Olórin – Through Shadow and Flame
Merhaba.
Tolkien hayranı olduğum, bir sır değil. Orta Dünya’ya dair her şeyi haddinden fazla seviyor, sağda solda “hayır abi o öyle değil!” diye ateşli ateşli tartışmalara girmesem de kendimce biliyorum biraz. Haliyle Orta Dünya’nın dış halkalarında yer alan diğer eserleri tüketmeyi, ürünleri almayı (daha geçen gün şöyle bir şey gördüm mesela) seviyorum. Geçtiğimiz günlerde Amazon’un dizisinden gelen yeni görselle kabaran Orta Dünya sevgim dolayısıyla gözüme ilk çarpan Tolkien ilhamlı albüme balıklama atladım ama meğer su epey sığmış.
Valar, Istari’yi Orta Dünya’ya göndermeye karar vermeden önce Gandalf, Maia’lar arasında Olórin adıyla biliniyordu… Ne diyorsun ulan değişik, demeden önce bir dinleyin yahu, bir saniye kardeşim. Amerikalı doom metal topluluğu Olórin’in bariz Orta Dünya etkilenimi, sadece grubun adıyla sınırlı da değil üstelik; 2009’dan beri aktif olan grubun her çalışması (gerçi çok da bir üretimleri yok ama neyse ne yani) Tolkien külliyatına dayanıyor. Örneğin nihayet çıkarabildikleri ilk albümleri Through Shadow and Flame, Khazad-dûm’un derinliklerinde Balrog ile epik bir savaş veren, gölge ve alevin sınavına (bkz. albüm ismi) tabii tutulan Gri Gandalf’ın epik mücadelesine odaklanıyor.
Gandalf’ın Balrog ile birlikte düşüşü, en karanlık çukurlardan en yüksek tepelere kadar devam eden epik savaşları, Gandalf’ın ölümü ve Durin’in Kulesi’nde yeniden dirilerek Ak Gandalf’a dönüşme süreci, Olórin’in ellerinde yedi parçalık bir albüme dönüşmüş. Dönüşmüş dönüşmesine de, hem böylesi destansı ve kendi içinde bin çeşit anlamlandırmaya açık bir konseptin altında ezilmiş hem de grubun zayıf müzikalitesi yüzünden iyice piç edilmiş. Yani hem Orta Dünya ineği hem de geleneksel doom türünün destekçisi bir dinleyici olarak ben bile katlanamıyorsam Through Shadow and Flame için bundan daha büyük bir eleştiri olamaz herhalde ama ben yine de bir-iki paragraf döşemek istiyorum izninizle.
Her şeyden önce grubun bir vokalisti yok mesela. Doom metal dediğimiz müzikte aslan payının rahatlıkla vokale verilmesi gerektiğini düşünürsek, bu Olórin için büyük bir eksiklik. Yanlış anlamayın; bir adam mikrofonun başına geçip şöyle oldu böyle oldu diye bir şeyler söylüyor ama onun vokalist olduğu yanılgısına kapılmanızı istemem. Herhalde oradan geçiyordu ve açık mikrofon etkinliği zannedip içini dökmek istedi zaar. Elemanın bir “You Shall Not Pass,” deyişi var, yani izin verseler de oradan geçmek istemezsiniz zaten. Balrog olsan döner gidersin ben bunlarla mı muhattap olmak için mi Balrog oldum der; meyhanelere düşer, varoluş triplerine girersin…
2. parça Descension girdiğinde palm mute garantörlüğü sayesinde (çünkü metal sevmek palm mute sevmektir) bir şans daha vereyim dediğimi hatırlıyorum ama sonra o Clay Sibley denen habis varlık çıkıp “Flames of red!” demeye başladı ve ben bir kez daha sanki biri “Harry Potter Yüzüklerin Efendisi’nden daha iyi!” demişçesine, adeta bir Uçan Adam Sabri gibi evde kendimi oradan oraya atmaya başladım. Clay Sibley gerçekten vokal yapmayı bilmiyor ve detone, özgüvensiz performansıyla söylediği her cümlenin içini boşaltmayı başarıyor. Başka şeyden konuşayım diyorum ama Sibley varken mümkün değil bu pek.
Sibley’e kulaklarınızı kapatmayı başarırsanız aslında Olórin müziğinde hoşa gidecek bir şey bulmak mümkün. Epik doom metalin hakkını veren bir tempo içerisinde ağır rifler ve güçlü davullarla, standart üstü olmasa da ortalamayı tutturan besteler yazmayı başarmışlar. Ringwe‘nin basitlikten ölse de tür içinde gayet çalışan ana rifi ve özellikle final şarkısı The White Rider‘ın CANDLEMASS imzalı vites değişimleri (gerçi orada da bir çiftkros var ki evlerden ırak; o nasıl miks be kardeşim), Olórin adına bir potansiyele işaret etmekle birlikte kümülatif bir iş bilmezlik, yeteneksizlik ve amatörlük nedeniyle hızla değerlerini kaybediyorlar. Zaten Sibley de bir saniye huzur vermiyor ki müziğe odaklanalım.
Neyse, bu da böyle bir tecrübeydi işte. Orta Dünya’nın topraklarında Master of Doom diye anılan Túrin Turambar diye bir adam yürüdü; o bile böyle zulüm görmedi herhalde. Çok da uzatmayayım. Orta Dünya metali dinlemek istiyorsanız Nightfall in Middle Earth‘ten, KEYS OF ORTHANC‘tan, ne bileyim ben, SUMMONING‘den, hadi onu da bilemedinse artık BATTLELORE‘dan falan şaşmayın siz… Ha bir de, her metalim Tolkien diyene de elinizde tek yüzükle koşmayın benim gibi.
30/100
Metalperver’e destek olmak için aşağıdaki düğmeye tıklayıp Patreon’a bir göz atabilirsiniz: