Be’lakor – Coherence
Merhaba.
Avustralya metal sahnesi, son yıllarda beni en çok heyecanlandıran sahnelerden biri. Neredeyse her türde, ortalamayı tutturan veya kalitenin üst sınırının belirlenmesinde rol oynayan önemli gruplar ve albümler çıkaran Avustralya’nın melodik/progresif death metal cenahındaki en etkili isimlerinden biriyse 2004 yılında kurulan Be’lakor. 2. albümü Stone’s Reach itibariyle ülke sınırlarının dışına çıkıp hızla adını yaymaya başlayan topluluk, sonraki albümlerinde de üç aşağı beş yukarı standardını yükseltip veya koruyup sevenlerini memnun etmeyi başardı. Haliyle 2016 çıkışlı Vessels‘ın ardından, yeni albüm geciktikçe beklentiler de yükseldi tabii.
Ben Vessels itibariyle Be’lakor formülünden biraz sıkılmaya başlamış bir dinleyici olarak Be’lakor hakkında bazı şüphelere sahiptim ve Coherence, bu şüphelerin ayyuka çıktığı albüm oldu benim için. Be’lakor’un melodik death metali, şarkı yapılarının özgürlükçü karakterleri dolayısıyla progresif olarak da algılanabiliyor ama aradan geçen 20 yıla yakın zamanda gördük ki aslında neredeyse her Be’lakor bestesi, aynı adımları takip ediyor ve iş dönüp dolaşıp grubun bulduğu melodilerin bağlayıcılığına kalıyor. Bu defa o melodiler de bana pek bir şey hissettiremeyince Coherence, Be’lakor diskografisinde sonunu getirmekte en zorlandığım, toplamda en az dinlediğim ve dinleyeceğim albüm olarak tarihe geçmiş oldu.
Grubun en dinamik ve coşkulu bestelerinden biri olan Locus ile açılıyor Coherence. Akıllarındaki pek çok fikri, geçiş yerleri çok belli olmayacak şekilde birbirine tutturmayı ve o ilk şarkıların bence sahip olması gereken en önemli karakteristiğini enfes bir biçimde işlemeyi başarmışlar. Hala ilk parçada mıyız diye düşündürecek kadar ana rif/motif olmayı hak eden kimi fikirler peş peşe sıralanıyor ve hayli güçlü bir noktadan açılıyor albüm. Neden sonra, iki dakikalık bir interlude giriyor ve tüm coşkuyu baltalıyor. Albümün sonlarına gelirken bir de Indelible var aynı ayarda ki o bir de 5 dakika sürüyor neredeyse. Zaten grubun şarkı ortalaması 8-9 dakika aralığındayken toplamda 7 dakika süren iki tane ara faslı koymak gerçekten biraz saçma. Ha bu arada bir de Sweep of Days var; o da 5 dakika civarında enstrümantal bir parça. Diğer ikisi kadar bir geçiş parçası gibi hissettirmiyor ama tüm bunları birleştirince Coherence, adıyla müsemma bir uyumluluk, ahenk göstermek yerine insanın içini sıkan, uzadıkça uzayan bir şeye dönüşüyor. Be’lakor, grup elemanlarının hayatlarındaki en önemli şey değil ve işten bunaldıkça eğlence olsun diye başlattıkları mevzu dünyaca bilinen bir şeye dönüştü diye hayatlarından vazgeçmiş değiller -ve bunu saygıyla karşılıyorum- ama bu kadar kafanıza göre de takılmasaydınız keşke be.
Çok tekdüze (grubun standartları içerisinde) gelen Foothold, Shaun Sykes – George Kosmas ikilisinin yıllar içerisinde birçok farklı versiyonuna şahit olduğumuz melodik gitar bombardırmanıyla bir çırpıda akıp gitse de bir-iki dinleme sonrasında geride bıraktıklarını kurcalayıp üzerine düşünmeye başlayınca parçanın (albümdeki çoğu şarkı için aynı şeyi söylemek mümkün bence) akıcılığında, bütüncüllüğünde büyük sorunlar olduğu ortaya çıkıyor. Albümün ağır topu Hidden Window bile, geçmiş Be’lakor hitlerinin yanında anca bir hitçik olabilir gibi. Locus, Valence, Hidden Shadow ve epik kapanış Much More Was Lost gibi lokomotif olması planlanan şarkılarda bile şöyle dişleri sıkıp kafa sallayacak bir an olmaması ise sanırım Coherence ile ilgili en büyük sorun. Onlarca fikir, ilmek ilmek gitar işçilikleri ve lazanya katmanı gibi araya döşenen klavye ile 60 dakika müzik yapıp bunun toplam 5 dakikasında bile insanın kanını kaynatamamak, şöyle etrafı dağıtamamak olacak iş değil bence. Belki biraz Valence diyeceğim o da başındaki epik, savaşa hazırlanılıyor tarzı açılışının hakkını verip orduları çarpıştıramıyor bir türlü.
Uzun lafın kısası Coherence benim için hayli hayal kırıklığı oldu. Kalitesiz veya kötü bir albüm olduğunu düşünmüyorum asla ama Be’lakor dinlemek istediğimde aklıma en son gelecek albümlerden biri olacağı kesin gibi şu an. Dinledikçe açılır, açıldıkça severim belki diye bekledim biraz kritiği yazmak için daha fazla dinleyemeyeceğim; bu kadar sürede olmadıysa bundan sonra Coherence‘dan bana bir hayır geleceğini sanmıyorum. Bir-iki parçasını aldım koydum cebe, gerisi sizin olsun.
65/100
Metalperver’e destek olmak için aşağıdaki düğmeye tıklayıp PATREON’da aramıza katılabilirsiniz:
Evet albüm beklenildiği kadar iyi çıkmadı ama Hidden Window ve Valence çok çok iyi parçalar.
Beklentimi karşılayamadı maalesef. Tekrar dinleme isteği bile uyandırmıyor.