Kritik

Decapitated – Cancer Culture

Merhaba.

Decapitated, metal dünyasının talihsiz gruplarından biri. 2007 yılında trafik kazası geçirerek henüz 23 yaşındayken hayatını kaybeden kurucu davulcu Vitek sonrasında hiçbir şey eskisi gibi olamazdı ve Vitek’in ağabeyi Wacław “Vogg” Kiełtyka’nın önderliğinde Decapitated farklı bir yola girdi. Doğal, içten gelen bir ritim anlayışının yedirdiliği yüksek kalibereli teknik death metal ile yola çıkan grup için Vitek’in kaybı bir dönüm noktası oldu ve daha mekanik, daha hızlı ve açıkçası biraz da yapay tınlayan, biraz gelişigüzel albümler yazmaya başladılar.

2017’de yayımlanan Anticult, Decapitated’ın 2. dönemini en iyi özetleyen albümlerden biri olarak groove/death dengeliliğinden hoşlananlar için harika bir dayak seansı sunarken grubun daha soğukkanlı ve teknik takılan ilk albümlerini sevenler için iyi ama o kadar değil, sınıfında yer aldı. Ortalamaya vurunca herkes Decapitated’den memnundu ve grup da festivalden festivale, turneden turneye koşturuyordu. 2018’deyse kaderin zarları Decapitated için bir kez daha hep yek geldi grup kabus gibi bir süreçten geçerek zorlu bir teste tabii tutuldu.

Dünyanın sosyal adalet ve kadın-erkek eşitliği gibi mevzulardaki gelişimi her ne kadar çok, çok büyük bir kısım için geç de olsa adaletin yerini bulduğu bir döneme girilmesini sağladıysa da bu süreçten nemalanarak masum insanlara iftira atmaya çalışan korkunç insanlar için de bir fırsat kapısı araladı maalesef. Decapitated elemanları hakkında adam kaçırma, taciz, tecavüz gibi suçlamalarla açılan dava, tüm elemanların tüm suçlardan aklanmasıyla sonuçlandı. Sonuçlandı sonuçlanmasına ama, üç aydan fazla bir süreyi yabancı bir ülkenin demir parmaklıklarının arkasında geçiren elemanlara sormak lazım bir de. İnsan masum olduğunu bildikten sonra bir şekilde dayanır belki ama bu insanların aileleri, arkadaşları kim bilir neler düşündüler ve kim bilir nasıl yargılandılar toplum/sosyal çevreleri nezdinde. Hayranlarını, internette bir şeylere laf sallayarak kendini yüceltmeye çalışanları saymıyorum bile. Ne yaşadıklarını, ne hissettiklerini tahmin bile edemiyor insan.

Yani. Cancer Culture çıkana kadar tahmin edemiyorduk diyelim. Artık çok iyi biliyoruz.

Cancer Culture isim itibariyle özellikle genç dinleyiciler nezdinde antipati yaratabilir ama Decapitated’ın yaşadıklarını bilenler, bu öfkenin haklı olduğunu düşünüyorlardır diye tahmin ediyorum. Bir süredir olmadıkları kadar sinirli olmalarına rağmen kontrolü ellerinden bırakmamaları takdire şayan. Öyle çıkıp paldır küldür, hay sizin yapacağınız işi… şeklinde çıldırmak yerine soğukkanlı (death metal çerçevesinde bir soğukkanlılık bu tabii) bir biçimde birikmiş tüm sinir ve stresi boşaltmayı tercih etmişler. From Nothingness With Love‘ın yüklenme halinin isim parçasına bağlanışında bile bu soğukkanlı, planlı tavrı görmek mümkün. Uzun zamandır şarkıya bu kadar iyi bağlanan bir girizgah (intro) dinlememiştim.

Bir dakikalık ısınmanın ardından Vogg’un harikulade gitarlarına albüm boyunca insanın ağzını açık bırakacak bir performansla eşlik edecek olan davulcu James Stewart, uzun süre boyunca kendilerine yargı dağıtan insanlara karşı işitsel bir yargı dağıtma işine girişiyorlar. Gerçi James o dava sürecinden sonra katıldı grubu ama olsun. Sonraki yarım saatte de birazdan bahsedeceğim Hello Death dışında neredeyse hiç durmadan, fakat nereye nasıl vuracaklarını çok iyi bilerek saldırmaya devam ediyorlar.

