Impalement – The Impalement
Merhaba.
Zart diye konuya giren, şarkı içerisinde bile kısa da olsa bir hazırlık, bir ısınma şansı tanımayan, camları kırarak içeriye dalan özel tim gibi odanın içerisine dalan işleri seviyorum. Oynatma tuşuna basıyorsunuz ve bir anda porno başlıyor gibi. Ne ara tanıştılar, ne ara konu artık ta oralara şeylere geldi belli değil.
Son örnek tam olmadıysa da anladınız siz. İsviçreli Impalement da böyle bir isim. Kökleri 2010-2012 civarına kadar uzanan Impalement, Beliath’ın şahsi projesi olarak başlamış ve kapalı bir çevre içinde, eş-dost ortamında büyüyüp serpilerek bugünlere gelmiş. Beliath (aynı zamanda 2013’ten beri NARGAROTH‘un tur gitaristi) nihayet yaptığı şeylerden memnun kalmış olacak ki nihayet ilk çalışması The Impalement, görücüye çıkmış durumda şu an. Kendisine BETHLEHEM ve BELPHEGOR gibi köp-pekliklerde davul dövmüş Torturer ve bizzat Belphegor’un kendisi diyebileceğimiz Helmuth Lehner (tek şarkıda solo atmış olsa da) eşlik ediyor.
Spotify kullanıcıları EP etiketini görüp şaşırmasınlar; on senenin birikmişi olunca haliyle The Impalement da 7 parçayla 43 dakikaya ulaşan, rahatlıkla albüm statüsünde de değerlendirilebilecek, Spotify dışında her yerde de albüm olarak lanse edilmiş bir çalışma. Kabaca death metal unsurları da barındıran bir black metal yapıyor Impalement ve nadiren, gerçekten nadiren, nefes aldırıyor. O yüzden derin bir nefes alın albümü açmadan önce.
Direkt blast-beat ile açılan The Impalement parçasından itibaren albüm boyu Torturer’ın yüksek hızlı çift kick vuruşlarına maruz kalıyoruz. Ortalaması insanüstü bir hızda değil belki ama özellikle I Am All gibi parçalarda vitesi beşe, kafayı bize takıyor Torturer. Albümün durmuyor ulan bu manyaklar hissini veren en önemli etken Torturer Bey. Yaratıcı veya süslü olmasa da Impalement gibi (bilmeyenler için kazığa oturtmak anlamına geliyor) bir ismin hakkını veriyor.
Beliath’ın gayet başarılı bulduğum öfkeli death metal vokalleri, Helmuth’un I Am All‘daki garip solosu ve davullar haricinde, yani gitar departmanında ise tamamen black metal tarafındayız neredeyse. Beliath’ın donuk melodileri albümün tamamına homojen biçimde dağılmış ve her parça, akılda kalıcı gitarlarla dolu. Pes tonlardaki, biraz da sıkıştırılıp bastırılmış prodüksiyonu ekleyince işin black metla tarafının da hakkı fazlasıyla verilmiş oluyor zaten. Haliyle The Impalement, hem dengeli hem de iki türün dinleyicisine de hitap edebilecek bir konuma yerleşiyor.
Helmuth’un garip solosu öncesi, şarkının Belphegor ihtivasının ipuçlarını verir gibi, bir hanımefendinin keyiften dört köşe oluşunu dinliyoruz. Bunun dışında – bu da sayılırsa tabii – albümde atmosferik herhangi bir eklenti yok aslında. Buna rağmen besteler ve melodiler bir şekilde birbirinden besleniyor ve prodüksiyonla birleşip bir atmosfer yaratıyor. Helmuth’un tiz, şarkıyı orta yerinden yırtıp aradan fırlayan solosu ise o yoğun bulutları dağıtıp mevzuyu baltalıyor biraz. Yanlış anlamayın; Within The Court of Rats‘te de var solo mesela ama o bu kadar kel alaka tınlamıyor. Thus I Spoke – Götzendammerung‘da da benzer, floyd rose kullanımına bağlı bir abukluk var kısa süreli ama çok da batmadı o açıkçası. Sırf Götzendammerung yazmış olmak için bile konusunu açmış olabilirim. Çünkü Götzendammerung.
Albümdeki favorim ise hem verse arkasında durmayan melodik gitarlarıyla hem de ana tremolo rifinin kulak tırmalayan yapısıyla Within the Court of Rats oldu. Bunlar haricinde çok da diyecek bir şey yok. Senenin dengeli, kaliteli black/death albümlerinden biri The Impalement. Türü seviyorsanız tavsiye.