Corpsessed – Succumb to Rot
Merhaba.
Çevremizde gördüğümüz her şeyin bir gün entropinin zalim kolları arasında sıkışıp parçalanarak yok olacağını bilmek, sürdürülebilirlik kelimesinin anlamsızlığı ve çürümenin, havasızlığın, tozun bayat kokusu… Finlandiya’nın donmuş, ölgün topraklarının altındaki abisal boşluklarda, donmuş toprak tabakasının çatlakları arasından süzülmeyi bekleyen iblisler var; etrafa cehennemi kokular yayan, cıvık, balçığımlı kütlesiyle insanı ezen Finlandiyalı death metal gruplarının nereden peydah olduklarına dair başka bir ihtimal gelmiyor benim aklıma artık.
The Dagger & the Chalice adlı EP çalışmasıyla adını duyuran ve kısa sürede de death metal piyasasında önemli bir yere gelen Corpsessed (Dark Descent Records ile anlaştıysanız bir şeyleri doğru yapıyorsunuz demektir), 11 yılda yayımladığı 4. stüdyo albümü Succumb to Rot ile çamurlu, doom soslu death metal cenahında yine işitsel kabuslar kurgulamaya devam ediyor. En pesimist insana bile bir noktada “ya tamam da kardeşim hiç mi iyi bir şey yok bu hayatta?” diye sordurabilecek düzeyde bir karanlık, kasvet ve iç sıkıntısı temsilinden oluşan, death metalin tavizsizlik sancağı altına konumlanan korkunç bir albümden söz ediyorum.
Corpsessed, elemanlarının bazılarının funeral doom grubu TYRANNY‘de yer aldığı bilgisiyle daha da anlam kazanacak şekilde death metali doom atmosferine sokmayı çok iyi başaran bir ekip. Ortada iki türü birleştirecek, death/doom etiketi yapıştıracak bir birliktelik yok (bir WORM gibi değiller mesela) ama zaten güzel olan da bu; bestecilik bakımından doom metale kaymadan da bu havayı yakalayabilmişler. Fazlasıyla ritmik, hatta grubun önceki işlerine göre biraz da cilalı ve çamuru temizlenmiş bir albüm olmasına rağmen hala boğuk vokalin, soğuk gitarların, etli bas/davul ikilisinin ve en doğru anlarda düşürülen temponun etkisiyle abi boku yedik ya, hiç iyi şeyler olmayacak, hissini sonuna kadar verebiliyorlar.
Formül olarak mağara adamı death metalinden uzaklaşmamak, death metal yaparken stilistik açıdan verilebilecek en doğru karar bence ama klasiklerin modern kopyası, dev bir grubun piç evladı gibi duyulmamak da çok zor bu şekilde. Belli başlı gruplar ilhamlarını kendi tarzlarının derinliklerine gömüp gözden uzak tutabiliyorlar ve Corpsessed de bunlardan biri. Bu death metali INCANTATION‘dan dinliyoruz bin senedir ve orta tempoda groovy rifleri felaket tellallığıyla birleştirmek mucizevi bir fikir değil tabii, fakat bu boku iyi yapabildiğinizde ortaya hakikaten de nefes kesen, huzur kaçıran işler çıkabiliyor ve Succumb to Rot da tam olarak bunları yapıyor.
Daha orta tempolu, ritmik ve kaotikliği azaltılmış bir Corpsessed dedik; kısa açılış sekansından sonra giren azman Relentless Entropy yüzünden kafalar karışabilir ama aslında albümün ruhunu Spiritual Malevolence ve Pneuma Akatharton gibi yumruğunun etkisi tonla hesaplanan ağır siklet parçalar oluşturuyor. Spiritual Malevolence, Jussi-Pekka Manner’ın enfes bas davulları üzerinde o sülfür kokulu, baş döndüren dumanların yükseldiği çatlak toprağın içindeki çukurdan yükselmek için hiç acele etmeden neredeyse 2 dakikasını harcıyor ve bu süre, atmosfer anlamında çok şey katıyor albüme. Aynı şekilde kapanıştaki Pneuma Akatharton da özellikle son bölümündeki bol es veren davullarının arasından yükselen vokallerle harika bir kapanış sağlıyor.
Albümü death metal çizgisinde tutan ise Relentless Entropy gibi, Death-Stench Effluvium veya Calling Void gibi kısa, net parçalardaki tavizsiz death metal besteciliği. Süre ve bu süredeki rif yerleşimi bakımından bu tip parçalardaki işçiliğe şapka çıkartmak gerek; çok kaptırıp doom havasını bozmadan, ucuz fikirlere veya tekrara başvurmadan, hakkını vererek yardırıyor bu anlarda Corpsessed ve mükemmel prodüksiyonla dayakşörlüğünü arttırıyor. Özellikle hacimli tutulmuş bas gitar (Calling Void‘un keşmekeşine öyle bir ritmiklik katıyor ki bu arada… anlatılmaz, yaşanır!) tonlarca toprağın altına itiyor kaydı ve gümbür gümbür duyulan bas davulları, o toprağın altında habis bir şeylerin hareketlendiğini hissettiriyor sonuna kadar. Salt prodüksiyon açısından bakarsak son dönemde dinlediğim en kaliteli işlerden biri kesinlikle.
Death metalin tüm doğrularını bir araya getiren canavar bir albüm Succumb to Rot. Çok zorlayınca rif kalitesinden, akılda kalıcılığından, aynı ritim kalıpları içerisinde dönüp durmasından ve bir de Sublime Indignation‘ın hakikaten bir anda katıdan gaza geçerek süblimleştiği için geride bir şey bırakmamasından şikayet edebilirim ama toplamda albümün üzerimde yarattığı etkiyi düşününce bunlar devede kulak gibi kalıyor. Yine de tam hakkıyla çıldırıp puanı arşa taşıyamamanın sebepleri bunlar.
İçten içe tükenirken fazla yorulup sıkılmanıza yol açmayacak ideal süresi, bana göre tam ayarındaki anlaşılabilir ve hacimli prodüksiyonu, death metal hayvanlığı / doom metal atmosferi arasındaki kusursuz dengesiyle 2022’de dinlediğim en iz bırakan death metal albümlerinden biri. Kat kat toprağın altına girdim dur yere; çok teşekkürler Corpsessed.
86/100
Metalperver’e destek olmak için aşağıdaki düğmeye tıklayıp PATREON üzerinden abone olabilirsiniz:
Yılın sürprizlerinden biri oldu benim için. Boğucu, atmosferik death severler bunu severler.