Vogg’un gitar yazımı, Cancer Culture‘ı üst seviyeye çıkaran en büyük unsur. Yakın dönemdeki diğer Decapitated albümlerine nazaran pek çok solo da yazmış bu defa ve her biri besteye veya o anki ruh haline cuk oturan türden melodik, hatta bazen de atmosferik sololar. İsim parçasında olduğu gibi son dönem BEHEMOTH‘unun sıkça yaptığı temiz gitar üzerine orta tempolu Avrupa blast-beat‘i atarak sertlikten ödün vermeden atmosferik olmak gibi mevzuları da standart groove/death metal kırması bestelerinin arasına yedirmesi gibi hareketler de çok klas. Teknik veya fularlı görünmeye çalışmadan, albümün tansiyonunu düşürmeden bu kadar dinamik ve zekice gitarlar yazması gerçekten şapka çıkarılası. Hayır da yani ne çalmış kardeşim bu kadar, diyenler için bir doz No Cure ve Vogg’un gitar performans videosu verelim. İntikam mı alıyorsun gitardan kardeşim bu nasıl çalmak:

James Strewart ise yüksek hızlarda rahatlıkla faaliyet gösterebildiğini kanıtlıyor albüm boyunca. Bolca break-down, bir dolu orta tempolu köprü, sayısız melodik rif yazılmış ve buralardaki dinamizmi de alkışı hak ediyor ama esas şovu tempo yükseldiğinde yapıyor Stewart. Yıllarca bu türün gördüğü en yaratıcı davulculardan biriyle çalıştı Vogg ve elbette kardeşi Vitek’in yeri asla dolmayacak ama Stewart’ın klasik Decapitated müziğine cuk oturduğunu söylemek gerek. Tabii artık eskisi kadar yaratıcı, normların dışına taşan bir besteciliği kalmadı Vogg’un ve bu da Stewart’ın işini kolaylaştırıyor muhtemelen.

Ulan daha demin övüyordun, şimdi gömüyorsun, diyeceksiniz ve gerçekten de biraz öyle yaptığımın farkındayım. Just A Cigarette, No Cure, sadece bir dakikada ortalığı ateşe veren Locked gibi parçaları ayıla bayıla dinlemekle birlikte, Decapitated’den artık yenilikçi veya zorlayıcı hiçbir şey duyamıyor olmak beni biraz üzüyor. Kabul, Vitek sonrası grubun o yaratıcı alevi de söndü ama Vogg kadar yetenekli birinden 37 dakikanın tamamını bir şeylere benzetebileceğim, konforlu bir besteciliği kabullenmek istemiyorum. Çok sevdim, çok da sevmeye devam edeceğim bu parçaları ama işte insan arıyor Organic Hallucinosis‘leri, Nihility‘leri…

Devam edelim. Sert müziği erişilebilir kılmak hiç kolay değil. Yatıp kalkıp ekstrem metal dinleyen insanlar için bu bir kıstas değil belki ama işin müzisyenlik ve pazarlamacılık tarafından bakıldığında pek çok grubun zamanla etki alanını genişletmek uğruna ana akımın dinleyici dostu pratiklerini benimsemek zorunda kaldığını görmek zor değil. Hiçbir zaman ekstrem metal çizgisini bozmadan radyo hiti olabilecek şarkılar yazma becerisi sayesinde Decapitated’e büyük saygı duyuyorum. Sırf Spheres of Madness bile yeter bu saygıyı haklı çıkarabilme savaşımda bana.

Cancer Culture‘da da bu becerilerini tüm çıplaklığıyla görebiliyoruz ama büyük bir kesim tarafından meeh çekilen JINJER insanı Tatiana’lı pazarlama hamlesi Hello Death‘i ne gruba ne de albüme hiç yakıştıramıyorum. Senkoplu MESHUGGAH gitarları ve ne çaldığını hala çözemediğim davullarıyla Chaosphere, Destroy Erase Improve dönemlerine selam çaktığı için hoşuma gitse de bu kısa açılış bölümünden sonra bir Decapitated parçasından çok bir Jinjer şarkısı gibi tınlamaya başlıyor ve Jinjer ile bir derdim olmamasına rağmen Decapitated dinlemek isterken Jinjer’a maruz kalmaktan hoşnut değilim.

Benzer bir durumu Rob Flynn’in konuk olduğu Iconoclast için de söyleyebilirim aslında ama hem Decapitated’ın gitarlarında Machine Head’in erken dönem işlerini duymak birçok şarkıda hayli mümkün hem de en azından albüme vites düşürtmediği için tölare edebiliyorum Iconoclast‘ı. Yine de hepi topu 37 dakika süren bir albümün 10 dakikasının bu şekilde geçilmesi bana doğru gelmiyor ve bu durum -Vogg’un besteciliğine dair aşırı kişisel sızlanmalarımı saymazsanız- Cancer Culture‘a dair hoşlanmadığım yegane şey sanırım. Gerçi bir de 2000 sonrası çıkan bir SLAYER albümünden fırlamış gibi -ne gerek var ya şu girişe- başlayan Last Supper var. Neyse ki solosu ateş ediyor.

Modern, agresif ve çeşitliliğine rağmen odağını kaybetmeyen bir albüm olarak Cancer Culture, ekstrem metale kulağı yatkın herkesin bir şeyler bulacağı, rahatlıkla seveceği bir albüm. Tıpkı MISERY INDEX gibi Decapitated da farklı türleri ve fikirleri harmanlasa da kendi özünü, o aşırı saldırgan ve ekstrem metal anlayışını kaybetmiyor asla; bu da onları metalini dayakşör sevenlerin her zaman ellerinin altında tutmak isteyecekleri bir gruba dönüştürüyor. Ben hala 2000’lerdeki daha teknik işlerini önde tutmayı sürdüreceğim ama eğer bu kalitede devam edeceklerse bu kapsayıcı, şemsiye metale de hiçbir zaman hayır diyebileceğimi zannetmiyorum.

87/100


Metalperver’e destek olmak için aşağıdaki düğmeye tıklayıp PATREON’a göz atabilirsiniz:

Yazıyı/albümü değerlendirmek için:

Average rating 0 / 5. 0

Siteye destek olmak için aşağıdaki düğmeye tıklayıp Patreona göz atabilirsiniz👇
Become a patron at Patreon!

Korhan Tok

Üniversiteden sonra metali bırakmadım.

2 thoughts on “Decapitated – Cancer Culture

  • duodenum

    Çok klas albüm. Açılışta Cancer Culture, Just a Cigarette ve No Cure üçlüsü parçalıyor ortalığı. Ben Hello Death’i de sevdim, açılışıyla kapanışı çok iyi olduğu için ortasını idare ediyorum. Hepten ayar olduğum üç şey var, Iconoclast’taki Rob Flynn vokalleri (bu adama aşırı uyuzum yaptığı hiçbir şeyi sevmiyorum), Suicidal Space Program’ın girişindeki gereksiz oyalanmalar ve şarkı sözleri ama Decapitated’ın şarkı sözleri her zaman çok kötüydü, şaşırtmadı o yüzden. Bunların dışında cillop gibi albüm, gönül isterdi ki bütün albüm açılıştaki üçlü gibi olsun darmaduman olalım, yine de Anticult ve Blood Mantra’daki formülü mükemmelleştirdiklerini görmek çok güzel.

    Tekniklik konusunda grup aslında daha az teknik değil bence, sadece tekniği sol elden sağ ele kaydırmış durumda. Örneğin bu albümden No Cure’u, Blood Mantra’dan Nest’i temiz çalabilmek her gitaristin harcı değil, ritim gitaristliği yalayıp yutmuş olmak gerek.

    Yanıtla
  • KüçükLebowski

    Teknik death yaptıkları ilk dönemini seven biri olarak grubun yaşadığı değişimi benimseyemeyenlerdenim ama güzel albüm hakkını teslim edelim.

    Yanıtla

Bir Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.