Hath – Of Rot and Ruin
Merhaba.
Müzik matematik olduğu kadar biraz da kimya meselesi. Grup elemanlarının kendi içindeki, grubun şirketiyle arasındaki ve hatta müziğin kapakla bile uyumu, belirli seviyelerde olsa bile müziğin yaratım sürecindeki büyüsünü ve tüketimdeki algısını değiştirebiliyor ve birkaç yüzyılda bir aynı hizaya gelen yıldızlar gibi bazen bazı gruplar benzersiz bir kimya yakalayıp sıradışı bir manzara sunabiliyorlar. New Jersey’den çıkan ve hiç de New Jersey’den çıkmış gibi tınlamayan Hath, ilk albümü Of Rot and Ruin ile işte böyle bir ahenk ve akış içinde, kolaylıkla içine çeken bir progresif death metal albümü yapmış.
Son dönemde pek çok örneğini gördüğümüz şekilde black metal atmosferinden, metalin farklı kollarından ve deneysellikten beslenen, dolu dolu bir death metal anlayışı var Hath’ın; metal dünyası için daha önce görülmemiş bir şey değil aslında. Daha geçtiğimiz yıl SLUGDGE ya da HORRENDOUS gibi isimlerin nasıl aklımızı aldığını hatırlıyoruz. Fakat isimler özelinde ek bir eleştirim olmamakla beraber çoğu grubun bir albümü doldururken gücünü, uyumunu ve yaratıcılığını homojen dağıtmakta ne kadar zorlandığına da sıkça şahit oluyoruz. Açık söyleyeyim; Hath’in daha ilk albümden elli beş dakikanın tamamında konuya bu kadar hakim ve aynı seviyeyi koruyan bir tahrip gücüne sahip olması beni epey heyecanlandırıyor.
Açılıştaki Usurpation‘dan albümün son anına kadar kompozisyon ve enstrüman hakimiyeti açısından hiç de antipatik görünmeyen, tamamen organik ve içten geldiği gibi hissi taşıyan mutlak bir hakimiyeti sezmemek imkansız. Geçtiğimiz yılın son günlerinde çıkan son SULPHUR AEON albümünün kritiğinde bir yerde “…kontrolün tamamen karşıda olduğunu hissettiren güvenli geçişler, tüm değişkenliğine rağmen yekpare bir albüm dinliyormuş hissi veren, insanı hafif hafif ezen bir ağırlık…” gibi bir ifade kullanmışım; Hath müziğinde bu kontrol ve eser altında ezilme hissi tavana çıkıyor. Zaten müzikal açıdan da SULPHUR AEON ile karşılaştırılıyor pek çok yerde ve haksız bir kıyaslama da sayılmaz, ancak Of Rot and Ruin, o devasa Cthulhu temasına rağmen The Scythe of Cosmic Chaos‘tan daha ürkütücü bir albüm.
Yine de albümün ikinci yarısında bazıları için Hath’i daha da değerli kılacak, kimileri içinse biraz tat kaçırıcı olabilecek bir şeye değinmemek olmaz. World Within ile birlikte Hath bildiğiniz OPETH‘leşiyor. Öncesinde Rituals‘ın sonlarında ipuçlarını veren bu hadise, özellikle World Within‘in orta kısmında ayyuka çıkıyor, çıkıştaki coşkulu bölümde ve kapanıştaki bariz göndermeli bölümde ise iyice kendini gösteriyor. Hemen arkasından gelen akustik geçiş Kindling de bu hissi körüklüyor. Accursed ile yeniden hoyratlaşıyor grup tekrar ama kapanışı yapan Progeny‘de yine Opeth sevenlerin gözünden kaçması imkansız bir davulculuk ve rif anlayışı hakim. Kısacası son birkaç şarkıdan alacağınız keyif Opeth ile ilişkinize bağlı biraz da. Yine de albümün geneline hakim olan ve Hath’ı çekici kılan o ne yaptığını bilen, konuya hakim tavrı bu bölümde de yerini koruduğu ve kabaca 2010 öncesi Opeth’ine öykünmek için hali hazırda müzikte bir dolu şeyi yalayıp yutmak gerektiği için ortada bir olumsuzluk görmüyorum ben.
Diğer şarkılardan ve elemanların performanslarından bahsetmek yersiz biraz; Of Rot and Ruin, bir-iki şarkısıyla öne çıkan bir albüm değil ve altı-altı buçuk dakika ortalama süreye sahip şarkılarda bu sürelere sığmasını beklediğinizin iki katı fikir yer alıyor neredeyse. O yüzden şöyle tek bir şeye odaklanabileceğiniz boş bir saatiniz olduğunda Of Rot and Ruin‘i açın ve her bir şarkı nereden nereye gidiyor bir takip etmeye çalışın. Baktınız ki yarı yolda yorulmaya ya da sıkılmaya başladınız, sonrasında da Hath’i sevme ihtimaliniz pek yok bana kalırsa. Fakat dokuz dakikaya yaklaşan Rituals‘ı atlattığınızda hala kendinizi Hath müziğine aç hissediyorsanız esas işte o zaman geçmiş olsun; çok uzun bir süre daha bu albümü dinlemeye devam edeceksiniz demektir.
Kritikte unutmuşum ama albümün ilk yarısında ara ara RAVEN WOODS tadı da alıyorum ki oh, mis.
Geri bildirim: Hath – Kenosis – Metalperver