So Hideous – None But a Pure Heart Can Sing
Merhaba.
Altı yıl önce Laurestine yayımlandığında, New York çıkışlı post-black metal topluluğu So Hideous için önemli bir eşiğin geçildiğini, grubun bundan sonra daha da büyüyebileceğini düşünüyordum ama derin bir sessizliğe gömülüp beni ve hayranları şaşırtmayı başardılar. Neyse ki sular çekildikten sonra geriye hala bir şeyler kalmış; Cruz kardeşler, yeni elemanlarla birlikte So Hideous çatısı altında yola devam etme kararı alıp uzun süredir beklenen None But a Pure Heart Can Sing‘i nihayet yayımladılar geçtiğimiz hafta.
Sludge, post-black metal ve mathcore gibi türlerle iştigal eden gruplarda yer almış DJ Scully ve Mike Kadnar eklemelerinden mi, yoksa bu altı yıllık süreçte alınmış bir kararla mı bilinmez, artık elimizde enstrümantal ağırlıklı bir post-black metal / blackgaze grubundan ziyade post-hardcore, senfonik mathcore (yuh), deneysel bir ekstrem topluluk gibi tınlayan, eskiye oranla atmosfer bakımından da, enstrüman ve beste yazımı bakımından da kimlik değiştirmiş bir So Hideous bulunuyor. Senfonik düzenlemeleri seven ekibe bu albümde 5 kişiden oluşan ufak bir yaylı grubu, bir saksafoncu, bir trompetçi ve bir de tromboncu eşlik ediyor. Caz, afrobeat gibi beklenmedik diyarlara da uğrayan, özgür ruhlu ve tabiatıyla biraz da savruk bestelerden oluşuyor None But a Pure Heart Can Sing ve standart bir ekstrem metal neferinden ziyade maceracı metalcilere daha çok hitap edebilecekmiş gibi duruyor.
Orta Doğu esintili yaylılar, CONVERGE‘ün yansınnn! çıldırışlarını anımsatan vokaller ve dinamik davullarla, patlayıcı bir noktada açılan Souvenir (Echo)‘nun histerik havası, The Emerald Pearl‘ün ilk notalarıyla birlikte yerini Americana stili, bir çeşit kovboy yalnızlığı ve melankolisine bırakıyor. Cruz kardeşler akıllarına estiği gibi takılmayı tercih etmişler belli ki ve bu nedenle tüm albüm bir tür toplama eser gibi tınlıyor ama parçaların iç dinamikleri hayli tutarlı. The Emerald Pearl, kısa sürede yaylıların ve üflemelilerin gazabına uğruyor örneğin; kontrolsüz bir sığır sürüsünün yeri titreyip ortalığı tozutan yürüyüşünü hissettirerek kovboyumuzun o anlık melankolisini dağıtıveriyor. Hayal kurduran parçalardan hoşlananlar için The Emerald Pearl, albümün yıldızlarından biri olabilir.
Sadece 5 parçadan ve 32 dakikadan oluşan albümün ortasına 4 dakika süren bir ara faslı yerleştirmeye gerek var mıydı bilemiyorum ama Intermezzo (3), sanki bazı fikirler bulunmuş ama boşlukları doldurulup bir kompozisyona oturtulamamış gibi hissettiriyor. Başı başka, sonu başka kafada ve enstrümantal bestelerinden hoşlansam da So Hideous’ın burada biraz çuvalladığını düşünüyorum. Kısa ve dağınık bir albümün ortasına kendisi de dağınık böyle bir parça oturtmak güç bela dönen çarkları iyice sıkıştırmış.
Neyse ki 12 dakikayı zorlamasına rağmen süresini hissettirmeyen bir devinim hali sayesinde akıp giden Motor Visage, tüm olumsuz düşünceleri dağıtıyor. Albüm boyunca karakter anlamında istikrarını koruyabilen yegane enstrüman olan Christopher Cruz’un vokali (gerçi davulu da saymak lazım burada galiba), şarkının başında öfkeli bir ruh halinde ve bir öfke nöbetinde olacağı gibi durup durup yeniden patlıyor. Birkaç ayrı tepe noktasına sahip olma durumu, çekip çekip bırakılan oyuncak bir araba gibi bir anda ileri fırlatıyor şarkıyı.
Yaratıcılık, kompozisyon ve katmanlandırma anlamında None But a Pure Heart Can Sing‘e hiç sözüm yok ama ne yazık ki kısa ve dağınık bir iş sunuyor So Hideous. Biraz daha uzun, müzikal açıdan birbirine bağlı ve bütüncül bir anlatı çatısına sahip olsa rahatlıkla yılın en iyileri arasında gösterebilirdim ama bu haliyle iyi bir geçiş albümünün ötesinde değerlendirmek mümkün değil. Yine de yeni, heyecan verici bir döneme girdiğinin müjdecisi olarak So Hideous’ın kariyerindeki önemli bir dönüm noktası. Çok uzatmadan, şöyle birkaç sene içerisinde bu albümdeki fikirlerin üzerine giden daha olgun bir albümle gelebilirlerse So Hideous ismini daha çok duyacağımıza emin gibiyim. Senfonik ve sinematik bir post-hardcore/mathcore manyaklığına kim hayır diyebilir ki?
81/100
Metalperver’de olan bitenden memnunsanız aşağıdaki düğmeye tıklayıp PATREON’da aramıza katılarak desteğinizi gösterebilirsiniz: