Dilemma – Random Acts of Liberation
Merhaba.
Aslında progresif müzik severlerin yakından tanıdığı bir isim Dilemma. 1990’ların başında, Hollanda’da kurulan grubun 1995 senesinde yayımlanan ilk resmi albümü Imbroccata, özellikle Uzak Doğu’da inanılmaz tutuyor ve grubu dünyanın gözleri önüne taşıyor. Fakat 2002 civarında dağılıyorlar ve uzun bir süredir kendilerinden haber alınamıyor.
Progresif rock/metal dergisi iO, kendi düzenledikleri bir progresif festivali için dağılmış gruba tek konserlik bir teklif götürüyor. Yıllar sonra ateşlenen bu fitille birlikte Dilemma yeniden birleşiyor. Tabii albüm kaydı sırasında yine bazı ayrılıklar (vokalist Danny Butler) yaşanıyor ama yeni elemanlarla İngiliz/Hollandalı bir gruba evriliyor Dilemma ve 2018 yılında, bugün konuşacağımız Random Acts of Liberation‘ı kaydetmeyi başarıyor.
İngiliz klavyeci/gitarist/vokalist Dec Burke’ün geçmişteki işlerine hakim değilim açıkçası ama Dilemma’ya yepyeni bir heyecan kattığı ortada. Dinamik, güçlü ve müzikle uyumlu bir vokali var Dec Burke’ün ve Random Acts of Liberation‘ın 70 dakikanın (evet) üzerindeki süresi boyunca dinleyicinin dikkatini toparlayan bir anlatı gücüne sahip aynı zamanda. Onun dışında kurucu eleman klavyeci Robin Z, gitarist Paul Crezee, basçı Erik van der Vlis and ve progresif severlerin mutlaka tanıdığını düşündüğüm ünlü davulcu Collin Leijenaar kadrosuyla sahada Dilemma.
Evet, uzunca bir albüm aslında bu ama o kadar dinamik ve bu özelliğine rağmen de akılda kalıcı ki uzun süresine rağmen insanı bunaltmıyor. Dilemma, rock tabanını pek tert etmemesine rağmen özellikle vokal tarafında pop müzikten ve zaman zaman da müzik tarafında metale kaymaktan geri kalmıyor. Özellikle açılış parçası The Space Between the Waves‘in RIVERSIDE sevenler için enfes anlar barındırdığını söylemek gerek örneğin; hem zahmetsiz, sade vokaliyle sakinliği hem de agresif davul atakları ve keskin gitarlarıyla gücü, müziğin ‘heavy’ tarafını da yansıtıyor. Açık söylemek gerekirse The Space Between the Waves‘in ana motifini duyar duymaz “benim bu grubu bilmem lazım,” düşüncesi oluştu zihnimde zaten.
Rock tabanını tert etmiyor dedik. Fakat rock türünün çeşitli dallarında özgürce gezinmekten de geri kalmıyor. Senfonik düzenlemelerin ağır bastığı ve grubun da sertleştiği hard rock bölümler, ballad vari parçalarda karşımıza çıkan keman, akustik gitar gibi enstrümanların getirdiği art rock havası, Collin Leijenaar’ın standart ritimleri ustaca kullandığı klasik rock parçaları derken koca bir palet sunuyor Dilemma dinleyiciye. Kolay dinlenebilirlik arayan All That Matters‘a, ballad isteyen Aether‘e, sert bir şeyler dinlemek isteyen Pseudocomaphobia‘ya göz atabilir örneğin. Özellikle davul çalanlar için Collin Leijenaar’ın performansı, ufacık şeylerle hissiyatı nasıl değiştirebileceğinizi keşfedebilmeniz adına çok kıymetli bence. Kapanışa doğru giren ağır Wonder (Not of My Own)‘a da imzasını atıyor Colin.
4. sırada yer alan The Inner Darkness ise 12:05 süresiyle albümün ağır topu konumunda. Hafif Doğu ezgileriyle, Collin’in zil oyunlarıyla açılan şarkı, gövde kısmındaki enfes solosunun ardından tempo kazanıp Dilemma şovuna dönüşmeye başlıyor hızlıca. 5:20 ila 9:30 arasında tüm hünerlerini sergiliyor grup ve DREAM THEATER ekolünden deli deli enstrüman oyunlarına da şahit oluyoruz böylece. Fakat bu tip bölümler gerçekten çok ender ve grubun esas niyetinin akılda kalıcı, kolay dinlenebilen, erişilebilir şeyler yazmak ve progresif yapıyı detaylara yerleştirmek olduğu ortada. O yüzden Dream Theater denilince yüzü ekşiyen okurun içi rahat olsun.
Colin aynı zamanda prodüksiyonu da üstlenmiş ve her enstrümana nefes aldıran, tüm katmanlarına rağmen rahat dinlenebilen bir kayıt çıkarmış. Miks tarafında ise progresif müziğin usta ismi SPOCK’S BEARD ile çalışmalarından tanıyabileceğiniz Rich Mouser göze çarpıyor. Evet, beste yazımındaki dinamizm çok önemli elbette ama benim gibi her fırsatta kısa albümleri savunan bir dinleyici için bile Random Acts of Liberation‘ın akıp gitmesini sağlayan bu iki adama haklarını teslim etmek şart.
Kısacası Dilemma’nın 2018’de yayımladığı bu albümü daha yeni yeni keşfediyor olmaktan dolayı biraz mutsuzum. Daha uzun zamandır biliyor, dinliyor olmayı dilerdim gerçekten. Random Acts of Liberation, progresifliğin gözünüze sokulmadığı bir progresiflik seven herkes için çok iyi bir tercih olacaktır. Ayrıca albümdeki yumuşak, pozitif atmosfer de bu ülkede stabil bir ruh halini korumakta zorlanan müzik severler için kesinlikle bir artı bence. Amerikan başkanı Henry S. Truman’ın Hiroşima saldırısı sonrasındaki dürzü dürzü açıklamalarından bir alıntı ile başlayan son yarım saatlik bölüm dahi piyano ile daha atmosferik bir alsa da umudunu koruyor bir şekilde. Kişisel bir yorum belki ama bu tip pozitif şeyler tüketmeye olan ihtiyacım, bu dönemde daha yüksek olduğundan Random Acts of Liberation‘ın birçok açıdan iyi hissettiren bir albüm olduğun söyleyebilirim kendi adıma. Progresif müzik seviyorsanız mutlaka bir şans tanıyın.