Havok – V
Merhaba.
Beğenilerimizin nasıl şekillendiğiyle ilgili şüpheci bir tavrım var. Özellikle medyanın ve günümüzde de birtakım etkili insanların bu konuda ipleri ellerinde bulunduruyor olmalarını kabullenmekle birlikte (ki zaman zaman onlardan biri gibi bir şey olduğum düşüncesiyle irkiliyorum da), ipin ucunda sallanan biri olma fikrinden tiksinmişimdir her zaman. Tabii tamamen toplum dışı kalacak cesarete sahip olmadığım veya o taraflarda bir yerlere kayabilecek kadar da öfkelenemediğim için bulut kafalı bir adamla ters düsecek şekilde hem içinde hem de dışındayım çemberin.
Bu gibi düşüncelerden yola çıkarak oturdum yeni Havok albümü V‘in başına. Yani havalı cümleleri bir kenara bırakırsak aradığımız kelime basit aslında: Ön yargılı.
Fakat bu ön yargı, Havok’un kendisiyle ilgili değil. Hatta aksine, aslında onların retro-thrash kafalarını pek severim. Fakat yarınlar yokmuş gibi V övülünce biraz durup beklemek istedim galiba. Post-truth Era‘yı önceden dinlemiştim. Hoş bir detay olduğunu düşündüğüm Blackened referansı dışında çok da coşmadığım için albüme dalmayı iyice geciktirdim. Gerçi hem bu minik saygı duruşu hem de Havok’un ciddi ciddi Hardwired to… Self Destruct taraflarından bile ilham aldığını görmek, ne yalan söyleyeyim, bir METALLICA hayranı olarak tebessüm ettirmişti epey. Ciddi ciddi albüme daldıktan sonra yine bu açılışta keyifler yerine geldi ve pozitif bir yerden başladığımı söyleyebilirim albümü kurcalamaya. İki albüm arası eleman değişikliği yaşansa da tıpkı bir önceki hayal kırıklığı (sadece thrash sevmeyenler sevdi galiba) Conformicide‘da olduğu gibi yine cüngür cüngür cüngürdeyen bas gitar da cabası zaten. Ona şey yaparız ileride.
Bilmeyen varsa Havok, METALLICA ve MEGADETH ekseni etrafında dönen bir thrash yapıyor, özellikle de son döneminde. Bu da en kaba haliyle akrobatik gitar oyunlarıyla akılda kalıcı enfes nakaratların, melodik geçişlerin birleşimi demek. Grubun köklerinden gelen bulaşıcı ve zehirli crossover/punk tavırla bu formülü birleştirince ortaya gerçekten kayda değer güçte bir şeyler çıkabiliyor. Kaldı ki David Sanchez’in bu iki devasa isimden de daha ekstrem bir noktadaki vokalleriyla bazen çığrından çıkan davullar da Havok’un formülünü özgün bir yere doğru çekiyor hızla.
TESTAMENT‘tan ICED EARTH‘e birçok dev isimle çalışmış Eliran Kantor’un başarılı kapak çalışmasının yarattığı ürkütücü atmosferin aksine, V‘i dinlerken kendinizi çok güvende hissedeceksiniz muhtemelen. Daha ilk şarkıdan gelmiş geçmiş en meşhur thrash parçalarından birine referans verilince insan bir tamam ya, bizim havalar bunlar, rahatlığına kapılıyor ister istemez. Arkasındaki Fear Campaign‘in klasik bir parti/pizza thrash yapısı da alışma sürecini hızlandırıyor. Özellikle ikinci solosunda gitar alev alev, ne güzel. Albümde en sevdiğim parçalardan biri oldu Fear Campaign kısa sürede.
İlk darbeyi ise Betrayed by Technology‘den yedim. Şarkının ne kadar da Megadeth olduğunu atlamadan bu defa Eye of the Beholder girişiyle Ritual of the Mind çıktı karşıma ve orta temposuna kurban olduğum için cılız bir darbe sayılsa da bir darbe de o vurdu. Acaba bu işin sonu nereye varacak diye düşünmeye başlamışken sonraki parçalardan itibaren giderek daha şiddetli esmeye başlayan Rust in Peace rüzgarları ise Megadeth kokusunu dağıtmaktan ziyade tüm gözeneklerden içeri doldurdu adeta. Duyulabilir bas gitarlı, 88-92 arası MEGADETH, TESTAMENT, METALLICA kırması bir albüm dinliyor olma hali ise dünyanın geri kalanı kadar coşturamadı beni nedense.
Buna rağmen grubun eskiyle yeniyi birleştirdiği anlarda V gerçekten de harika tınlıyor ve mutlaka hakkını teslim etmek gerek. Cosmetic Surgery‘in açılışında ve kapanışında PSYCROPTIC dinliyormuş hissettiren o gitara veya Interface with the Infinite‘ın bas-davul oyunlarına kendini kaptırmamak zor mesela. Cosmetic Surgery ile birlikte Panpsychism ise albümün zirvesi. Özellikle Marty Friedman solosu… Haydaa, yine geldik Megadeth’e.
