Fit For an Autopsy – Oh What the Future Holds
Merhaba.
Hangi deathcore grubunu seviyorsun sorusuna gönül rahatlığıyla verebileceğim tek yanıt Fit For An Autopsy (FFAA) galiba. 2017 çıkışlı The Great Collapse ve özellikle de 2019’da yayımladıkları The Sea of Tragic Beasts ile iyiden iyiye gönlümü kazanan Amerikalı topluluk, ergenliğini geride bırakıp daha olgun bir karaktere bürünmeye başlayan deathcore türünü ciddiye almaya başlamamı sağlayan en büyük faktörlerden biri aynı zamanda.
Oh What the Future Holds, kendini ciddiye alan bir deathcore grubunun olması gerektiği gibi öfkeden deliye dönmüş, bir an olsun yumuşama emaresi göstermeden dakikalarca kudurmaya devam eden bir albüm olarak türden (ve FFAA’dan) beklentilerimi fazlasıyla karşılıyor. Dramatik temiz vokaller, duygusal pasajlar veya derinlik katacağım diye atmosfer zorlamaları olmadan, sırtını sadece break-down prensiplerine yaslamadan; öyle gözlerinden çıkan zeka ışıltısıyla kör etmese de olgun ve akılcı besteleriyle konuya hakim, eli güçlü bir FFAA var karşımızda.
2019’da da FFAA geleceğe dair karamsar bir portre çizip kitlesel yokoluştan, çevrenin ve iklimin ardına nasıl koyduğumuzdan bahsediyor, ciddi ve derin mevzulara dalmaktan çekinmiyordu; Oh What the Future Holds‘un da acısı, kederi ve umutsuzluğu bol tutulmuş. Hem müzikal hem de tematik olarak GOJIRA‘dan çok şey aldıklarını biliyoruz zaten ve hem temiz vokalli, “bakın bu yapılanlar çok yanlış!” minvalli mesaj veren sözlere sahip pasajlarda hem de bildiğimiz Gojira ritimciliğinde Fransız topluluktan fazlasıyla etkilenmeye devam ediyorlar. Bu bazen buruk bir tebessüme neden olsa da Gojira’nın bugününe bakınca başka bir grubun çıkıp onların canavar oldukları zamanlardan bir şeyleri tekrar önümüze koymasına kızacak değilim.
Hemen de karşılaştırmaya, başka gruplardan bahsetmeye başladım ama kısa giriş parçası ve ilk tekli Pandora sonrasında giren Far From Heaven, açılış rifi ve arkasındaki bol altolu, tomlu davullarıyla zihinlerde hızlıca Gojira adının belirmesine neden oluyor. Bir de üstüne rüyalardan sesleniyormuş efektli temiz vokal girince kapı açılıp içeri Duplantier kardeşler girecekmiş gibi hissediyor insan. Neyse ki FFAA o kapıya tekmeyi koyup odaya özel harekat gibi dalıyor bu kısa pasajın ardından da tatlar kaçmıyor. Velhasıl grup saklamaya çalışmıyor zaten ilhamını, o yüzden konuşmak zorundaydık bunu.
Far From Heaven dışında Two Towers ve The Man I Was Not’ta da hissedilebilecek bu benzerlikler dışında melodik death metal, standart deathcore ritim / break-down işçilikleri ve güçlü bir prodüksiyon sunuyor FFAA dinleyiciye. Sadece bir-iki parçada kullanılan temiz vokal ve düşük tempo tercihleri dışında baştan sona yardıran grup, bazı anlarda tekrara düşüyor düşmesine ama enerjisiyle, melodi çeşitliliğiyle kurtarıyor kendisini. Pandora thrash ritimleri üzerine kuruluyken Two Towers çiftkrosoğlu Gojira’lıklarla buluyor devinimini; Collateral Damage melodik gitarlarla boyun düşmanı pasajları biraraya getirirken The Man That I Was Not temiz vokal, yoğun bas ile daha bedbin bir kapanışa götürüyor albümü. FFAA kendi içinde iyi bir denge yakalamış ve albüm aynı fikirler etrafında dönüp duruyor gibi görünse de 45 dakika boyunca sıkmamayı başarıyor.
Özellikle aklımı alan ve uzun süre dilimden, zihnimden düşmeyecek bir hit bulunmaması, ilhamını gözümüze sokması ve biraz da tekrar, Oh What the Future Holds‘un çok çok iyi olmasının önüne geçen faktörler bence. Ayrıca kabul etmek gerek ki FFAA ne tekerleği yeniden buluyor ne de müthiş bir tasarımla tekerleğe yeni bir anlam katıyor. Haliyle Oh What the Future Holds‘a vereceğiniz puan da biraz türle, grupla ilişkinize bağlı diye düşünüyorum. Ben The Sea of Tragic Beasts‘i biraz daha yaratıcı ve enerjik bulduğum için bu sefer o kadar coşamadım ama defalarca dinlediğim için de pişman değilim asla. Eminim belirli bir kesim için 2022’in hatırda kalan işlerinden biri olacaktır Oh What the Future Holds.
78/100
Metalperver’e destek olmak için aşağıdaki düğmeye tıklayıp PATREON sayfamıza göz gezdirebilirsiniz: