Wilderun – Veil of Imagination
Merhaba.
2008 senesinde Evan Anderson Berry tarafından kurulan ve 2012 itibariyle tam zamanlı gerçek bir gruba dönüşen Amerikalı Wilderun, 2012 ve 2015’te yayımladığı iki albüm ile azımsanmayacak bir hayran kitlesi edinmeyi başardı. Grubun progresif ve senfonik ögelerle birleştirdiği müziği kabaca melodik death metal çatısı altında gibi görünse de aslında tür etiketleriyle sınıflandırılması zor ve kurduğu epik anlatılar, genel hatlarıyla olmayan bir filmin müzikleri tadında albümlerin ortaya çıkmasını sağlıyor.
OPETH ve WINTERSUN ilhamı ayan beyan ortada olsa da Wilderun’ın iki grubun kendine has özelliklerini iyi harmanlayıp özgün karakter olarak da bu isimlere nazaran daha bir film müziği tadında takılması, bir sonraki işlerinde ne yapacaklarına olan merakımı körüklüyor. O yüzden zaten bir noktada açıp bakacaktım ama 1 Kasım’da yayımlanan Veil of Imagination öyle bir geldi ki millet alnına Wilderun dövmesi yaptırıp sokaklara döküldü gibi bir şeyler oldu. Bakalım 2019’un en iyi albümü adayları arasında gösterilen Veil of Imagination nasıl? Evet, söz yine Ankara stüdyolarından yayınımıza bağlanan bende.
The Unimaginable Zero Summer‘ın girişindeki dış sesin açtığı fantastik kapılardan içeri girdikten birkaç dakika sonra dev bir blast-beat ile cümbüş başlıyor. Kısa bir süre sonra Opeth’i anımsatan bir solo gitar, arka planda ölçeğin giderek genişlemesini sağlayan senfonik unsurlar, temiz-brutal arasında gidip gelen, korolarla desteklenen bir vokal performansı derken cephanesini cömertçe üstümüze boşaltıyor Wilderun. Albümün başına on dört dakikalık bir şarkı koymak cesaret ister ve biraz da mesaj vermek için yapılmış bir harakettir. Fakat Wilderun’ın oynadığı kumar tutmuş; The Unimaginable Zero Summer, barındırdığı tüm ögelerle o kadar dengeli, o kadar şairane ve o kadar güçlü ki Veil of Imagination‘ın devamı için insanı heyecanlandırıyor.
Arkasından gelen O Resolution! ise tokmaklayan davullar ve koro vokallerle vitesi iyice yükseltiyor. Daha gelenekselci yapısı, iyice ön plana çıkan senfonik ögeler vs. derken açılışta olan bitenle başı dönenlerin albüme ısınmasını bir tık kolaylaştıracak bir şarkı ve sonraki parçaya da enfes bağlanıyor. Bu şarkı itibariyle Evan Anderson Berry’nin akrobatik vokalleri de şahlanıyor ayrıca.
Klasik müzikte olduğu gibi Veil of Imagination da farklı bölümlerden oluşuyor ve progresif/senfonik death metal şöleni, Scentless Core (Budding) ile yerini daha dramatik, daha bütüne hizmet eden üç parçalık bir bölüme bırakıyor. Açıkçası bu kısmın ortasındaki Far from Where Dreams Unfurl, birçok açıdan noksansız olmasına rağmen birkaç dinleme sonrasında etkisini yitirdi. Tamamında temiz vokal tercih edilmiş olması, aynı melodinin defalarca ve üzerine bir şey konmadan tekrarlanması vs. derken çabuk tükendi sanırım ama iyi bir şarkı olduğu ortada.
Üçüncü ve son bölüm ise yine akıllara Opeth’i getiren, hatta başta biraz antipatik bulduğum, sonradan detaylarındaki farklılıklarla rayına oturtabildiğim The Tyranny of Imagination ile başlıyor. Yani, 1:20 civarındaki narayı duyunca acaba bu kadar da kör göze parmak olmasa mıydı diyor insan canım, ne yapalım. Neyse, albümün en ağır, en metal şarkısı kesinlikle ve Evan’ın bol efektli vokalleri, özellikle ikinci yarısındaki senfonik geçişle iyice coşup çılgın atan davulları ve ön plandaki klavyesiyle albümün en güçlü şarkısı hatta. O Resolution ile birlikte bu ikiliye mutlaka bir göz atın.
Bir bu kadar da sözlerle ilgili konuşmak gerek aslında ama uzatmayayım: Dinamik zaman ölçüleri, bir umut dolu bir karamsar atmosferi ve iyi ayarlanmış dengeli tansiyonuyla Veil of Imagination, son dönemde iyice yükselişe geçen senfonik, progresif death metalin verdiği en olgun mevyelerden bir tanesi. O yüzden eğer türü seviyorsanız, uzun ve epik bestelerdeki dramayı, progresif detayları deşme fikri hoşunuza gidiyorsa Veil of Imagination‘ı ıskalamayınız. Fakat dış basına şöyle bir göz atarsanız karşılaşmanız muhtemel olan, son duyduğum şey bu albüm olsun diye kulaklarımı kestim kanka, tarzındaki yorumlar karşısındaki şaşkınlığımı da dile getirmem gerek bir şekilde. Evet, Veil of Imagination harika bir albüm ama Amerika’yı yeniden de keşfetmemiş Wilderun, ne oluyor bu kadar anlamak mümkün değil.