Aosoth – V: The Inside Scriptures
Merhaba. Metalperver’in uzun soluklu okurlarından ve Patreon destekçilerinden Duodenum, Fransız black metalinin önemli isimlerinden Aosoth’un 2017 yılında yayımlanan son albümü V: The Inside Scriptures hakkında yazdığı bu özenli incelemeyi paylaşıyoruz bugün. Siz de dilerseniz kendi incelemelerinizi göndermek için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Buyursunlar:
Bow your head and pray, among the sinners and believers, that specific burnt scent, suffocating while breathing ashes of devotion, lungs filled with the burnt souvenir of loved ones. With my hands, I rip out and present my heart for your judgement. Chin up high with pride I would have, closed my eyes in trust, scorched ears with venomus talk.
2017 kışı. Sabah 6 gibi evden çıkıp ayaz ve The Inside Scriptures eşliğinde otobüse biniyorum. Müzik çaldıkça etrafıma, insanlara bakışım değişiyor. Hani bazı müzikler vardır, o kadar güzeldir ki etrafınızdaki hiçbir şeyin bunu bozmasına izin vermek istemezsiniz ve gözlerinizi kapatır kendinizi bu ahenkli sesler bütününe teslim edersiniz. The Inside Scriptures böyle bir albüm değil. The Inside Scriptures’i dinlerken baktığım her şeyin karamsar bir filtreden geçirilmiş halini görüyorum. En ilkelinden en olgununa kadar her psikolojik savunma mekanizması bir yalan. Akıl sağlığını korumak için kendine sürekli yalanlar söylemek zorunda olan bir türün bireyleri kendini binyıllarca gerçek anlamda evrenin merkezinde sandı. Bunun aksi ispatlandığından beriyse mecazi olarak ısrarla kendini evrenin merkezine konumlandırmayı sürdürüyor. Covid krizinde de gördüğümüz gibi keyfi değerler atfedilmiş kâğıt parçaları üzerinden insanın değeri hesaplanıyor ve değeri az görülenler fazla görülenler için feda ediliyor. Medeniyetin devam etmesi için küçük bir bedel. İnşa edilen tüm anıtlar, sistemler ve düzenler kendi çöküşlerinin simsiyah tohumlarını içlerinde taşıyor. Kötülük olarak adlandırdığımız ve yüzbinlerce yıllık evrimsel süreçte tür olarak hayatta kalmamızı sağlamış düşünce ve davranış kalıpları zengininden fakirine, dindarından dinsizine, mutlusundan depresifine her insanın içinde dışarı çıkmak için uygun şartları bekliyor. Kendine yalan söylemekten acizler ise hayata tutunabilmek için ömür boyu ilaç kullanıyorlar ve hatta bazen akıl hastanelerine kapatılıyorlar.
Uyandırdığı bütün bu hisler ve canlandırdığı manzaralar müzikten bahsetmeyi zorlaştırsa da elimden geleni yapacağım. Fransız yeraltı sahnesinin en köklü isimlerinden olup Antaeus’ta da söyleyen MkM’nin içindeki bütün hayal kırıklıklarını, öfkesini, yıllar içinde soğumuş ve nasır tutmuş nefretini döktüğü sözlerin arkasında VI ve The Order of Apollyon’da da çalan BST bütün müziği besteleyen isim. Uzun yıllardır birlikte çalışan bu ikiliye bas gitarda INRVI, davulda ise T destek oluyor. Kötülüğün saf halini dışarı kusmak için bestelenmiş müzik bu amaçla hiçbir şekilde kolaya kaçmıyor. Baştan sona incelikle işlenmiş, her davul vuruşundan vokalin her hecesine ustalıkla icra edilmiş bir müzik dinliyoruz.
Müzisyenlerin tecrübesi ve zekâsı kendini en çok şarkı düzenlemelerinde belli ediyor. Gördüğüm ve anladığım kadarıyla biraz enstrüman çalan herkes güzel rifler veya melodiler bulabilir. Gerçek ustalık ise kendini şarkı düzenlemelerinde gösterir. Hangi rifin ardından ne gelecek, vokal ne zaman girecek, nakarat olacak mı, olacaksa nasıl girilecek gibi meseleler Aosoth’ta ustalıkla çözülmüş ve her şey tam olarak olması gerektiği gibi.
Müzikte yeni nesil black metal gruplarında atmosfer oluşturmak amacıyla kullanılan uyumsuz notalar da eski black metalin saldırganlığı da mevcut. Fakat aklınıza hiçbir şekilde atmosferik sıfatını veya post etkilerini taşıyan bir müzik gelmesin, sapına kadar black metal çünkü The Inside Scriptures. İlk ve son şarkıdaki yükselişler, Contaminating All Tongues’daki zifiri karanlık atmosfer, Premises of a Miracle’daki aşırı gaz rifler gibi her şarkıyı ayrıştıracak ve bir başkasının favorisi haline getirecek bir sürü harika fikirle dolu müzik. Buna rağmen baştan sona bir bütünlük söz konusu. BST’nin yaptığı prodüksiyon ise tüm bu fikirleri bize cam gibi iletirken hiçbir şekilde modern veya steril tınlamıyor ve black metal ruhunu taşıyor.
Albümdeki en sevdiğim unsursa MkM’nin alabildiğine çiğ bir şekilde yaptığı vokaller. Samimiyetin bazen müzikten bile daha çekici olabildiği black metalde yılların tecrübesini taşıyan MkM adeta içinde birikmiş her şeyi kusmuş. Çeşitli röportajlarından da okuyabileceğiniz üzere ruhunu black metale adamış bir isim MkM ve albümdeki hem sözler hem de vokaller yılların yorgunluğunu, kaybettirdiklerini ve nefretini taşıyan bir adamın manifestosu adeta. Güzel olmak için hiçbir kaygı taşımayan, tek derdi içinde birikmiş pisliği ifade etmek olan bir adamın performansı bu. Sözleri okumadan dinlerseniz çok şey kaçırırsınız.
The Inside Scriptures, içine girmesi bir miktar zaman isteyen, duygudaşlık yakalayabilene yoldaş da olabilecek bir albüm. İnsan evladının kendine söylediği yalanlar üzerine kurulu medeniyet tarafından yetiştirilmiş bir birey olsam da yeri geldiğinde çekiçle felsefe yapan Deathspell Omega gibi, yeri geldiğinde tüm yalanlara inat birçok insanın gerçeğini haykıran Mgla gibi Aosoth da sevmeden öte adeta ihtiyaç duyduğum bir müzik yapıyor. Herkes gibi akıl sağlığımı koruyabilmek için kendime yalanlar söylemeye devam edeceğim, kendimi tokatlamadığım anlar dışında toz pembe bir insanlık ideasına meyledeceğim. Öte yandan şuna eminim, The Inside Scriptures her dinlediğimde beni alıp tekrardan kendimi ait hissettiğim yere koyacak.
Without warning, she stood there close to me with each chant, she could hear my heart beat more and more, she stares at me, I do not expect any more than she has to offer. Fertile womb destroyed, I exhale in welcome, disgusting offering to God, I will let you wear my skin and shine through my scars, such beauty, pure and free, I open up my heart and let you shine.
Kötülük
Habislik
Kötü Niyetlilik
Günahkarlık
İblislik
Fenalık
Zararlılık
Musibet