Röportaj: Metalperver
Merhaba.
SİS grubundan, Exterminal Webzine’dan, Çerezzine‘dan veya daha pek çok başka faaliyetlerinden birinden tanıyabileceğiniz Gökhan Toker ile Çerezzine’da çok güzel bir röportaj gerçekleştirdik. Fakat bu defa soruları soran değil, cevaplayan taraftaydı Metalperver. Çerezzine’ı takibe almayı, sitelerini ziyaret etmeyi ihmal etmeyin diyor ve sizi kendimle baş başa bırakıyorum. Böyle söyleyince de biraz şey oldu.
Gökhan: Merhaba, Öncelikle Metalperver’in hikayesini bizlerle paylaşırsanız çok seviniriz, ne zaman ve kimler tarafından kuruldu vs?
Korhan: Herkese merhaba. Metalperver’i 2016’nın son aylarında, daha önce başka mecralarda da birlikte yazarlık yaptığımız Bircan ve Ozan ve ben (Korhan), beraber kurduk. Ancak 2018’in Ocak ayından beri Metalperver’i tek başıma yürütüyorum. Arada birkaç konuk yazı yayımladım ama son bir-bir buçuk senedir sitede yayımlanan tüm içerik bana ait.
Benim çok severek takip ettiğim bir site metalperver , peki genel olarak metalseverlerin ilgisi nasıl ve ne yönde?
Çok teşekkürler. Aslında sitede bir forum ya da tartışma dönebilecek haber başlıkları olmadığı için herkesin sık sık yorum girdiği veya hakkında konuştuğu bir ortam değil Metalperver, bu yüzden biraz daha kendi halinde gibi görünüyor. Fakat ziyaretçi sayımız her geçen gün artıyor ve özellikle son birkaç aydır sosyal medyada ya da metal ortamlarında insanlarla karşılaştığımda Metalperver’i ilgiyle takip ettiklerinden söz ediyorlar ve bu beni gururlandırıyor. Spotify’da, Twitter ve Facebook’ta da her geçen gün kalabalıklaşıyoruz. Kısacası henüz istediğim seviyede olmasa da sessiz ve derinden bir yayılmadan söz edebiliriz sanırım, haha.
Ülkede Rock ve metal yayıncılığı aslında en az bu müzikleri icra etmek kadar zor, az ama öz sayıda yayınlar var, bunlar biride sizsiniz.Türkiye’de Rock ve Metal yayıncılığını, fanzin ve dergi ve siteleri nasıl buluyorsunuz ve en çok takip ettiğiniz oluşumlar hangileri?
Rockstation, Köprüaltı, Headbang, Şebek ve Zor gibi dergilerle büyüdüm ben. Ankara’da, Kök İş Hanı’nda bulunan Zıd’a gider, Zor ile ilgili gelişmeleri öğrenirdim Tolga’dan ya da Okan’dan. 2002-2003 yıllarından itibaren oradaki muhabbetlerden bile pek çok şey kulağıma küpe oldu ve daha o zamanlardan Türkiye’de bu tip işlerin, alt kültürleri yaşatmaya çalışmanın ne kadar zor olduğunu anladım gerçekten. Buradan bu işlerde emeği geçen herkese tekrar selam etmiş olalım; iyi ki vardınız/varsınız.
Zamanında birkaç foruma girip çıkmışlığım olduysa da aslında pek sıcak bakmıyorum bu ortamlara ve o yüzden de yerli mecralarda aktif olarak kullandığım bir oluşum gelmiyor aklıma. Fakat ZERO SIX EXTREME, EXTERMINAL WEBZINE-TV, ÇERREZZINE veya LADY OBSCURE gibi hakim olduğu konuda kaliteli işler ortaya koyan isimleri güncel olarak göz gezdiriyorum mutlaka.
Sonuçta yarattığımız şeyler de kişisel beğenilerimize göre şekilleniyor. Türkiye’deki hiçbir oluşum onlarca yazar ile bütün türlere hakim ve aynı mesafede durabilecek, yaptığı şeyi profesyonel bir iş olarak görüp üst düzey bir profesyonelliği yansıtabilecek durumda değil. Standardın çok altında kalan, kimseye bir şey katamayan ve yeni bir şey söyleyemeyen oluşumlar eriyip gidiyor zaten ama henüz içerik kalitesini tartışabilecek seviyede bir düzeyde olmadığımız için bir şekilde üretmeye devam eden herkesi takdir ediyorum.
Metalperver, gerek yurttan gerekse dünyadan önemli isimlerin sıklıkta yer aldığı bir site, peki bu içerikleri oluştururken nasıl bir yol izliyorsunuz ?
Ekşi sözlükte bir arkadaş Metalperver başlığına olumlu-olumsuz fikirlerini yapıcı bir üslupla belirtip ek olarak da “Metalperver değil blackmetalperver oluyor bazen abi, birkaç yazar alıp içeriği daha homojen dağıtmak faydalı olabilir,” gibi bir şeyler yazmıştı ama sonradan silinmiş galiba. Neyse, bu önemli bir konu bence. Demin söylediğim gibi iş dönüp dolaşıp kişisel zevklere geliyor zaman zaman ama arka arkaya aynı türde, pek de bilinmeyen isimler hakkında yazılar yazıp geri dönüş beklemek mantıklı değil pek.
Bir de yıllar geçtikçe dinlediğimiz, izlediğimiz, yazdığımız grupların sayısı kaçmaya başlıyor. Tabii kendi kapalı çevremizdeki birçok insan da bu seviyede olduğu için yanlış bir algı oluşmaya başlıyor ve herkesin her şeyi iyi bildiği yanılgısına düşebiliyoruz. Halbuki birileri daha Testament’ı yeni öğreniyor, ilk kez Mayhem dinleyip hayatının şokunu geçiriyor ya da arkadaşlarıyla “Muhammed Suiçmez diye bir gitarist varmış, inanılmaz çalıyor adam abiii!” diye muhabbet ediyor. O yüzden daha kapsayıcı ve rahatım artık konuda. Metalperver’de bir gün üç kişinin bildiği black metal grubu incelemesi çıkarken ertesi gün Metallica yazısı çıkabiliyor artık ve Metalperver için doğru olanın bu olduğunu düşünüyorum kendimce.
Yine de önceliklerim, daha bir hevesle yazdıklarım, asla yazmayacaklarım ve kırmızı çizgilerim vs. var tabii. Sırf etkileşim almak için kendimden ödün vermek istemiyorum… En azından bedavaya bunu yapmam, haha.
Metalperver olarak yola çıkarken, kafanızda kurduğunuz yolculuğunuz istediğiniz gibi gidiyor mu, ve planlarınız arasında ne gibi sürprizler bizleri bekliyor olacak?
Son dört-beş aydır iyi bir yola girdiğimi düşünüyorum ve an itibariyle Metalperver’de olan bitenden memnunum. Yine de içeriğinin büyük bir bölümü yazıdan oluşan bir sitenin önümüzdeki yıllarda ayakta kalmasının zor olduğunu düşünüyorum. Okumak zahmetli, zaman alan ve aynı anda başka bir şeyle uğraşmanıza engel olan bir aktivite ve günümüzde herkes dinlemeyi/izlemeyi tercih ediyor. Bunu iyi ya da kötü olarak değerlendirmiyorum ama realite bu.
Henüz yoğun bir talep yok ama zamanla, tesir alanı genişledikçe ve okurların talepleri arttığında Metalperver farklı mecralarda da aktif olup sesli/görüntülü içerik dünyasına adım atacak mutlaka.
Genel olarak Metalcilerin yerli gruplardan daha çok yabancı grupları tercih ettiği kanısı yıllardır konuşulur, buna önemli bir metal sitesi olarak katılır mısın ya da bunun gibi söylemlerin çıkmasındaki sebepler sence nedir?
Bu hiç bitmeyecek bir muhabbet sanırım, haha. Belirli dönemler için genel-geçer bir doğru olarak bile görülebilirdi bu söylem ama günümüzde insanlar eseri üretenin kimliğinden ziyade eserin kalitesini ön planda tutuyorlar. Kimi yerli isimler ise yaptıkları işlere hiç bakmadan destek bekliyorlar. İnsanların elinin altında sonsuz bir market var, ellerindeki sınırlı kaynakları neden sana harcasınlar? Grupların öncelikle bu soruya cevap vermeleri gerekiyor bence. Eskiden şu vardı mesela “Marlboro içme, iki bira az iç, bir pantolona 150 TL vereceğine bizim konserimize gel…”. Fakat öyle bir dönemde yaşamıyoruz artık ve eğer insanlardan bir şeyler talep ediyorsanız karşılığında ne sunduğunuzu net bir şekilde ortaya koyabilmemiz lazım, çünkü bir sürü farklı seçeneği varken kimse kimse için bir şeylerden ödün vermek zorunda değil artık. Sırf yerli diye uyduruk bir şeye para harcamak, tanıdığının tanıdıklarının Sad But True çaldıkları barlarda takılmak zorunda değil. Fakat tüm bunlar tartışmanın sadece bir bölümü.
