Enforcer – Zenith
Merhaba.
Haftaya biraz neşeli ve zahmetsiz bir şeylerle başlamak için yaklaşık on beş yıllık kariyeri boyunca hiçbir zaman eğlenceden ödün vermeyen İsveçli heavy/speed metal grubu Enforcer’a dalıyoruz bugün.
Retro kafalı, nostalji hissiyatlı bir müzik yapıyor Enforcer ve Nisan ayının sonlarında piyasaya çıkan Zenith de tıpkı önceki dört albüm gibi bolca 80’ler heavy/speed metal referansları barındırsa da daha düşük tempolu, hard rock ve glam etkisinin fazlasıyla kendini gösterdiği bir albüm.
Enforcer kelime olarak bir şeyi zorla uygulayan, insanı mecbur eden, infazcı gibi bir anlam taşıyor ama Zenith‘te herhangi bir zorlama veya orantısız güç kullanımı gibi bir şey yok. Enforcer gayet basit melodiler, sakin şarkılar ve cheesy bir atmosfer ile biraz retro kafalar yaşamak isteyenleri eğlendiren bir grup ve 2019’da glam dünyasında takılmaya karar vermişler. Grubun önceki albümlerindeki Kuzey Amerika speed metalinin enerjisi düşmüş ve bu grubun hayranları için epey hayal kırıklığı yaratmış ama ben Zenith‘in bu sakin, telaşsız ve hatta neredeyse amaçsız halini de beğendim kesinlikle.
Grubun en büyük albenisi fazlasıyla akılda kalıcı olan nakaratları ve ilk şarkı Die for the Devil da Enforcer’ın bu alandaki gücünü gösteriyor. 80’lerde, hatta 90’larda radyoda duymayı bekleyeceğiniz türden, enfes bir açılış parçası Die for the Devil. Orta tempoda, hafif bir power hissiyatıyla geçen Zenith of the Black Sun sonrasında ise albümün en kısa ve en hızlı şarkısı Searching For You geliyor. Enforcer’ın standart halini görmek için iyi bir örnek bu şarkı; albümün geri kalanında bu tempo ve enerji seviyesine çıkmıyorlar ne yazık ki bir daha.
Şarkı sıralamasının ne kadar önemli olduğu, Zenith ile bir kez daha aklıma düştü. Çünkü bu üç şarkı sonrasında albüm bir anda vites düşürüyor ve ballad vari Regrets, biraz önce havalara zıplayan coşkulu dinleyiciye bir anda yağmurlu bir günde çift kasetçaları kaptırtıp sevdiceğin camının önünde hüngür hüngür ağlayacak bir noktaya çekmeye çalışıyor. Gerçekten albümün dördüncü şarkısı olarak Regrets‘i seçmek olacak iş değilmiş.
Zaten Zenith‘in en büyük sorunu albüm kimliğinin bir türlü yerine oturmuyor olması. Düpedüz MANOWAR bestesi gibi tınlayıp albüme durduk yere bir anda epik bir son veren kapanış şarkısı Ode to Death, tam bir power-ballad olan Regrets, BON JOVI veya STYX gibi isimlerle bağlantılar kurduran radyo hiti Sail On ve grubun çılgın atan o manik gitarlarını ve hızını yaşatıp kulaklara birer parmak bal çalan Searching For You gibi tertemiz bir speed metal bestesi olan enfes Thunder and Hell gibi şarkıların aynı albümde olması kafa karıştırıyor. Tek tek her biri gayet keyifli, fakat peş peşe dinleyince biraz çorba oluyor ne yazık ki.
Zenith‘in içinde enfes şarkılar var ama bütüne bakıp Zenith‘in iyi bir albüm olduğunu söylemem zor. Biraz sabun köpüğü tadında zahmetsiz bir şeyler dinlemek, o 80’ler ucuzluğunu yaşayıp eğlenmek için mutlaka bir bakın albüme, eminim çok seveceğiniz üç-beş şarkı çıkacaktır çünkü. En azından Darkness forever, forever we worship the dark, gibi sözleriyle dünyanın en dandik ve eğlenceli nakaratlarından birini keşfetmiş olursunuz, haha. Yine de Enforcer’ın gerçek potansiyelini ve daha bütünlüklü hallerini tecrübe etmek isterseniz önceki albümlere bakmanız daha hayırlı olacaktır.
Tüm albümün İspanyolca versiyonu var olm çok eğlenceli.