Hazır yeri gelmişken onu da söyleyeyim: Evet, cüngür cüngür bas gitar var albümde. VAY BE THRASH ALBÜMÜNDE BAS HA BU DA NESİ GELECEK FİLAN MI gibi bir şaşkınlık ve hayret yaşanmasını anlamıyorum pek ama hakkını da teslim edelim gerçekten. Her şarkıda öne çıkan, prodüksiyonda da ayrı ve net duyulabilen bas gitarın varlığı, V‘e farklı bir hava katıyor fazlasıyla. Özellikle Ritual Of The Mind ve Panpsychism‘de başrolde Nick ve müthiş tınlıyor.
Yolsuzluktan, hükümetlerin çürümüşlüğünden ve benzeri konulardan ziyade bu defa teknolojiye, internet kültürüne, medyaya vs. dalmış. Bazı sözler gerçekten çok ucuz yine de olanca thrash gazına rağmen batıyor kulağa. Buna karşın David Sanchez’in güçlü vokali kimi uyduruk sözlerin aktarımını daha güçlü kılıyor. Gerçi düşününce Sanchez’in vokali direkt albümün kendisini da daha metal metal bir noktaya taşıyor zaten. 2020 Havok’undaki -bazı anlardaki davullarla birlikte- en metal metal şey David Sanchez.
Bilemedim ya. Defalarca -zorlana zorlana- dinlediysem de bu kadar coşulmasını anlamadım. Don’t Do It‘in girişi bitmek bilmiyorken ben de şu an kapanışta tam ne diyeceğimi bilemedim o yüzden. Eğer yazıda bahsedilen grupları doğru düzgün dinlememiş, thrash ile yeni yeni tanışan bir dinleyiciyseniz 2020 içinde bulabileceğiniz güçlü thrash albümlerinden biri V. Ben de dinlerken çok keyif aldığım anlar oldu ve birkaç (üç) şarkıya çok coştum, yalan değil. Fakat bazen de gidip bu müziğin aslını dinleme dürtüsünü bastıramıyorum açıkçası. Kimi kısımlardaki orta şekerli hallerin (mediocre diyelim) satmaya çalıştığı şey ilgimi çekmiyor artık belki de ve belki de etkilendiği albümlerin çıktığı tarih aralığında çıksa bas gitarı sayesinde çok değerli olabilecekken 2020’de dinlediğim için “Sağ olun, ben yedim de geldim.“ gibi bir cümle ile bitirme isteği doğuyor içimde…
Açıkçası bu albüme aşağı yukarı 75 80 verirdim sanırım Metallica Megadeth Testament konusuna katılıyorum albümde gaz şarkılar var ama hep bir AJFA kokusu geliyor vokal davul bas güzel soloları da beğendim ama bu kadar etkilenim çok batmasa daha iyi olurdu sanki ortalamanın biraz üstünde bir albüm bana kalırsa
Ben bu kritiğe çok katılamadım.
Trash sevdalısı bi insan olmayarak Conformicide’ı çok beğenmiştim. Bu yüzden albümü büyük bir hevesle bekledim. Beklediğime de deydi. Önceki albüm gibi barely trash olmaması da cabası.
Son yıllarda, hatta çok uzun bir zamandır doğru düzgün bir trash metal albümü dinlediğimi hatırlayamıyorum. Öne çıkan retro trash gruplarının, trashin karakteristik özelliklerini tekrarlamaktan öteye gidebildiklerini görmedim. Büyük grupların da yaptığı neredeyse hiçbir işi beğenmedim galiba son 10 yıldır. Brotherhood of the snake, ironbound ve endgame dışında aklıma gerçekten albüm gelmiyor.
Hal böyleyken trash adına umudumu yitirmememe sebep olan yegane grup havok şimdilik. Bence V çok iyi bir albüm. Bunun sebebi yalnızca bas gitar ve öykünmeler değil. Evet geçmişten aldığı şeyler var, ama iyi olanı tıpkk o efsane kabul ettiğimiz albümler gibi trashin o bütün yırtıcılığının yanında müthiş bir akılda kalıcılık da ekliyor olması. Gerçekten bir iki dinlemedi her şarkının nakaratı, ana melodisi aklınıza kazınıyor, kafanızda çalıyor. Havok bunu iki albümdür gerçekten çok iyi yapıyor.
Bence, yine deliler gibi övülen ama bana göre sıkıcılar sıkıcısı olan son Warbringer albümüyle bile yan yana koyulduğunda V, mücevher gibi parlıyor.
Havok’u sevelim
Israrla trash yazmam da, thrash sevdalısı olmadığımın kanıtı galiba haha
Vektor dinlemelisin. Power Trip de.
Yazarken ikisi aklıma gelmemiş ya. İkisine de <3<3