Amenra – De Doorn
Merhaba.
Bazı albümleri incelemeden önce kendimi o albüm için hazırlamam gerekiyor. Oturup yazmaya başladığım o anın öncesinde kaç defa dinlemiş olursam olayım, doğru bir ruh haline bürünmek ve belki artık bazılarınıza gına geldi bu lafı duymaktan ama atmosfere girmek gerekiyor illa ki. Hatta incelemek de şart değil, dinlemek için bile geçerli bu koşulların sağlanımı; flört ettiğin hoş bir şahısla buluşmak üzere dışarı çıkmış, tatlı tatlı yüzünü ısıtan bahar güneşinin altında yürürken bir funeral doom metal albümü dinlemeye kalksan muhtemelen ay ne bayık şey bu ya, der kapatırsın ya hani, o hesap.
İşte Amenra, bu grupların yer aldığı listenin en üst sıralarında duruyor senelerdir.
Attığı her adımı önceden hesaplayan Belçikalı topluluk, 2019’da 20. yılını kutlarken Relapse Records‘a geçti. Bir yandan tarihi boyunca her zaman önemli bir rol oynamış görsellerini Cultuurcentrum De Steiger Menen’de sergilerlerken bir yandan da Mass serisine (grubun bütün stüdyo albümleri Mass adı altında yayımlanmış, bir serinin parçalarıydı) veda maiyetindeki De Doorn‘u yazmakla meşgullerdi. Pek çoğumuz De Doorn‘u 2021 çıkışlı bir albüm olarak bilsek de işin aslı biraz farklı: Bir ateş ritüeli şeklinde gerçekleştirilen garip bir tören için yazılmıştı De Doorn‘daki besteler ve Ekim 2019’da, ilk ve son kez dinleyiciyle buluştular. Dün (21 Ocak) ise De Doorn‘un yeniden miks&mastering işlemine sokulmuş yeni bir versiyonunu yayımlandı. Amenra, Amenra’lıklarına devam ediyor kısacası.
Church of Ra (Google it) oluşumunun kurucusu ve kurban vermek, bilinçli şekilde acı çekmek gibi mevzuların insan yaşamı için elzem olduğunu savunan bir grup olarak estetik ve atmosfer bakımından dini ögeleri kullanmaktan hiçbir zaman çekinmeyen Amenra, yine ancak sabrederek ve acı çekerek kurtuluşa ulaşabileceğimiz bir albümle karşımızda. Baştan sona bir Belçika diyalekti olan Flamanca dilinde yazıldığı için, vokalist Colin H. Van Eeckhout’un çevirisine mahkumuz ama olan biteni anlamak için illa da sözlere kurcalamaya gerek yok. Zaten Colin de kısa konuşma sekansları dışında vokalini müzik ile iç içe geçen bir enstrüman şeklinde kullanıyor. Konuk kadın vokal Caro Tanghe bile böyle bir şey oldu mu gerçekten, yoksa hayal mı ettim ben onu, gibi hissettiriyor.
Sabırlı ve negatif boşluk algısını sorgulatacak kadar derin suskunluk ritüellerine çevrilmiş mayın vari sessizliklerle dolu besteler, sludge/doom tarafının ağır bastığı ve acının Colin’in çığlıklarıyla maddeleştiği patlayıcı anlardan beslense de bir süre sonra, tıpkı tek bir kelimesini bile anlamadığınız, alabildiğine basit ilerleyen Voor Immer‘in ilk dakikalarında olduğu gibi, Amenra’nın yaptığı her şey bir şekilde etki etmeye başlıyor. Tüm Amenra eserleri gibi De Doorn da baştan sona tüketilmesi gereken bir eser ve tek başına anlamsız gibi duran bir şarkı, diğer parçalarla birleştiğinde yeni anlamlar kazanabiliyor.
Tıpkı Ghent halkının Johan Talon’un heykeline yaptığı gibi (heykel 10 gün boyunca Ghent meydanında sergileniyor ve insanlardan heykele küçük notlar bırakmaları isteniyor), De Doorn‘u günlerce dinleyip acı, kayıp ve kederle ilgili hissettirdiklerini not almalı ve sonra büyük bir ateş yakıp tüm o notları yakmalı belki de. Vecd ile bütünleşmiş bir şamanizmin metaldeki en modern, en güçlü örneklerini veriyor Amenra ve bunu da her seferinde yeni bir estetik ve biçimde sunmayı başarıyor. Salt müziğe bakınca De Dood In Bloei ve De Evenmens gibi sludge/post-metal gövde gösterileri dışında aman aman bir şey barındırmıyor ve bu anlamda Mass serisindeki bazı işlere kıyasla zayıf duruyor ama Amenra müziğini sadece müzik olarak değerlendirmek mümkün olmadığı için bunların bir önemi yok benim için.
Eğer yeterince vakit ayırabilecek, arkasındaki planları ve Amenra’nın din ile (hemen soğumayın; bir karış sakalıyla uçkurunu tutamayışını haklı çıkarmak için her gün başka martaval okuyan it oğlu itlerin dininden bahsetmiyoruz) sanatı iç içe geçiren işçiliğinin inceliklerini keşfetmeye çalışmaktan keyif alacaksanız iki versiyonuyla da dalın De Doorn‘a. Ha tabii bu aralar biraz mutsuz, biraz yıkık gibiyseniz çok büyük olasılıkla De Doorn‘dan güç alıp ayağa kalkmak şöyle dursun, Colin’in her çığlığında üzerinize bir kürek daha toprak atılıyor gibi hissedeceksiniz. Benden günah gitti; albümü dinlerken yaşayacaklarınızdan siz sorumlusunuz.