Kritik

Bodyfarm – Dreadlord

Merhaba.

Bugünkü konumuz Hollandalı death metal grubu Bodyfarm’ın yeni albümü Dreadlord. Evet evet, Hollanda ve death metal.

Aslında burada bitti kritik ama kolaya kaçmayayım hadi.

Dreadlord, 2009’da kurulan grubun dört yıllık bir aranın ardından gelen dördüncü albümü. Bodyfarm’ın tamamen dededen kalma yöntemler kullanarak ürettiği death metali hiçbir yumuşama ibaresi göstermeyen, duygu barındırmayan, orta yolcu veya hoş görünme çabasında bulunmayan, aksine tamamen adam yemeye, boyun kasıyla tır çekmeye yönelik bir death metal; kapağını Dan Seagrave‘in çizdiği, miksajını Dan Swanö‘nün yaptığı bir death metal bu sonuçta, ne sululuğu zaten?

HYPOCRISY seviyesine çıkmasa da o ekolü takip eden bir melodi anlayışı var Bodyfarm’ın ve açılışı yapan, albümün isim şarkısıyla beraber gitarlarda da vokalde de bu etkiyi görmek mümkün. Neredeyse melodik death metal sınıfına girecekmiş, ancak betonarmeliği elden bırakmadığı için bir şekilde dengeyi korumuşlar. Ayrıca albümün ikinci yarısındaki bazı bölümlerde DISSECTION vari bir melodik black metal hissi almak da mümkün ki bu her zaman için çok, çok, ÇOK İYİ bir şeydir, haha. Bir de geçmişte ara ara kullandıkları – özellikle 2013 albümleri The Coming Scourge‘da çok barizdir – orkestral mevzulara, klavyeye hiç bulaşmamışlar ve bu da doğru bir karar olmuş.

Amerikan old school öküz death metaline Avrupa’nın melodik, ritmik death metalini iyi yediriyor Bodyfarm. Manhunt veya Undead Warmachine gibi şarkılardaki thrash dokunuşları, Eternal gibi akustik gitar pasajlarında ve Woods of Dismay gibi parçalarda orta temponun getirdiği tekinsizlik ve can çekişme havası enfes. Gerçi sonra albümün en hızlı, en canavar bölümlerinden birine geçiş yapıyor, o da ayrı bir güzellik. We Sailed to Death‘te de bariz bir AMON AMARTH öykünmesi var ve bu biraz tadımı kaçırdı. Bir-iki yerde daha birilerini haddinden fazla andırıyorlar ama We Sailed to Death‘te biraz suyu çıkmış gerçekten. Ne gerek vardı bilemedim. Bunun dışında Angelreaper ve Faces of Death ikilisi, şimdilik albümdeki favorilerim gibi. Bu ikiliyi arka arkaya canlı izlesem/dinlesem iki gün yataktan kalkamam herhalde.

Ancak şöyle bir tatsız şey de var Dreadlord ile ilgili ki grubun kurucu gitar-vokalisti Thomas Wouters, geçtiğimiz Ağustos ayında kanser nedeniyle yaşamını yitirmiş. Haliyle birçok şey anlamını yitiriyor bu noktada. Grup yoluna devam ediyor gibi görünüyor ve umarım yumruğuyla kafatası parçalayan hayvan death metaliyle Thomas’ın anısını yaşatmayı sürdürürler Bodyfarm’da. Zira yılın roket albümlerinden biri Dreadlord; Amerikan – Avrupa ekolü kırması, old school ve melodiye de önem veren okkalı bir death metal albümü arıyorsanız ıskalamayın.

80/100

Yazıyı/albümü değerlendirmek için:

Average rating 0 / 5. 0

Siteye destek olmak için aşağıdaki düğmeye tıklayıp Patreona göz atabilirsiniz👇
Become a patron at Patreon!

Korhan Tok

Üniversiteden sonra metali bırakmadım.

Bir Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.