Kalmah – They Will Return
Merhaba.
Kopyalanarak çoğaltılan ve onda biri fiyatına, poşette satılan sahte/çekme kaset veya cd zamanlarına denk gelenler, metal keşfi konusunda mutlaka bir dükkana, bir ağabeylerine çok şey borçludurlar. Geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz Hayri Plak insanı Hayri de, kısa bir dönem için benim metal yolculuğumda değerli bir rehberdi. 2002 yılında, henüz ekstrem metal paletim melodik death metal ile sınırlıyken, hayatında en sevdiği (hatta garip bir şekilde de tek sevdiği) metal grubu olan CHILDREN OF BODOM‘u bana öğreten Doruk adlı bir arkadaş sayesinde Hayri’ye gidip “Children of Bodom gibi ne var abi elinde?” diye sormuş, “Aha da bu var, hem de daha geçen hafta mı ne çıktı,” cevabı eşliğinde Fin topluluk Kalmah’ın They Will Return albümünü edinmiştim.
Aradan 20 sene geçti ve yeni PATREON destekçilerimden Aycan, They Will Return‘ü incelememi istedi. Fırsat bu fırsat, diyerek bir kez daha dalalım o zaman Kalmah bataklıklarına. Aycan’a da selamlar ve desteği için teşekkürler!

Önceki Kalmah yazılarımda grubun devasa potansiyelinden ve bunu nasıl gerçekleştiremediklerinden bolca söz etmiştim. Zihnimde böyle bir fikrin oluşmasına neden olan ilk şeydi They Will Return. Efsanevi Swamplord sonrası beklentiler yükselmişken gelen They Will Return, Kalmah’ın ivmesini daha da hızlandırıp grubu yukarı taşıdı. Swamplord‘daki her şey biraz daha hızlı, biraz daha köşesiz ve biraz daha melodik bir şekilde sunulmuş; elbette bu esnada da grubun imza özelliklerinden biri olan sürüngenimsi, bataklık canavarımsı vokaller de iyice parlatılmış durumda. Daha ekstrem, daha sivri bir CoB fikrine sıcak bakan herkes gibi ben de üzerine atladım tabii. Senelerdir de sıkmadan, eskimeden dinletiyor kendisini.
Hem ilk dinlediğim Kalmah albümü olması açısından hem de Hollow Heart, Swamphell, Principle Hero, Kill the Idealist, The Blind Leader gibi Kalmah tarihinde en çok sevdiğim şarkıların büyük bir kısmını barındırmasından dolayı They Will Return‘ü Swamplord‘dan bir tık daha fazla seviyor bile olabilirim. İlk albüm olmanın getirdiği çiğlik ve heyecan yadsınamaz elbette ama They Will Return‘deki olgunluk, rafinelik kesinlikle dikkate değer. Özellikle bu türde genelde sabun köpüğü tadında sözler yazan, ciddi konulara değinmeyen grupları düşününce Kalmah’ın devrim temalı My Nation gibi parçalarda müziğe derinlik katmaya çalışmasını kıymetli buluyorum mesela. Elbette günün sonunda melodiden melodiye koşturup gitarla klavyenin atışmalarını takip ederken eğlenip coşmaktan kan ter içinde kalınıyor ve o yarı black yarı death metal vokalinin balçık kıvamlı vokali önemini yitiriyor ama Kalmah’ın kendini ciddiye alan tavrı, bir ölçüde dinleyiciye de geçiyor bu albümde.
Bir yandan sert ve kaotik, bir yandan da akılda kalıcı ve dinleyici dostu olabiliyor They Will Return. Dörtlük-nakarat (x2) – solo-nakarat gibi gayet basit ve bilindik bir iskeleti takip etse de hem tempo hem de akış olarak hızlı ve yoğun bestecilik, aynı anda farklı yönlerden tatmin edebiliyor insanı. Human Fates (albümün zayıf karnı) ve My Nation gibi görece sakin parçalar bile öğle saati tıkanan trafik gibi doluluğuyla şaşırtıyor insanı. Hani Ankara memur şehriydi lan, bu saatte ne geziyor bu kadar insan yolda ya.
Ne diyordum, hah doluluk. Pasi Hiltula’ya (klavye) alan açılması ve hacimcilik rolü dışında sıklıkla iki gitara eklemlenip melodileri genişletmesine, bazen de iki gitara kafa tutup dövüşmesine izin verilmesi, Kalmah tarihinin en mantıklı kararlarından biri. Principle Hero‘nun muhteşem tremolo gitarlarının sertliğinden bir şey kaybettirmeden köprüyü tek başına inşa ediyor örneğin Hiltula; veyahut They Will Return‘de ana gitarı besleyip melodiyi standart bir melodik death metal fikrinden daha yaratıcı bir kimliğe sokmayı başarıyor. Çift gitarın death metal, thrash metal akrobatik soloculuk sınırlarında uçuşan canavar fikirleri They Will Return‘ün omurgasını oluştursa da albüme karakter veren, They Will Return‘ü They Will Return yapan Pasi Hiltula’nın albüme eser miktarda power metal etkisi de veren klavyesi kesinlikle.
Swamplord sonrası ETERNAL TEARS OF SORROW‘a geçen Altti Veteläinen (bas) ve Petri Sankala (davul) ikilisinin yerine gelen ve 2001’den beri de gruptan ayrılmadıklarını düşününce doğru tercihler oldukları bariz Timo Lehtinen ve Janne Kusmin ile yakalanan kimya, Skin o’ My Teeth gibi gayet basit ve insana pek alan bırakmayan bir şarkıda bile Kalmah karakterini yansıtabilen bir yaratıclık ve ideal süresiyle (41 dakika) They Will Return‘e diyecek söz çok az. Human Fates (20 senedir sevemedim) ve My Nation yerine Hollow Heart kadar güçlü iki parça daha olsa çoktan melodik death metal tarihinin en görkemli albümlerinden biri olarak tarihe geçmişti ama bu haliyle bile o dev albümlerin hemen arkasında durmayı başarıyor. Çift gitar ve klavye ile bir sorununuz yoksa, melodi kavramı tüylerinizi ürpertmiyorsa vakit kaybetmeden dalabilirsiniz Kalmah diskografisine ve işe de ilk üç albümden, hatta dilerseniz benim gibi They Will Return‘den başlayabilirsiniz.
94/100
