Gulch – Impenetrable Cerebral Fortress
Merhaba.
Bu yıl dinlediğim en iyi albümlerden biri sadece 15 dakika 48 uzunluğunda ve şimdi Metalperver okuyucusu için o albümü anlatmaya çalışacağım biraz.
Kaliforniya’da, SPINEBREAKER ve DRAIN adlı yeraltı sahnesinde bilinen gruplarının elemanları tarafından, 2016 yılında kurulan hardcore topluluğu Gulch, bu yaz ilk albümü Impenetrable Cerebral Fortress‘ı yayımladı. An itibariyle kutsal ansiklopedimiz Metallum’a göre de şu an kadroda sadece bir kişi görünüyor ama Impenetrable Cerebral Fortress, dört kişilik bir ekibin ürünü. Ben ise grubu geçtiğimiz aylarda paylaşılan şu manyak video ile tanımış, yıldırım aşkıyla bu çıplak, oradan oraya sekip duran çocuklara tutulmuştum ve albümü dört gözle bekliyordum:
This is Hardcore çatısı altındaki bu müthiş performans sornası öyle bir heyecan kasırgasına neden oluyorlar ki grubun resmi ürünleri, 2. el piyasada $1000 gibi fiyatlara alıcı buluyor… İki bin bilmem kaç yolunda bu kadar dolar kaç para ediyor muhabbetlerine kaymadan tıraşı kısa kesip incelemeye geçelim. Gulch, tek bir türe sıkıştırılamayacak kadar zengin bir müziğe sahip. Mathcore, death metal, post-punk gibi türlerden ilhamla crossover ibaresinin hakkını sonuna kadar vermekle birlikte hem grubun genlerindeki DIY (do it yourself; yani kendin pişir, kendin ye) ruhu hem de tüm bu farklı ilhamların neticesinde ortaya çıkan müziğin ruhu, Gulch’ın açık ve net hardcore çatısı altına sokuyor. Stüdyoya kapanıp her şeyi canlı canlı ve birlikte (gitar ayrı, davul ayrı değil) kaydetmiş olmalarının albüme yansıttığı güç ise, Impenetrable Cerebral Fortress‘ı başka bir seviyeye taşıyor. Aynı isme sahip açılı parçasının 16. saniyesinde girip tırmanan rif ve Elliot’ın Tom G. Warrior’ı gülümsetecek höykürüşü, hayli yüksek bir yerden aşağıda sizi tekmelemeyi, üstünüzde zıplamayı, dirseklemeyi, götünüzü gebertmeyi bekleyen çılgın hardcore kitlesinin üzerine atıyor.
Elliot demişken; gerçek bir ruh hastası gibi önceden söz yazmıyor Elliot kardeşimiz. Stüdyoya girip doğaçlıyor. Her konser başka yerden konuya girip sövmedik şey bırakmıyor. Haliyle bu da onları kısa sürede en heyecan verici konser gruplarından (hardcore türü için) biri haline getiren bir özellik. Onun dışında vokali, saf bir hardcore vokali değil ve grubun ekstrem metal dinleyicileri tarafından da kucaklanmasını sağlayabilecek kadar sertleşebiliyor bazen.
Ekstrem metale yakınlığı yalnızca Elliot’ın vokali sağlamıyor. Örneğin 90’ların ilk yarısında kaydedilmiş, atmosferik bir black metal albümünden fırlamış gibi duran tremolo rifleriyle Cries of Pleasure, Heavenly Pain‘e bir göz atmanız şart. Arkasından askeri davulu çıkarın; düpedüz black metal rifi çalıyor Gulch. Ayrıca sadece bu parçada değil, Lie, Deny, Sanctify gibi parçalarda da farklı ilhamları birleştirip şaşırtmaya devam ediyorlar. Kapanışta ise bir Siouxsie and the Banshees (70’lerin sonuna doğru kurulmuş bir rock topluluğu; post-punk sonrasının önemli isimlerinden) şarkısını yorumlamışlar. Şarkının özgün versiyonunu bu yorumdan sonra dinledim; Suzi teyzem alınmasın ama Sin in My Heart, benim için bir Gulch parçası artık.
Uzun zamandır bu kadar keyifle, arka arkaya defalarca dinleyip kendimden geçtiğim bir hardcore işi dinlememiştim. Elemanların enerjisinin bu denli gerçekçi şekilde içime işlemesini sağlayan prodüksiyonun da hakkını vereyim. DEAFHEAVEN – Sunbather ile büyük sükse yapan Jack Shirley sorumluymuş. Helal olsun gerçekten. Albümün sonuna her geldiğimde bol alevli bir konser boyunca en ön sırada durmuş gibi hissediyorum kendimi. Alev çıkıyor hoparlörden resmen. Süresini düşününce albüm diyesi gelmiyor insanın belki ama tam da bu özelliği sayesinde çok iyi belki de. O yüzden bir şekilde hardcore türüne ilginize varsa Impenetrable Cerebral Fortress, 2020’de duyabileceğiniz en iyi şeylerden biri. Odanın ortasını boşaltın, sesi kökleyin ve tepinmeye başlayın.
90/100
Patronlarımıza sunduğumuz hoşluklardan faydalanmak ve Metalperver’e destek olmak için aşağıdaki düğmeye basabilir, Patreon sayfamıza göz atabilirsiniz: