Kritik

Baest – Justitia [EP]

Merhaba.

Danimarkalı Baest’in 2015’te kurulduğuna inanasım gelmiyor. O kadar uzun süredir türlü yöntem ve biçimlerde karşıma çıkarılan bir grup ki, sanki yıllardır piyasadalar ve ben çoktan onlar ile ilgili doygunluk noktasına ulaşmış gibi hissediyorum. Oysa ki sadece 7 yıldır aktifler. 2016’da yayımlanan Marie Magdalene EP’sinden sonra hızla Century Media Records çatısı altına girdiler ve o günden itibaren de itinayla kulağımızdan içeri ittirilmeye çalışılıyorlar. Ben de her kaldırdığım taşın altından Baest çıkmasına biraz uyuz oluyorum, bazen.

Belirli başlı şirketlerin yancılığını yapan mecralar dışında, bu işi tutkuyla yapan platformalarda doğru düzgün albüm incelemeleri, röportajları yok; Metal Archives‘da bile albümlerine yapılan yorum sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor ama her yaz her festivalde yer almayı, Spotify’da aylık 61.000 dinleyici tutturmayı (MGŁA‘nın bile 69.000; oradan hesaplayın) başarmış durumdalar. Kim dinliyor, nasıl bu kadar meşhur oldular bilmiyorum ama çok iyi pazarlandıkları kesin. Bu kadar gündemde kaldıkları için de bir noktada haklarında iki satır yazasım geldi. Ben de geçtiğimiz ay yayımladıkları son EP çalışmaları Justitia‘yı masaya yatırmaya karar verdim.

Grubun diskografisini bilenler, giderek tempoyu düşürüp ritme odaklandıklarını da gözlemlemişlerdir. Justitia da gücünü büyük oranda orta tempo ritimciliğinden alıyor. Atlantik Okyanusu’nun farklı yakalarından aldığı ilhamı 90’lara öykünen, ancak modern prodüksiyon ve ritim mevzularından geri kalmayıp hem eski hem de yeni dinleyiciye ulaşmaya çalışan bir death metal anlayışı var Baest’in. Justitia‘da da bu aynen devam ediyor; ancak bu sefer biraz daha orta tempolu, vokalde iki önemli konuklu bir şekilde devam ediyor.

İlk parça Justitia, ABORTED insanı Sven De Caluwé’yi konuk ediyor. Onun şeytani kükreyişleriyle her şey biraz daha sert ve ürkütücü hale geliyor elbette ama tüm şarkı iki riften oluşuyor ve onlar da MORBID ANGEL veya benzeri bir grubun 90’larda çıkmış herhangi bir kaydını dinlemiş olanlar için taze, heyecan verici hiçbir şey sunmuyor. Yine de hem Caluwé’nin vokalleri hem de inişli çıkışlı ritmik yapısı ve sludge çamuru sayesinde akıyor bir şekilde.

8 dakikaya yaklaşan Ecclesia ise açılışında CARCASS‘ı andıran gitarlarıyla cezbedici. Revsbech ve Karlsson ikilisi klasik death metal gitarcılığını ezberlemiş görünüyorlar zaten ve bu şarkıdaki uzunca solo kısmındaki atışmaları, sonra birlikte bir armoni tutturup oradan ilerlemeleri gerçekten klas hareketler. Bununla birlikte sürekli geçişten birilerine atıfta bulunan fikirler bir süre sonra kabak tadı vermiyor desem yalan söylemiş olurum.

Mayıs ayında kaybettiğimiz THE BLACK DAHLIA MURDER vokalisti Trevor Strnad’ın konuk olduğu Gargoyles da bambaşka bir telden çalarak Justitia‘nın little little, in the middle yapısını beslemeye devam ediyor. BLOODBATH kadar organik bir sunum ve mizahi bir pakette sunamasa da grubun bu çeşitlilik gözeten death metal kapsayıcılığı, Baest’e saygı duymamı sağlayan en büyük faktörlerden biri. Ne var ki artık Trevor’ın sesini her duyduğumda tüylerim diken diken oluyor ve tadım epey kaçıyor. Anlık bir karar gibi görünüyor, zira bir yandan bu kadar gruba destek atıp, metal için kendini paralayıp bir yandan da… Yahu. Ne bileyim.

Baest’in ilham kaynaklarından biri olan ENTOMBED A.D.‘nin Second to None yorumuysa bana epey anlamsız geldi. Entombed’dan çalacak başka şarkı mı bulamadınız diyeceğim ama her ne şekilde olursa olsun, L.G. Petrov’u anmış olmaları kıymetli. Yalnız bayramda mezarlığa gidiyormuşuz gibi bir EP yapmışsınız kardeşim, bu nedir böyle.

Kapanışı yapan enstrümantal Genesis ise açıp normal versiyonunu dinleme isteği uyandırması dışında bir etki yaratmadı bende. Albümde single olarak pazarlayıp şarkıyı lokomotif seçip bir sene sonraki bir kayda enstrümantal halini eklemek ne mana, çözemedim.

Toplama bakınca tüm kayıt biraz reklam kokuyor işte benim burnuma ve yazının başına dönecek olursak bu kadar çok pazarlanmalarının ve daha geçen yıl yaptıkları albümleri Necro Sapiens‘in üzerine böyle bir EP gelmesi soğutuyor ister istemez. Tabii önemli olan müzik ve death metal aşığı dinleyiciler için de Justitia‘nın eli yüzü hayli düzgün. Yarım saatlik, her parçada death metalin eski ve yeni taraflarını farklı yöntemlerle birbirine bağlamaya çalışan düzgün prodüksiyonlu bir şeye ihtiyacınız varsa Justitia‘ya göz atabilirsiniz. Benim çok da ihtiyacım yokmuş galiba, ben oynayayım o zaman devam.

67/100


Become a patron at Patreon!

Korhan Tok

Üniversiteden sonra metali bırakmadım.

Bir Yorum Bırakın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.