Obscura – A Valediction
Merhaba.
Her albümünde gelişme kaydedebilen nadir gruplardan biri Obscura. Steffen Kummerer bir vizyoner ve teknik/progresif death metal alanında Obscura’yı dünyanın tepesine çıkarmayı başardı 20 senede. 2009’da yayımlanan Cosmogenesis ile kazanılan ivme, 2016’nın zirve noktalarından Akróasis ile tavana vurdu ve bugün kendi türünde Obscura’nın bulunduğu konumundaki grupların tüm zamanların en büyükleri arasında yerini almış/alması muhtemel isimler olduklarını düşününce Obscura’nın büyüklüğü de daha rahat anlaşılıyor bana sorarsanız. NECROPHAGIST devam etseydi başka şey konuşuyor olurduk belki ama onlardan sonra karşımıza çıkan, bir sonraki teknik/progresif death metal devi, Obscura kesinlikle.
Cosmogenesis ile başlayıp Diluvium ile biten bir çılgınlığın sonunda A Valediction, tohumları Diluvium‘da atılan fikirlerin filizlendiğini gösteren, yeni ve renkli bir Obscura’nın müjdecisi. Grubun genlerinde var olan melodinin iyice ön plana taşındığını, Alman topluluğun yakasına melodik death metal rozeti takabileceğimiz bir raddeye geldiğini görmek, şahsım adına çok sevindirici oldu. Tabii melodik death metal deyince saldım çayıra, mevlam kayıra tarzı ucuz bir müzikten söz etmiyorum; bu grup hala akrobatik gitarlar ve detaycı bir işçilikle, adının hakkını veren bir teknik/progresif death metal yapıyor, fakat artık çok daha melodiperver ve gazlar.
Bu gaz halini açığa çıkaran en büyük etken ise hem grubun kendi geçmişine kıyasla daha takip edilebilir, eşlik edilebilir iskelet yapıları kurması hem de geçmişe oranla daha organik bir prodüksiyonu tercih etmesi. Bu albüm ile birlikte Obscura’ya dair birçok şey değişmiş durumda; prodüktör Fredrik Nordström, Cosmogenesis kadrosunun büyük kısmının geri dönmesi, yeni şirket (herhangi bir şirket de değil üstelik, Nuclear Blast) derken Obscura’nın kabuk değiştirdiğini söylemek mümkün. Bana öyle geliyor ki artık Nuclear Blast destekli, konser, tur ve festival odağında bir Obscura göreceğiz; bu da beste yapılarında sadeleşmeyi, When Stars Collide gibi AT THE GATES veya klonlarından birinin cephaneliğinden fırlamış gibi duran, The Neuromancer gibi yumruğu kaldırıp seyirciye dört saydıracak şarkıları beraberinde getirmiş. Şu an sayfa sayfa nota okuyup parmaklarına kramplar girene kadar Obscura gitarı çalışmak isteyen dinleyiciler üzülüyorlardır belki ama ben bu hallerine bayıldım doğrusu. A Valediction, alışkın/yatkın kulaklar için hem “müzik be kardeşim!” doyumu sunarken hem de melodik death metalin o uçucu, çok kasmayan coşkusunu da koyuyor tabağa ve bu harika bir şey.
Öte yandan Steffen hala bir gitar dahisi ve elbette ha deyince herkesin çalabileceği, rahat rahat ezberleyip özümseyebileceği bir müzik üretmiyor. Demin yumruk havada dört saydığın şarkının 2:13 – 3:20 arasında olan bitenler direkt şu sahneyi canlandırdı gözümde mesela. GOROD vari tapping çılgınlıkları ve en kütük heavy metal riflerinin arkasına bile çılgın mikro sololar yazmaya devam ediyor kısacası Steffen, o konuda rahat olabiliriz. Bu açıdan albüm dengeli ve mağara adamı rifleriyle akrobatik gitar oyunları arasında doğal hissettiren bir denge söz konusu. Mağara adamı demişken; bu adamlardan Devoured Usurper gibi bir parça duymayı asla beklemezdim, onu da söylemem lazım. Resmen MORBID ANGEL‘lar, ENTOMBED‘lar birleşip dile geliyor bu şarkıda. Önünde ve arkasındaki çılgınlıkları da düşününce (In Unity‘nin basları enfes değil mi sizce de?) bu orta tempolu, bastığo yere titreten old school death metal bestesi daha da acayipleşiyor kafamda. Groove desen var, boru vokal desen var, araya pinch harmonics atmalar, yahu d-beat davul bile var… Öncelikle death metal diyarından herkese selamlar, diyor Obscura resmen.
When Stars Collide ise konuk Björn Strid (SOILWORK, THE NIGHT FLIGHT ORCHESTRA ve konuk olduğu milyonlarca isim) sayesinde biraz daha eğlenceli, 80’ler düşkünü ve melodik. Albümün iki uç noktasını oluşturan bu parçalar, A Valediction‘ın bütünselliğinden yiyebilecek kadar zıt karakterlere sahip olsalar da Steffen bir şekilde bu alakasız besteleri aynı düzlemdeymiş, evrendeymiş gibi hissettirebilmiş. Teknik köprülerin, neoklasik soloların arasında bu retro pazarlamacılığı biraz sakil durabilir bazılarına ama bana öyle geliyor ki Obscura biraz daha büyümek için doğru adımlar atıyor ve saygı duruşu / öykünme sınırının ötesine geçip samimiyetsiz hissettirmiyor. Eğer ileride böyle bir yol tercih edecekse bile A Valediction, nicelik bakımından ancak bir geçiş albümü şeklinde nitelendirilebilecek kadar bu tip tercih barındırdığından şu an için canımı sıkan bir durum yaratmadı Björn’ün temiz vokalleri veya diğer atipik tercihler. Ha bir de In Adversity 0:56 – 1:10 arasında Raining Blood oluyor bu arada; bir Obscura albümünde bu kadar easter egg fark etmek, albümden aldığım keyfi arttırdı diyebilirim.
Sanıyorum esas söylemek istediğim şey A Valediction hem Obscura gibi hissettiriyor hem de bir kolaj ve potpuri havası veriyor ve farklı farklı gruplara, albümlere sevgimden dolayı A Valediction‘ı daha da çabuk benimseyip sevdim. Bu durumun her dinleyici için geçerli olamayabileceğinin, Obscura’nın biraz kendini bozduğu eleştirilerinin gelebileceğinin farkındayım ama genel olarak ekstrem metale düşkün birinin kolay kolay bu albüme burun kıvıramayacağını düşünüyorum. Obscura, hali hazırda ikonik bir noktadaki markasını yeniden konumlandırıyor gibi ve bunu da kontrollü, doğru hamlelerle yapıyor bence. Grubun geçmiş işlerini bilenler için mekanik tınıları terk etmenin, Guitar Pro metalini bırakmanın sinyallerini şu kapaktan bile anlamak mümkün zaten. A Valediction “veda konuşması” gibi bir anlama geliyor ve bu albüme de cuk oturduğunu düşünüyorum; çünkü artık karşımızda -şimdilik detaylara gizlenmeye çalışsa da- yeni bir Obscura var ve yeraltı geçmişine veda edip büyükler ligine geçiş yaptığını anlatıyor A Valediction ile.