Yerli Pazarı: Episode 13 – Tabula Rasa
Merhaba.
Geçtiğimiz yaz Brutal Assault festivalinde, bir gecede birkaç black metal tanrısını birden görme şansına kavuşmuş ve epey ilginç bir gece geçirmiştim. Orada kendi adıma gördüğüm en şaşırtıcı şeylerden biri ise hem kusursuz performansı, hem seyircinin ilgisi hem de grubun sahne şovu ile Norveçli black metal panzeri NORDJEVEL‘in konseri olmuştu.
2019’da çıkan muhteşem Necrogenesis ile ortalığı ayağa kaldıran grup zaten sahneye boyları yarım metreye varan çivili bilekliklerle, ağır makyajla ve bilimum kostüm detayıyla çıkıp çizgisini belli etmişti ama bir noktada vokalist Doedsadmiral, küçükbaş bir hayvanın kafatası ve omurgasından oluşan (neyse ki sahte) bir aksesuar ile belirdi ve elbette akabinde grup elemanları (ve muhtemelen ön sıra) kırmızı boyalarla yıkandı. O anları paylaşmayacağım ama ortalama bir fikir vermesi adına Doedsadmiral’in sahnedeki görüntüsü şöyle bir şey genelde.
Açık söyleyeyim; Dominator ayısının göğüs kafesimi döven azman davullarına ve ortamdaki inanılmaz atmosfere rağmen, ben biraz güldüm. Sonra hemen etrafıma bakındım ve büyük bir keyifle, açlıkla, iştahla grubu izleyen kitlenin de bir kısmının tebessüm ettiğini fark ettim.
2020 olmuş, imaj savaşını minimalizmin kazanacağı ayyuka çıkmışken hala kafatasları, hayvan kelleleri, bu kadar abartı bir kostüm&makyaj kombinasyonunu bazen yadırgıyor insan galiba. Tabii yıllardır bu haltı dinleyenler olarak bu gözler neler gördü ve işin bir parçası bu tabii ama yerel sahnelerimizde her hafta bu tip bir sahne şovu görmediğimizden insan başta bir şaşırıyor tabii. Zaten amaç da bu şok etkisini yaratmak aslında ki bunu unutmamak gerek.
2020’de bile durum böyleyken 2000’lerin başındaysa durum çok daha ciddiydi. Birçoğunuzun yaşının yetmeyeceği MySpace‘in metal sahnesini domine ettiği, MyNet ve Ekşisözlük gibi sitelerin önderliğinde internetin gelişmeye başladığı ama tam manasıyla da hayatlara dokunamadığı, ne tam siyah ne tam beyaz bir dönemden bahsediyorum. Bu dönemde Eskişehirli Episode 13, kabaca 2005-2008 arası gibi düşünebileceğiniz bir süreçte, metalcinin gündemini en çok meşgul eden gruplardan biriydi. Kimi sahne şovları, grup elemanlarının tavırları, röportajlar, promo fotoğrafları vs. derken Episode 13 herkesin diline pelesenk olmayı başardı bir şekilde. 2005’te yayımlanan ilk albümleri Tabula Rasa, hala kendi türünde ülkede yapılmış en kaliteli işlerden biri olsa da ilerleyen yıllarda hafızalara olumsuz bir imaj ile yerleşti Episode 13.
Ben şans eseri tüm bu mevzulardan seneler önce, ZOR dergisinin verdiği toplama CD içerisinde denk gelmiştim gruba. Sanıyorum o zamanlar daha demo dönemleriydi. Ardından 2005’te Tabula Rasa geldi. Melodik black metal odağında, dönemin güçlü isimleri DIMMU BORGIR, CRADLE OF FILTH, GRAVEWORM gibi gruplardan izler taşıyan albümde klavye ile gitar arasında gidip gelen bir odak söz konusu ve haliyle senfonik black metal ile de dirsek temasında, gayet rahat dinlenebilen bir albüm.
Ritmik, kolaylıkla eşlik edilebilen melodiler ve orta tempo ağırlığı ile black metalin daha saldırgan olması gerektiğini düşünenler tarafından eleştirilse de aslında Tabula Rasa kendi türü içinde iyi bir yerde duruyor ve anlaşılmayan albümlerden biri gibi geliyor bana. Forlorn… Till Dawn‘ı bile dinleseniz ne kadar doğru bir matematikle ne kadar etkili besteler yapabildiklerini göreceksiniz zaten eminim. Bu arada grubun kurucularından birinin şu an ZİFİR‘de çaldığını, ayrıca albümün özellikle 2000-2010 yılları arasında Türkiye’den çıkan birçok metal kaydının prodüksiyonunda önemli rol oynamış, aynı zamanda ülkenin en köklü death metal grubu SUICIDE‘ın kurucu vokal/gitarı Erkan Tatoğlu tarafından kaydedildiğini de eklemek gerek. 2005’te yayımlanmış yeraltı kafalı bir black metal kaydı diye bakıp karşılaşacağınız şey karşısında şaşırmayın diye ekliyorum bu detayları, zira Tabula Rasa gayet eli yüzü düzgün bir iş.
Tabii bir süre sonra olmazsa olmaz eleman değişiklikleri geldi ve Tabula Rasa‘ya kıyasla daha sert, daha saldırgan iki albüm yaptıktan sonra tamamen duruldu grup. Bu arada o albümlerde hiç fena değildi ve grubu yurtdışına bile taşıdı. Kısacası anti-human, anti-religion düsturuyla yola çıkıp hem tavrıyla hem de müziğiyle bir şekilde 2000’lere damga vuran yerli gruplarımızdan biri oldu Episode 13 ve Türkiye’de black metal denildiğinde geçmişten ilk akla gelen isimler arasındalar artık… Twitter’da 1500. takipçimizin şerefine, @bodovic‘in isteğiyle geldi bu yazı. Albüm incelemesi gibi olmadı ama en azından bu istek sayesinde o zamanları yeniden hatırlamış oldum. Bir başka Yerli Pazarı’nda görüşürüz.
Hedefimize ulaşmak için 13 destekçiye daha ihtiyacımız var:
episode 13’in, MySpace’inde ilk sıradaki parça pitch black’ti ve o parça ile black metal’e başlamıştım. MySpace’i nedense hala özlerim.