Farsot – IIII
Merhaba.
2012 yılında yazdığım ve birkaç ufak düzeltme ve ekleme haricinde olduğu gibi paylaştığım bir yazı bu. Alman grup Farsot, ilk albümü IIII ile deneysel black metal adına muazzam bir iş başarmıştı ve yeraltı ortamlarında pamuklara sarılan, manastırların derin mahzenlerinde saklanan bir cevhere dönüştü bu albüm zamanla. O yüzden geçenlerde yeniden dinlerken sitede yer almasını istedim; buyursunlar:
Deneysel, kafa bulandıran black metal konusunda Almanya’nın kıymetli isimlerinden biriyle, ilk albümüne verdiği IIII ismiyle grubu yeni keşfedenleri internette hemen önceki albümlerini aramaya yönlendiren ve akabinde g.t üstü oturtan Farsot ile beraberiz bugün. Hınzır Farsot.
Farsot, Prophecy Records’a bağlı Lupus Lounge ile çalışıyor ve bu şirketi bilenler az çok ne ile karşıya karşıya olduklarını da tahmin ediyorlardır. Bu bilgi bir şeyler canlandırmadıysa belki de grubun son albümü Fail-Lure hakkındaki incelemeye denk gelmişsinizdir daha önce buralarda. Neyse efendim, sadece üyelerinin 3818.w, v.03/170 gibi rumuzlara sahip olduklarını görünce bile insan gelenekselin ötesinde bir şeyler duyacağını anlıyordur zaten.
Genelde deneysel black metal icra eden grupların müziğini daha yavaş ve depresif bir tabana oturtmayı tercih eder ve Farsot, IIII ile epey farklılaşıyor bu açıdan. Zaten biraz da o nedenle yeniden hatırlamak, hatırlatmak istedim. Deneysel dediğime bakmayın yani, ağız burun girişiyor Farsot.
Yine de ilk dinlemeden içine girilebilecek basitlikte bir sunum bulmak mümkün değil IIII‘te. Kimi şarkılarda rahatlıkla eşlik edilebilecek melodik bölümler veya akılda kalıcı harika bas bölümleri bulunsa da şarkılar standart yapılara sahip olmadığından takip etmesi o kadar da kolay değil aslında. Normal bir black metal albümünü dinlerken gösterdiğiniz çabanın veya dikkatin bir tık fazlasını istiyor sizden kısaca. Yoksa yüksek temponun arasında kaybolup gidebilir grubun çoğu numarası.
Albümün temposu gerçekten ateş ediyor. Birer şarkı ara ile giren bir dakikanın altındaki geçiş bölümleri albüme derinlik katıyor ve dinleyiciye nefes aldırıyor. Fakat bu bölümler haricindeki Thematik Angst, Thematik Trauer gibi şarkılar blast-beat ve tarama gitarlarla at koşturuyorlar. Yeri gelmişken, Thematik Trauer 20 (yirmi) dakikalık süresi ve dinamik gitarlarıyla albümün en ağır topu. Kendi başına bir albüm gibi zaten ve apayrı bir hikayesi var. Bu noktada albümün düzenleme ve prodüksiyon açısından da muazzam olduğunu belirtmek gerek. Aslında dört gerçek şarkıya sahip ve biri yirmi dakika süren, toplamı kırk iki dakikalık bir eser nasıl olduğundan daha yoğun, daha güçlü ve uzun hissettiriyor sorusunun cevabı burada sanırım. Pırıl pırıl duyulan, öne atılmış bas gitar ise apayrı bir lezzet.
Konsept ve sözlerde ise bir tık tökezliyor bence IIII. Her şarkı farklı bir duyguya ait (angst: korku, trauer: keder, hass: nefret…vs.) gibi görünse de şarkılar başlıklarındaki duyguları birebir yansıtmıyorlar pek. Albümün genelinde tüm bu duyguları hissetmek mümkün olsa da birebir bir örtüşme pek yok. Sözler biraz daha şarkı isimleri ile örtüşse de o hengamenin arasında ucu ucuna yeten Almanca bilgimle, bir kez ne olup bittiğini öğrendikten sonra artık çok da takip etmiyorum açıkçası. Bu arada evet, albüm Almanca ama sırf Almanca yüzünden albümü ıskalarsanız çok pişman olacaksınız, benden söylemesi.
Uzun lafın kısası IIII, deneysel black metal sevenlerin hakkında mutlaka bilmesi gereken enfes bir albüm ve yirmi senede anca üç albüm yapabildiği için bir türlü hak ettiği kadar tanınamayan Farsot’un kariyerinin en pırıltılı anı. Türü seviyorsanız size ödev; IIII’e mutlaka bir bakın.