Öte yandan bu topraklarda metal kültürü devam edecekse yerli gruplar ve dinleyiciler ile beraber var olan bir sahne sayesinde olacak. Haliyle yerli dinleyici de kendi grubuna destek olma noktasında biraz daha farkındalık geliştirmeli. Demin dediğim gibi, körü körüne destek olmayı savunmuyorum asla, çünkü bu ancak olduğumuz yerde saymamızı sağlar. Kendi içinde bölünmüş durumda olsa dahi yerli piyasa her zaman aktif ve Türkiye’den çıkan hiçbir metal grubunu sevmediğini söyleyen birine inanmamı beklemesin kimse. Çünkü neredeyse her türden pıtrak gibi bir dünya grup çıkıp yurtdışından şirketlerle anlaşabilir, Avrupa’da turlayabilir hale geldi artık. Yerli grupların kayıt kaliteleri, tişört, albüm baskıları vb. her şey dünya standartlarını yakalamış durumda. İnsanların, etraflarında ne oluyor ne bitiyor diye daha iyi araştırmaları lazım, çünkü gerçekten çok fazla şey oluyor aslında ve bunların bir kısmı da kesinlikle desteğimizi hak ediyorlar. Kısacası uzayıp gidecek bir muhabbet bu ve iki tarafında atabileceği somut adımlar her zaman olacak.
Metalperver özelinde ise yerli gruplar da en az yabancılar kadar, en azından istatiksel anlamda ilgi görüyor, bunu söyleyebilirim. “Yerli Pazarı” köşesinde mümkün olduğunca bizden bir şeyler incelemeye, kimileri rahatsız olsa dahi objektif bir biçimde fikirlerimi belirtmeye çalışıyorum ben de. Metalperver olarak herhangi bir taraf tutmasam da iki tarafa karşı da sorumluluk duyuyorum.
Birçok metal/rock site ve fanzinleri ayrıca organizasyonlarda gerçekleştiriyor, sizinde ileride böyle hedefleriniz var mı?
Yakın zamanda Metalperver için bir Patreon hesabı açtım. Dilediğiniz miktarlarda aylık abonelik ücreti ödeyerek üreticiye destek olabildiğiniz bir ortam Patreon. Bunu yapmamdaki amaç hem harcadığım zamanın ve emeğin gerçek bir karşılığı olup olmadığını görmek hem de eğer bir kitleden söz edebilecek duruma gelirsek bu kitlenin gücüyle somut şeyler yapabilmekti. Senelik Metalperver giderlerinin karşılanması bile bir artıdır sonuçta. Nihai amacım ise Metalperver adı altında, Metalperver kitlesinin gücüyle yerli ve yabancı organizasyonlar düzenleyerek metal kültürünü yaşatmaya devam etmek ve yerli piyasamıza destek olmak. Aslında bir önceki soruya da bir çözüm getiriyor gibi, haha.
Bu fikri, nasıl gerçekleştirebileceğimizi Patreon sistemi üzerinden okurlara duyurdum ve şaşırtıcı bir şekilde gayet pozitif dönüşler aldım.Henüz emekleme aşamasında daha ama umuyorum katlanarak artacak ve yakın zamanda Metalperver konserlerinde hep birlikte kafa sallamaya başlayacağız.
Underground Kültür son yıllarda iyice kendini göstermeye başladı gibi, Gerek Underground edebiyat gerek Müzik anlamında, bu konuda neler düşünüyorsunuz?
Hepimiz hayatın belirli noktalarında kendimizi kapana kısılmış gibi hissediyoruz ve delirmemek için bir şeylere tutunmak zorundayız. Bu çukurda kendimiz gibi birilerinin daha olduğunu bilmenin verdiği teselliye bile muhtaç haldeyiz. O yüzden kendi küçük yaşam balonlarımızı yaratıp onların içinde birbirimize tutunarak yaşamaya çabalıyoruz bir şekilde… Size ve kendi siteme kayyum atanmaması için daha fazla bir şey söylemeyeceğim bu konuda, haha.
Metalperver’in bugün kendine ait bir sountrack’i olsa, bu sountrackte hangi isimler yer alırdı?
Nefis bir soruymuş bu. Hiçbir zaman belirli bir türün metalcisi olmadım, o nedenle karman çorman bir liste olurdu ve yüzlerce grup yer alırdı galiba. Şimdi bir sürü grup sıralamak yerine son zamanlarda çok dinlediğim ve soundtrack listeme alabileceğim bir-iki isim vereyim: Mgła, The Ocean, Tribulation, Ratos De Porão, Varathron, Altarage, Imperial Triumphant, Warbringer, Horrendous, Violblast… Güya bir-iki isim verecektim ama duramadım, haha.
Çerezzine olarak kardeş sitelerimiz arasında bizim için yeri çok özel olan siz Metalperver ile bu röportajı yapmaktan dolayı çok mutluyuz. Çok Teşekkür ediyoruz gerçekten, son olarak hem Çerezzine hem de Metalperver okurlarına neler söylemek istersiniz?
Röportaj fırsatı için esas ben teşekkür ederim. Yüzünü tamamen yerli piyasaya dönmüş önemli bir platform Çerezzine ve eminim Metalperver okurları da Çerrezzine’a hak ettiği ilgiyi göstereceklerdir. Üniversiteden sonra metali bırakmadım, siz de bırakmayın diye elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Görüşürüz!