Allegaeon – Damnum
Merhaba.
Bazı albümlerin inatçı bir tarafı oluyor. Yoğunluktan ve güncele yetişme telaşından birçok şey arada kaynayıp gidiyor ister istemez ama bazı işler ben onları bırakmaya çalışsam da öyle veya böyle kendilerini hatırlatıp deyim yerindeyse seve seve inceletiyorlar kendilerini. Bazen bir şarkının bir rifi takılıyor aklıma, bazen bir vokal melodisini tekrar ederken bulup ya şu X albümüne bir daha bakayım ben, derken bir bakmışım hiç gündemimde yokken günlerce aynı albümü çevirip duruyorum. Metal Blade‘in tekniği, melodisi bol death metaldeki son gözdelerinden Allegaeon’un ta 25 Şubat’ta yayımladığı Damnum da benzer bir etkiyle çıkışından 2 ay sonra tekrar gündemime girmeyi başardı.
2019’da yaptıkları Apoptosis ile tanıdım Amerikalı grubu. Death metali Avrupai bir teknik/melodik anlayışla harmanlıyorlar ve yüksek müzisyenlik yeteneğiyle kapsayıcı bir ekstrem metal karakteri oturtmaya çalışan pek çok grup gibi kimlik bunalımını aşmaya çalışıyorlar gibi hissettirmişlerdi. Daha önceki işleri kurcaladığımdaysa grubun her seferinde üzerine bir şeyler koyduğunu, enstrüman hakimiyetini ve besteciliğini rafineleştirdiğini görüp heyecanlanmıştım. Aradan geçen zamanda Apoptosis‘e çok dönmedim belki ama benim için bakalım bir sonraki albümde ne yapacaklar, merakını yaratmayı başarmıştı.
Damnum çıktığındaysa hem 12 şarkı / 1 saat süre barajını yıkma gönülsüzlüğüm hem de Into Embers gibi önden salınan parçalardaki temiz vokal kullanımı nedeniyle bir ara bakarım deyip genelde pek bakmadığım albümlerden oluşan yığına eklenir gibi gelmişti. Ne olduysa çıkışından itibaren geçen zamanda parça parça tüketmeye devam ettim Damnum‘u ve işte buradayız. Yazmaya karar verene kadar belki baştan sona sadece bir-iki kere dinledim ama dur bir Bastards of the Earth patlatayım; yahu şu To Carry My Grief Through Torpor and Silence‘ın gitar / bas soloları ne biçimdi; hani şu OPETH kokularının yükseldiği şarkı neydi ya (Called Home) derken aslında zaten çoktan dersimi ezberlemişim, farkında değilmişim.
6. albümünü yayımlamasına rağmen aslında 2008’de kurulmuş ve o kadar da yaşlı bir grup değil Allegaeon ama 2016’dan beri gitarist Greg Burgess dışında orjinal kadrodan kimse yok grupta. Bunun, grubun kimliğini oturtmasını zorlaştıran bir unsur olarak görmekle birlikte yeni elemanların kendilerini göstermek istemeleri (diğer isimler 2013 – 2015 – 2017 ve 2021 girişli), grubu sahiplenmeye çalışmaları gibi etkenler sayesinde her yeni Allegaeon albümünde daha profesyonel, daha gaz ve odaklı bir yapı görüyoruz. Damnum teknik olmak için kendini kasmadan da işin matematiğini kurcalamak isteyenleri tatmin eden, melodi arayanlara patron çıldırdı seviyesinde ucuza tonla melodi sunan, yaratıcılık ve farklı tatların peşinde koşanları dahi içeri çekebilecek besteleriyle hayli doyurucu bir iş.
Of Beasts and Worms‘ün gitar işçiliği, Saturnie‘nin epik melodikliği ve dörtlüklerindeki ritmikliği, Blight‘ın orta yerindeki beklenmedik konuk müzisyenli piyano solosu, demin bahsettiğim noktaları pekiştirmek adına örnek olarak verilebilir ama tek tek şarkılardan ziyade 1 saatlik uzun (ve normalde asla desteklemediğim) süresi boyunca dikkati üzerinde tutabilen, büyüncül bir albüm Damnum. Yeni davulcu Jeff Saltzman’ın önceki gruplarını dinlemedim ama melodik müziği nasıl enerjik duyuracağını iyi biliyor gibi görünüyor. Bununla birlikte ritmik açıdan belli bir aralıkta kalıp şarkıların birbirinden kopmamasını sağlayan bestecilik üzerinden düşününce Saltzman’ın yaratıcı tarafı da ortaya çıkıyor. Başta standart gibi dursa da dikkate değer, açılıp genişleyebilen performansıyla albümü yukarı taşımış.
Vokal zenginliği, mekanize edilmemiş ama temiz prodüksiyon ve dinamik bestecilik, teknik/progresif death metal gibi uzadıkça yoruculaşabilen, insanı dinlediği şeye yabancılaştırabilen bir türde 60 dakikanın akıcı bir tecrübeye dönüşmesini sağlıyor. Grubun çekirdek yapıyı takibi kolay, tanıdık ritimler ve melodik gitarlar üzerine kurup bunun etrafında işi zenginleştirmeye çalışması meyvesini vermiş. Abartılmadan kullanılan akustik gitar ve mastürbasyona dönüşmeden şovunu yapan sololar, temelde o kadar da kasıntı durmayan besteleri daha katmanlı ve zengin bir hale getirmiş.
Grubun bugüne kadarki en güçlü ve oturaklı işi bence Damnum. İlk günlerindeki ful teknik abanmalı hallerini sevenler katılmayabilirler belki ama son üç-dört albümü baz alırsak Damnum‘un olgun ve incelikli işçiliği, diğerlerinden bir adım öne çıkmasını sağlıyor. Gördüğüm kadarıyla ilk defa tüm elemanlar yazım sürecine dahil edilmiş ve belli ki bu yöntem Allegaeon için doğru sonuç veriyor. Tek eleştirim ve beğenmediğim nokta McShane’in bazı şarkılardaki temiz vokal düzenlemelerinin fazla metalcore yakınsamalı, death metal gazını kaçıran türden olmasıyla ilgili ama o da zevk meselesi biraz; yoksa bu kısımların şarkıları bozduğuna inanmıyorum. Aksine albüme zenginlik katıyor. Kaldı ki bir saat boyunca harhör vokal devam etse büyük ihtimalle tekdüzeleşip sıkabilirdi, bunun önüne geçmiş McShane.
Allegaeon zaten üzerine koyarak ilerleyip iyi bir yere geleceğinin sinyallerini veriyordu. Damnum, grubun bir sonraki basamağa çıkmasına yardımcı olacak güçlü bir albüm ve teknik/progresif/melodik death metal seven herkese hitap ediyor bir şekilde. Bu kapsayıcı anlayış, atıyorum Only Loss‘un slam death metal vokalleriyle Called Home‘un yumuşacık vokallerini aynı albümde duymak istemeyen dinleyicinin kafasını karıştırabilir ama günün sonunda daha çok konuşulmasını, daha çok dinlenmesini sağlayacağı kesin. Allegaeon hala o büyük patlamayı yapamadı bence ama kadroyu koruyup biraz daha kısa, biraz daha rafine bir albüm yapmayı başarırsa alır yürür, o seviyeye iyice yaklaştı artık.
85/100
Metalperver’e destek olmak için hemen aşağıdaki düğme üzerinden PATREON’ göz atıp abone olabilirsiniz: