Bodom After Midnight – Paint the Sky With Blood [EP]
Merhaba.
Tırpan düştü ne yazık ki. CHILDREN OF BODOM‘un vedası, görkemli yıllarındaki o heyecandan, gösterişten uzak ve fazlasıyla dramatik bir şekilde gerçekleşti. Hexed albümünü dinlemeden önceki ruh halimi yazıda açıkça belirtmiş, CoB markasına -artık- hiç ilgi duymadığımı anlatmış ve sonrasında da Hexed‘in beni nasıl ters köşeye yatırdığından, tekrar içimdeki ateşi harlayıp “Bodom çocuğuyuz, her yerde çarpışırız!” gazına gelişimden bahsetmiştim. Hexed itibariyle yeşeren umutlarımın önce 2019 sonunda grubun dağıldığının açıklanmasıyla, sonra da 2020’nin son günlerinde Alexi Laiho’nun hayatını kaybettiği haberiyle solup gideceğini nereden bilebilirdim ki…
Alexi Laiho, son 20 senede metalin en kendine has figürlerinden, en yetenekli gitaristlerinden biri olarak 90’lar sonunda metale ilgi duyan birçok insanın hayatını, bu müziğe bakışını değiştiren isimlerden biriydi. Children of Bodom, kendi yolunda yürümesini bildi ve ne dönemin geçer akçesi black metale ne de 1995 sonrasının melodik death metaline razı gelmeyip kendi müziğini yapmayı başardığı için, tüm iniş çıkışlarına rağmen ismini büyüklüğünü koruyabilen bir grup oldu. Yeteneği tartışılmayacak Alexi Laiho ise klasik müziğe duyduğu ilgiyi metal aşkıyla birleştirip tüm zamanların en ikonik metal parçalarından bazına imzasını atarak adını metal tarihine yazdırmayı başardı.
Bir vedadan çok yeni bir başlangıç olarak kurgulandığı çok belli Paint the Sky With Blood EP’sinin. Alexi’nin içindeki metal tutkusunun diri kaldığını görmek, bu müziğe devam etmek istediğini anlamak için bu kısacık EP’ye adını veren parçayı dinlemek yeterli. Metalperver dahil her yerde övgüyle bahsedilen o ilk üç CoB albümüne yaklaşan bir beste anlayışı, PARADISE LOST‘tan tanıdğımız davulcu Waltteri Väyrynen’in sürükleyici ritimleri ve Alexi’nin duyar duymaz tanıyacağınız, klavye ile paslaşan gitarlarıyla bu zamansız ayrılığı daha da iç burkan bir hale getiriyor Paint the Sky With Blood. Henüz yapacağı işi, söyleyeceği sözü bitmemiş bir Alexi var bu EP’de ve 15 dakikaya yakın süresinin her saniyesinde bunu duymak mümkün. Hate Me şarkısını andıran solosu ve bu solodan önceki o enfes çift gitar köprüsü, CoB’un yıllarca maskot olarak kullandığı ölüm meleğinin Alexi’ye oynadığı bu adaletsiz oyun karşısında insanı isyan ettiriyor.
İkinci parça Payback’s A B*tch ise melodiyi geri plana atıp thrash ritimleriyle kaptıran, CoB’un ve Alexi’nin daha agresif yönünü ortaya koyan bir şarkı. Bunun ismi de… Ne bileyim ya, hikaye çember çizip başa dönmüş gibi değil mi? Something Wild‘ı çıkardıktan sonra uyku haplayırla intihar etmeyi deneyen, madde/alkol bağımlılığı yüzünden zaman zaman epey zor günler geçiren Alexi’nin tam da yeni bir şeye başlarken, alkol nedeniyle iyice güçten düşen karaciğeri ve pankreasıyla ilgili komplikasyonlar sebebiyle aramızdan ayrılması, şarkının adını daha da manidar kılıyor. Son sırada yer alan, kendi isteğiyle de olsa yine de müzik dünyası için zamansız bir kayıp sayabileceğimiz Jon Nödveidt’in DISSECTION‘ından Where Dead Angels Lie parçasının seçilmiş olmasına hiç girmiyorum. Bodom Gölü’nde de ölü melekler yatıyor artık.
Artık iki isim de yoluna devam etmeyeceği için Children of Bodom – Bodom After Midnight kıyaslaması yapmak veya bundan sonra neler olabileceğiyle ilgili tahminlerde bulunmak gibi seçeneklere sahip olmadığım için bu yazı da bu kadar olacak gibi görünüyor. Zaten bir incelemeden ziyade kendimce bir kez daha anmak istedim sanırım Alexi’yi. Henüz Klasik Bir Cumartesi‘ye eklemediğim veya incelemediğim CoB albümü çok, o yüzden mutlaka geri döneriz Bodom Gölü’ne ama Alexi Laiho’nun orada bizi beklemediğini bilmek, gerçekten biraz burkuyor içimi. Ah ulan.
Veda busesi gibi iç burkan bir albüm.