Röportaj: Inter Arma
Merhaba.
Metalde, özellikle de ekstrem türlerde yekpare ses duvarları inşa edip dinleyiciyi avcunun arasında ezmeye çalışan güçlü albümlere aşinayız belki ama geçtiğimiz aylarda yeni albümü Sulphur English‘i üzerimize salan Amerikalı Inter Arma, ne kadar hazırlıklı olsak da böylesi güç gösterileri karşısında ne kadar çaresiz olduğumuzu bir defa daha kanıtlamış oldu. Farklı türleri harmanlayarak özgün bir tat yakalamayı başaran bu özel grupla yeni albüme, müzik motivasyonuna ve politikaya dair biraz lafladık. Buyursunlar:
Korhan: Merhaba, ben Korhan ve Metalperver’e hoş geldiniz. İlk olarak Sulphur English için bir kez daha tebrik etmek istiyorum sizleri. Bence yılın en güçlü albümlerinden biri ve albümün yazım sürecine dair detayları merak ediyorum gerçekten, biraz bahseder misiniz?
Inter Arma: Sulphur English, son albümün ardından çıktığımız turlar arasında, yavaş yavaş yazdığımız bir albüm. Yani hiçbir zaman haydi oturup yeni bir albüm yazalım diye stüdyoya kapanmıyoruz ve yeni fikirler ortaya çıktıkça süreç de kendiliğinden ilerlemeye başlıyor. Genellikle birisi yeni bir rif veya fikir ile çıkageliyor ve biz de prova esnasında onun üzerine doğaçlama takılıp nasıl hissettirdiğini, bizi nereye götürdüğünü test ediyoruz. Davulları Nashville, Tennessee’de, duvarları tamamen taştan oluşan bir odada kaydettik ve geri kalan da güzeller güzeli Madison, Tennessee’deki Dark Art Audio’da kaydedildi.
Korhan: Yeni albümün bu kadar fikir birliğiyle övülmesini, bu kadar olumlu tepki almasını bekliyor muydunuz? Demek istediğim, Sulphur English dinlemesi o kadar da kolay bir albüm değil (iyi anlamda) ve birçok farklı türle dirsek teması kuran, yoğun bir çalışma aslında ve herkese hitap etmiyor.
IA: Albüme gelen tepkiler gerçekten çok iyi ve dürüst olmak gerekirse böyle bir reaksiyon beklemiyorduk. Çünkü aslına bakarsanız bu albüm Paradise Gallows’a kıyasla çok daha karanlık ve sert. Fakat günün sonunda tüm bu olumlu tepkilerden dolayı mutluyuz. Böyle bir şeyi tecrübe etmek gerçekten keyifli.
Korhan: Inter Arma, kategorize etmesi zor bir grup. Siz müziğinizi nasıl tanımlıyorsunuz ve genel olarak metal dünyasında kendinizi nerede görüyorsunuz?
IA: Müziğimizi mistik ve pis kıro metali olarak tanıtıyoruz insanlara ve aslına bakarsan bu büyük oranda doğru, haha. Fakat metal dünyasında nasıl bir yerimiz olduğundan emin değilim. Bu, üzerine çok düşündüğümüz bir mesele değil zaten. Yazabileceğimiz en iyi şarkıları yazmaya çalışıyoruz ve ortaya nasıl bir albüm çıkarsa çıksın, biz biz olmaya devam ediyor olacağız, hepsi bu kadar.
Korhan: Sludge türünün Amerikan hakimiyetinde olduğunu söyleyebiliriz bence ve Cult of Luna dışında Avrupa’da standartların üzerine çıkabilen bir temsilcisini bulmak zor. Sence sludge neden Amerika’da daha yaygın? Bir de kendim (ve tabii okurlar da, haha) için bana sizin oralardan gizli, özel bir grup tavsiyen olur mu?
IA: Sana pek katılmıyoruz, Avrupa boyunca bir dolu sludge grubuyla beraber çaldık; tabii hiçbiri Cult of Luna kadar tanınmıyor, orası ayrı. Kendi ülkem adına konuşmam gerekirse burada sludge, doom gibi türlerin çok tutmasının sebebi bence bu türlerin basitliğiyle ilgili. Bunu yanlış anlamayın. Şöyle havalı, basit bir rif (biri Black Sabbath mı dedi?) duyduğu an insan bir bira açmak istiyor işte, bilirsin. Grupça sevdiğimiz ve takip ettiğimiz gruplar arasından sana bir sürü isim sayabiliriz belki ama o listenin tepesinde kesinlikle Indian var adamım.
Korhan: Grubun ilk günlerine göre şarkı yazım sürecinizde ne gibi farklılıklar var? Kendi özgün tınınızı yaratmak için birçok farklı türden besleniyorsunuz ve bunun nasıl olduğunu merak ediyorum.
IA: Yeni şarkılar yazmak gitar çalmak ya da davul çalmak gibi bir şey; bir şeyi ne kadar çok yaparsan o işte o kadar iyi olursun yani, demek istediğim aslında buydu. Geçmişe kıyasla bence en büyük fark artık daha iyi şarkı yazabilecek düzeyde olmamız. Tabii bireysel olarak da artık daha geniş bir bakış açısına ve geniş bir müzikal palete sahibiz. Geçmişe göre artık daha sık farklı türlerde şeyler de dinleyebiliyoruz ve tükettiğimiz farklı müzikler şarkı yazımı esnasında mutlaka etkisini gösteriyor. Zaten böyle bir şeyden kaçınmanız mümkün değildi. (lafı açılmışken; Jon Schaffer’in müzikal olarak etkilenip ICED EARTH’ün kimliğine zarar vermemek için yeni albüm dinlemediğini biliyor muydunuz?)
Korhan: Bunu nasıl anlatabileceğimden emin değilim ama doom unsurları epey azalmış görünse de Sulphur English çok ağır ve karanlık bir albüm. Elbette dissonant gitarların payı büyük ve atmosferi yoğunlaştırıyor. Doom baskısı yok belki ama albüm gerçekten kasvetli ve iç karartıcı. Bunun olması için özel bir çabanız var mıydı, yoksa elinizde materyalin doğası mı buydu?
IA: Evet, detayları iyi yakalamışsın. Kesinlikle planlı bir şeydi. Kendi deyimimizle “stok” heavy metal rifleri duymaktan artık bıkmıştık ve biraz daha alışılagelmişin dışına çıkmak, biraz daha öfkeli, biraz daha ters ve biraz daha yanlış bir şeyler yapmak istedik. Aynı sonuca farklı bir yoldan gitmek istedik ve en azından senin için, bunun başarmışız sanırım.
Korhan: Sulphur English’teki bazı sözlerin doğrudan politikayla ilgili olduğunu düşünüyorum. Çoğu grup böyle konulara girmekten çekiniyor ama sormak istiyorum yine de: Inter Arma politik bir grup mu? Amerika Birleşik Devletleri’nin şu anki siyasi durumu veya politikacılarıyla ilgili herhangi bir yorumunuz var mı?
Bu cevabın çeviriye ihtiyacı olduğunu düşünmediğim için İngilizce haliyle paylaşmak daha doğru geldi:
IA: It’s fucked.
Korhan: Bu soruyu röportaj yaptığım her gruba soruyorum. Eğer daha önce sizi hiç duymamış birine Inter Arma diskografisinden üç şarkı dinletecek olsaydınız, hangi şarkıları seçerdiniz?
IA: Atavist Meridian, Sulphur English ve de Primordial Wound.
Korhan: Sorularım bu kadardı. Hayranlarınız ve Metalperver okurları için söylemek istediğiniz son bir şeyler varsa onunla bitirebiliriz.
IA: Röportaj için çok teşekkürler ve gecikme için gerçekten üzgünüm. Umarım bir gün konserde karşılaşırız, desteğiniz için teşekkürler!