Methadone Skies – Retrofuture Caveman
Merhaba.
Bu aralar eğer Romanyalı bir grubu inceleyeceksem bu muhteşem yeni albümüyle DORDEDUH olmalıydı ama ne yazık ki hem çok düşük modlu hem de çok yoğun bir dönemden geçiyorum. Önümüzdeki iki-üç hafta içerisinde, eğer sokağa çıkabilirsek, taşınmaya çalışacağım ve Haziran ayı sonu itibariyle hayatım bir hayli değişecek; son dönemde sitedeki -kritik bazında, yoksa Tek Atış son sürat devam- vites düşüklüğünün temel nedeni bu. Haliyle devamlı sağa sola gidiyor, birileriyle bir şeylerin pazarlığını yapıyorum. Kafamda milyon tane şey varken odaklanmakta zorlandığım için daha ziyade boşlukta salınan düşünceleri, kaygıları zahmetsizce oradan oraya sürükleyebilecek şarkılara ihtiyacım var ve Romanyalı Methadone Skies da işte tam bu noktada devreye giriyor.
Retrofuture Caveman, ilk olarak kapağı sayesinde dikkatimi çekti. Çizim, renk paleti, çağlar boyu aynı adam düşüncesi derken sattı bana albümü ve daha önce birçok şarkısını duyup hiçbir albümünü baştan sona dinlemediğim Methadone Skies’a, albümle aynı adı taşıyan 18 dakikalık epik açılış parçasıyla doğru düzgün bir dalış gerçekleştirdim. Hemen gözünüz korkmasın; yumuşak başlı, sakin, hatta bazen fazlasıyla durağan ve sıkıcı da olmayı başaran bir post-rock yapıyor Methadone Skies. Tabii işin içinde uzay da var.
Methadone Skies’ı kabaca sert kısımları yeterince sert olmayan post-rock şeklinde özetleyebiliriz sanırım. Zamanı yaya yaya, fikirlerini genişletmek için acele etmeyen gitarlar ve katman katman synthesizer eklentisi sayesinde uçucu, kafa bulandırıcı, aynı zamanda da rahatlatıcı ve sakin bir atmosferden ibaret bir albüm bu. Ara sıra ritmin 2/4 keskinliğine ulaştığı, gitarların sertleştiği sekanslara denk gelmek mümkün ama bu albümü dinlerken uzayda karşılaştığınız yeni yaşam formunun ağzının içinden bir küçük ağız daha çıkıp suratınızı emcüklemeyecek; içiniz ferah olsun.
Açılış parçasının neredeyse beş-altı dakika devam eden atmosferik synth. bölümü sonrasında giren sert doom rifleri ve Western Luv ’67‘in ancak son üç dakikasında yükünü alıp yola koyulabilen o kamyon rifler, Retrofuture Caveman‘i akılda kalıcı bir eser yapmaya yetmiyor aslında. Hatta böylesi uzun bir albümde (beş parça, elli dakika) çok daha dinamik ve inişli çıkışlı besteler bekliyordum ama grup bütünüyle uzay atmosferine yoğunlaşmayı tercih etmişler. Temiz ama bol efektli gitarlar (When the Sleeper Awakens) odaklandığınızda çok akıcı olmakla birlikte arka planda kaldığında gerçekten de arka planda kalıyor. Ne çalıyorlar diye kulak kabartmasanız, ne çaldıklarını asla anlamazsınız. Bunu bütün gün yapabilirim ama duruyorum, tamam.
Bu özelliği de Retrofuture Caveman‘i spesifik durumların albümü kılacak gibi görünüyor. On-on beş dakikada bir müzik dinlediğinizi hatırlatacak sert bir bölüm dışında boşlukta salınan düşüncelerinize fon müziği aramıyorsanız Methadone Skies ile hatırlayacağınız bir 2021 yaşayacağınıza şüpheliyim. Ne var ki ben -tamamen başka bir şey dinleyemediğim için bile olsa- birkaç tur dinledikten sonra atmosferik kısımlardan da bir şeyler ayıklayabilmeye, basit, hatta sıkıcı bir atmosfer gezintisinde bir sonrakı zıplayışın ne yöne olduğunu kestirebilmeye başladım. Bunu olumlu bir özellik gibi görüp şans vermeyi sürdürseniz bir süre sonra kendi anlamlarınızı bulursunuz herhalde ama benim gibi hem türün hayranı hem de tam olarak böyle bir albüme ihtiyaç duyar halde değilseniz bir-iki bakıp bir kenara atmanız olası.