Voidceremony – Entropic Reflections Continuum: Dimensional Unravel
Merhaba.
Bazı death metal gruplarının sanki yeni milenyuma hiç girilmemiş gibi davranıp türü 90’larda kaldığı yerden devam ettirmeleri, son birkaç yıl içerisinde iyice ayyuka çıkmış durumda. 20 Buck Spin ve Dark Descent gibi Amerikalı şirketlerin önderliğinde, kimilerinin old school diye tabir ettiği, kimilerinin ise “Ne demek kardeşim old school? Bir tane death metal var, o da bu!” gibi cümlelerle savunmaya geçtiği türdeki death metal, yeraltı piyasada yükselmeye devam ediyor.
Kariyerine 2014 yılında yayımladığı Dystheism EP’si ile başlayan Kaliforniyalı Voidceremony, Amerikan yeraltı ortamlarında bilinen, takip edilen bir isim altında. Erken dönem DEATH eksenine oturttukları müzikleri, BLOOD INCANTATION, TOMB MOLD, HORRENDOUS gibi 2010’larda 90’lar death metalini taşıyan grupların anlayışlarıyla fazlasıyla örtüşüyor. Haliyle de kısa sürede sevildiler. Ayrıca akıllıca davranıp görece sakin bir dönem kollamışlar gibi hissediorum; elemanlar didğer gruplarıyla da meşgullermiş gördüğüm kadarıyla ama sanki 2020’ye gelene kadar iki-üç EP daha çıkarıp iyice ortamı ısındırmak, ilk albüm öncesi kapağı 20 Bucks Spin’e atmak önemli ve taktiksel hareketler bence. Entropic Reflections Continuum: Dimensional Unravel çıkar çıkmaz yabancı çevrede sıkça denk geldiğim bir albüm oldu ve tüm bunları düşününce bu pek de sürpriz değilmiş.
Kaslı, kuvvetli ve her zaman ilk hamleyi kendi yapmak isteyen sert bir avcı değil de gölgelerde dolaşan, akışkan ve kestirelemez olmayı tercih eden bir albüm yazmış Voidceremony. Süre olarak çok abartılmasa da (doğru bir tercih bu; albüm hepi topu yarım saat sürüyor zaten) zaman zaman psikodeli sınırının ötesine geçen atmosferik bölümler, çift gitarın ve arkasındaki alabildiğine özgür bas gitarın nereye varmaya çalıştığı belirsiz, süzülme eylemi ile açıklanabilecek enstrümantal kısımlar öne çıkıyor albümde. Hatta tümüyle enstrümantal Binded to Unusual Existence, grubun beste anlayışını görmek açısından iyi bir örnek olabilir.
Zaten vokal olmasa da olurmuş aslında. Garrett Johnson’ın vokalleri hem bir karakter katmayı beceremiyor hem de çok kafasına göre girip çıktığı, albümde en seyrek kullanılmış enstrüman olduğu için bir süre sonra tamamen duymazdan gelmeye başladım. Sanki vokal ile ne yapacaklarını bilememişler gibi. Efekte boğulmuş vokalinin hiçbir özelliği yok belki ama grubun kurucusu ana gitarist rolündeki soloları ve bazı enfes rifleriyle yine de Voidceremony’in çok önemli bir parçası tabii Garrett. Bir elimle dövüyor, ötekiyle yarasını sarıyorum gördüğünüz üzere hshah.
Birkaç hafta önce incelediğim CAULDRON BLACK RAM albümünde de yer alan MOURNFUL CONGREGATION insanı Damon Good’un perdesiz bas gitarı ise Voidceremony’nin yıldızı ve aynı zamanda da progresif kimliğinin bel kemiği. Thrash kalıplarıyla bütünleşik ritim yapılarının içerisinde özgürce süzülen Damon, yalnızca tekinsizlik atmosferinin beslenmesine yardımcı olmuyor, aynı zamanda grubun DEATH referansı altında ezilmesinin de önüne geçiyor. Steve DiGiorgio‘yu anımsatıyor Damon bazı anlarda ve bu bölümler gerçekten etkileyici. İlk parça Desiccated Whispers‘ın 3. dakikasına yaklaşırken, Sacrosanct Delusions‘ın herkesin kopuşa geçtiği son bölümünde, Solemn Reflections of the Void‘in tamamında ve kabaca albümün büyük bölümünde Damon’ın varlığı, grubun oyununu birkaç basamak yukarı taşıyor.
Damon’ın performansı dışında Empty, Grand Majesty (Cyclical Descent of Causality) gibi parçalarda da bariz bir biçimde Chuck etkilenimi gösteriyor Voidceremony. Fakat ne bu dokuz dakikalık epik bestede ne de diğer kısa parçalarda grubun zekasını yansıtan özel bir ana rastlamak kolay değil. Hiçbir şarkı, bütünüyle akılda kalıcı değil ve kısım kısım etkileyici olan anlar da albüm sona erdiğinde sabun köpüğü gibi ortadan kayboluyor hızla. O nedenle de tüm deneyimin sonunda Entropic Reflections Continuum: Dimensional Unravel hakkındaki düşüncelerim, ne vezir eder ne rezil gibi bir odağa kayıyor. Yine de grubun yetenekli elemanlardan oluştuğu ortada ve her grup ilk albümüyle akıl alacak diye bir şey de yok tabii; Voidceremony biraz daha olgunlaşırsa bir sonraki albümlerinde daha farklı şeyler konuşuyor olabiliriz. Takipteyim.
Perdesiz bas gitar var ve prodüksiyon gürültülü değil diye şahsımı heyecanlandırmıştı ancak bu yaklaşımlar dışında beste bakımından beklediğimi veremedi.
Kesinlikle. İlk defa dinlemeye başladığında verdiği “oo bakalım neler olacak?” heyecanı dakikalar geçtikçe kayboluyor hızla.