Kvaen – The Funeral Pyre
Merhaba.
Tanıdıklık hissinin varlığımızın ve dünya algımızın şekillenmesindeki önemi tartışmaya gerek yok. Hiç bilmediğimiz bir ortamda vahşileşmemek için bastırılmaya ihtiyaç duyan gerginlikler yaşamak, ilk defa yapılacak bir işte bilinmezliğin verdiği güvensizlik duygusu, kavramlaşmış ve yüzyıllardır tartışılagelen yeniliklere kapalılık durumları ve uzatılabilecek tonlarca örnek… Yeni müzik keşfetmek belki bu kadar ciddi ve maceracı bir aktivite değil ama orada bile işin içinde bir tanıdıklık olduğu zaman herkes kendini daha iyi hissediyor. O yüzden en alakasız ismi anlatmaya çalışırken bile okuyucu kendini güvende hissetsin diye bilebileceğini umduğumuz isimler saçıyoruz ortaya çoğu zaman albüm incelerken.
Revenge by Fire‘ın ilk notalarını, o jilet tonlardaki melodik taramayı duyduğum anda hissettiğim şey, tanıdıklığın verdiği büyük bir rahatlamaydı. Eğer PozKes’i takip etmiyorsanız ve her gün sağda solda yeni metal arayışında değilseniz Kvaen muhtemelen sizin için de yeni bir isim ve bazen, yeni bir grubu dinlerken yaptıkları müziğin kendi birikimim ölçüsünde rahat, basit ve kolay dinleyeceğim bir şey olmasını arzu ettiğimi itiraf etmeliyim sanırım. Nereden baksanız daha az iş düşüyor öyle olunca sonuçta, hehe. Neyse, Revenge by Fire‘ın açılışındaki o muhteşem, o canını yediğimin rifinin hafızaya oturması için tanınan, albüme start veren o kısa sürede gitara eşlik eden bilindik davul atakları, dört sayan crash vuruşları falan albümün gerisi için gevşeyip arkama yaslanmamı sağladı. Zira bol pagan/viking soslu melodik black metal bu ve bu formül asla ters tepmez!
İsveçli Jakob Björnfot’un tek kişilik projesi Kvaen, 28 Şubat’ta yayımladığı ilk albümüyle melodik pagan/viking black metali ortamlarına bomba gibi düştü desem abartmış olmam herhalde. Büyük ölçüde BATHORY ve DISSECTION gibi iki devasa isimden alınmış bir ilham ile hızlı, değişken, yer yer de neredeyse melankolik besteler çıkarmış Jakob ve 2020’nin çıkış yapan sanatçısı kategorisinde (şimdilik tabii, daha neler gelir neler) MARRASMIELI‘nin tahtını büyük bir güçle sallıyor.
90’ların ortalarındaki albümlere yakın duran ton seçimleri ve organik tınlayan prodüksiyonuyla The Funeral Pyre, türü seven ve döneme hakim herkesin rahatça bağrına basabileceği bir albüm olmanın yanı sıra, sadece spesifik gruplara veya döneme saygı duruşunda bulunmanın ötesine geçmeyi de başarıyor. Jakob’ın 80’ler thrash/speed metalinden de bir şeyler aldığı belli ve albüme konuk olup Jakob’a destek atan isimlerin de bu yönde katkıları olduğunu tahmin etmek zor değil. NECROPHOBIC, DESTRÖYER 666, HELLTRAIN gibi gruplarda çalmış birçok müzisyen, The Funeral Pyre‘da da sahne almış.
Böylece Nordik coğrafyanın puslu havasının soğuk atmosferini yansıtan şarkıların kimi anlarda black/thrash ateşinin ani parıltıları da gözünüzü alacak eminim. Tabii bu yukarıda saydığım isimlerinki gibi harıl harıl bir ateş değil, yanlış anlaşılmasın. Zaten sözlere baktığınız anda işin renginin soğuk, dondurucu bir buz mavisi olduğunu göreceksiniz. O konuda Jakob’ın tamamen yüzü eteklerinde görkemli savaşçıların gömülü olduğu kadim dağların karla kaplı dondurucu zirvelerine dönük durumda çünkü.
Şarkılardan bahsetmeyeceğim bile galiba. Şimdiden tüm zamanlardaki favorilerim arasına girme ihtimalini değerlendirdiğim Revenge by Fire‘dan başlar, uzar gider yoksa. Ne biçim şarkı ya. Ancak albümün ikinci yarısında, The Wolves Throne ile birlikte daha aceleden uzak, daha ağırbaşlı bestelere geçiş yapıyor Jakob ve bana sorarsanız bu karar The Funeral Pyre‘a derinlik katıyor. Daha az tekrar, daha fazla düzenleme, daha maceracı besteler ile kendi imzasını da atıp Kvaen ismini kazıyor zihinlere. Bestial Winter ne öyle.
Çok sevdiğim bir grubun iyi bir albüm yapmasındansa hiç bilmediğim yepyeni bir ismin çıkıp aklımı alması bu müziğe dair en sevdiğim şeylerden biri ama yıl içerisinde sadece birkaç kez (şanslıysam) yaşanan, nadir görülen bir doğa olayı bu maalesef. O yüzden umarım Kvaen’in materyali bu kadarla sınırlı değildir ve üretmeye devam eder de ben de her seferinde ne geleceğini bildiğimden arkama yaslanır, Jakob’ın harika şarkılarının tadını çıkarmaya devam edebilirim. The Funeral Pyre, şahsım adına 2020’ye imzasını bıraktı bile, biraz bile türe ilgiliyseniz sakın kaçırmayın.
2020 yılının en akılda kalıcı işlerinden birisi olacak gibi. 2020 nin ilk yarısına ait listemde en üst sıralarda yer alacak.
Geri bildirim: Black Metal – 2020 – Metalperver
Geri bildirim: Devil’s Force – Watchers of the Holy Night – Metalperver