Sulphur Aeon – The Scythe of Cosmic Chaos
Merhaba.
Dört ay dört gün gecikmeli olsa da en sonunda karşıma alıp oturtmayı başardığım The Scythe of Cosmic Chaos hakkında nihayet bir şeyler karalayacağım yeni yazıma hoş geldiniz. 21 Aralık’ta çıkan üçüncü Sulphur Aeon albümü, 2018’in kapanmasına çok az bir süre gelip sene sonu listelerinin yeniden düzenlenmesine neden olmuştu hatırlayacağınız üzere. Ben o dönem üzerine çok eğilemediğim için bir yorumda bulunamamıştım ve sonra da güncellik telaşesi içinde ötelendi durdu bu güzide eser. Artık yeter.
2010’da kurulan Alman death metal beşlisi Sulphur Aeon, H.P. Lovecraft külliyatıyla kafayı bozmuş durumda. Aslında kritik burada bitebilir, çünkü Lovecraft manyakları zaten şu an okumayı bırakıp koştur koştur Sulphur Aeon hatmetmeye gittiler bile. Lovecraft bilmeyen ve umursamayanlar ise Sulphur Aeon’un yalnızca yarısına nail olabilecekler zaten. Neyse, bir şeyler söyleyelim yine de.
Cthulhu temalı melodiğimsi death metalin olabilecek en yüksek seviyesi bu mu bilmiyorum ama benim şimdiye kadar dinlediğim, kendi kafamdaki Cthulhu atmosferine en uygun death metal türevlerinden biri bu kesinlikle. PORTAL, MORBID ANGEL, TEMPLE OF VOID gibi isimleri de bir cümleyle anıp devam edelim. Rif üzerine rif, kontrolün tamamen karşıda olduğunu hissettiren güvenli geçişler, tüm değişkenliğine rağmen yekpare bir albüm dinliyormuş hissi veren, insanı hafif hafif ezen bir ağırlık; Sulphur Aeon, bu benzersiz evren ile kendi füzyon death metal anlayışını çok iyi birleştirerek harika bir işe imza attı The Scythe of Cosmic Chaos‘ta.
Her şeyden önce derinliklerinden dünyaları yutacak bir kötülüğün doğumuna şahit olacağımız meşum bir okyanusun cızırdayıp kabaran, köpüren suları çarpıyor suratınıza albümü açtığınızda. Böyle söyleyince komik olacak belki ama gerçekten sulu bir atmosferi var The Scythe of Cosmic Chaos‘un.
Hemen arkasından ise Sulphur Aeon’un en büyük numarası olan, neredeyse NILE vari bir tematik gitar işçiliği doğrultusunda Cthulhu atmosferinin içine çekiliyorsunuz. Albümdeki bazı gitarlar bu türde dinlediğim en özgün, en yaratıcı anlardan bazılarını oluşturuyor. Lungs into Gills‘in girişi, dokuz buçuk dakikalık epik Sinister Sea Sabbath‘ın ilk iki dakikasından sonra yaşanan kaotik anlar ile 5:40 sonrası (o ne ürkütücü bir solo ya), albümün ruhunu müthiş özetleyen, en kötücül rifler listesinde üst sırlara yerleşen Yuggothian Spell‘in nakaratı ve sayamayacağım daha nice müthiş ana sahip üst düzey bir albüm The Scythe of Cosmic Cosmos.
Sulphur Aeon’daki elemanların enstrüman hakimiyetlerini övmeye devam edecek olursak bahsetmeden geçmememiz gereken bir diğer isim de M. rumuzlu vokalist Martin Hellion. Ritüel havası estiren temiz vokalleri, Lovecraft dehşetini körükleyen derin brutali ve tıpkı The Summoning of Nyarlathotep‘te olduğu gibi üst üste bindirdiği çığlıkları (bu şarkının sonlarındaki ayıoğlu death metal geçişi de inanılmaz), albüme seviye atlatıyor adeta. Arada da şöyle brutalin bir-iki tık altı kirli vokallere de girip çıkıyor ki dramatik etkiyi de tavana değdiriyor Martin’ciğim. Yürü be.
Enstrüman kısmını bir kenara bırakıp yeniden bütüne dönersek, Sulphur Aeon’un bir önceki albüme nazaran çok daha az ekolu, çok daha hacimli bir prodüksiyon tercihi yoluyla yarattığı yekpare bir atmosfer söz konusu ve albümü bu kadar keyifli yapan da bu. Şarkılar arasında yapısal bir bağlantı bulunmasa da sanki perde perde takip ediyoruz olanları ve sinematik, dramatik bir atmosfer altında anlatıyor grup Lovecraft’ın kozmik terörünü. Tabii bu yoğunluk bazen insanın üstüne üstüne de gelmiyor değil ve The Scythe of Cosmic Chaos ile ilgili tek sıkıntı da bu noktada ortaya çıkıyor: Bazen albümün sonuna kadar dayanamayabilir, yarısını dinledikten sonra Sulphur Aeon’ın yavaş yavaş sıktığı parmaklarının arasından -çok geç olmadan- kaçıp kurtulmak için bir hamle yapmak isteyebilirsiniz. Eh, bence kusur bile sayılmaz ama albümün Lovecraft kanadını gözardı edecek genel dinleyici için -albümün içine tam manasıyla giremeyeceklerinden- böyle minik bir handikaptan bahsedilebilir.
Eğer Aralık ayının başında yayımlansaydı muhtemelen sene sonu listemde yer alırdı The Scythe of Cosmic Chaos. Grubun neden bu kadar beklediği bilinmez ama ne olursa olsun Sulphur Aeon 2018’in en iyi albümlerinden birine imza atmış durumda, orası kesin. Biraz da Lovecraft sevginiz varsa zaten takkeniz uçacak muhtemelen; şu kapağa bir baksanıza yahu.
Müthiş albüm müthiş. THE GREAT OLD ONES’ın işleriyle beraber favori Lovecraftian metal işlerimden biri oluvermişti henüz ilk dinlemede. O boğuculuk <3
Bu arada kapak ve Lovecraftian demişken, DROWNING THE LIGHT'ın son albümünün kapağını şuraya bırakıvereyim: https://www.metal-archives.com/images/7/4/9/7/749786.jpg?5134
Albümün kendisinin pek bir numarası yok ama bu baya çılgınlık bence.