegy, 2022’nin en zarif, en şık işlerinden biri kesinlikle. Ayrıca bu kadar çok aktörün yer aldığı, bu kadar uğraşılmış ve emek verilmiş bir müziği ücretsiz dağıtıp sadece “seviyorsanız paylaşın,” ricasında bulunmak da herkesin harcı değil. Eh, ben de elimden geldiğince destek atmak istedim. Çember/oda müziği ve post-metal birleşimi zaten yeterince ilgi çekici ama olur da denk gelmezseniz diye Metalperver sayfalarında bulunsun bu güzellik. Listelere girmeyecek belki ama orada bir yerlerde birilerine dokunacağına eminim.
Wilson kardeşim, lütfen bir 15 sene daha bekletme bizi.
85/100
