Kritik

Yerli Pazarı: Sabhankra – The Dream is Dead EP

Merhaba.

Aslında yerli piyasa dahilinde tanıtıma ihtiyaç duymayacak kadar etki alanını genişletmeyi başarmış olan İstanbullu Sabhankra’nın Şubat ayının başında yayımladığı son çalışması The Dream is Dead‘e dalıyoruz bugün.

Neredeyse yirmi yıldır aktif bir şekilde üretmeye devam eden, bu süre içerisinde de değişip dönüşmekten çekinmeyen bir grubumuz Sabhankra. Bilmeyenler için zaman içinde black metal, melodik death metal, thrash metal ve folk metal unsurları barındıran birbirinden farklı işler yaptıklarını söylemek mümkün. Geçtiğimiz yıl yayımlanan From the Frozen Mountains ile bir tık daha karanlık tarafa kaymışlardı ve The Dream is Dead de bu anlamda selefinin bıraktığı yerden devam eden, hatta aslında daha da karanlık dünyalarda gezinen bir çalışma.

Folk soslu melodik black metal gibi bir kategori altında değerlendirebiliriz The Dream is Dead‘i. EP’ye adını veren açılış parçasının soğuk akorlarından ve hiç kesilmeyen blast-beat ritim kalıbından anlaşılacağı üzere grubun üzerinde IMMORTAL taraflarından gelen bir soğuk hava dalgası esiyor. Elbette o kadar bütünlüklü ve her anı dolu dolu değil, fakat ana gitarı altı dakikalık süre boyunca aynı sürükleyicilikte, kolayca akılda kalacak şekilde devam ediyor.

Blood for Blood‘ın hemen açılışında yer alan ve şarkıya karakterini veren, SUMMONING gibi daha epik ve fantastik isimleri andıran duru klavye dokunuşları çok klas. Ayrıca ilk şarkıda biraz havada kaldığını düşündüğüm gitar solosu bu şarkı özelinde cuk oturuyor. Beşinci dakikasına girdiğinizde ise enfes bir geçiş sizi bekliyor. Açılış parçası da güçlü gitarlarıyla türün ortalamasını rahatlıkla yakalıyor ama EP’nin esas olayı son iki şarkı kesinlikle.

Böylesine hızlı davullara sahip, tara babam tara gitarlı dörtnala işlerde genelde en büyük handikap prodüksiyon oluyor ama Sabhankra işin bu kısmında artık yerli gruplar için zaman zaman dile getirmek durumunda kaldığımız imkanlar dahilinde mümkün olduğu kadar sınırını aşmış artık. Özellikle açılışına vurulduğum (üzerine koya koya getirip ne güzel giriyorlar blast-beat’e, değil mi ama?) Fight Back the Piercing Light‘ın katman katman gitarları, klavyesi ve bası o kadar net ki şöyle derin bir oh çektiriyor insana. İtiraf etmek gerekirse biraz kopuk kopuk takip ettiğim Sabhankra’dan duyduğum en sert, en karanlık bu üç şarkının kötü bir prodüksiyona kurban gitmesine üzülürdüm ama ateş ediyor grup adeta.

Melodik, soğuk black metal ile aranız iyiyse The Dream is Dead‘de takılacağınız, can sıkacak bir şey bulabileceğinize ihtimal vermiyorum. Hakikaten neden sevilmeyebilir diye düşündüğümde Savaş’ın gerçek anlamda feryat eden vokallerinde bir tık çeşitlilik ya da belki biraz daha dolu bir bas davulu/bas gitar ile daha hacimli bir sound arayabilir, benim gibi bu türde gitar sololarına pek alışkın değilseniz kısa solo bölümleri yadırgayabilirsiniz belki ama genel havayı bozacak, tatları kaçıracak spesifik bir şey yok gerçekten The Dream is Dead‘de. Son albümün bıraktığı yerden, hatta bir adım ilerisinden devam ediyor Sabhankra. Ellerine sağlık.

SABHANKRA BANDCAMP

Yazıyı/albümü değerlendirmek için:

Average rating 0 / 5. 0

Siteye destek olmak için aşağıdaki düğmeye tıklayıp Patreona göz atabilirsiniz👇
Become a patron at Patreon!

Korhan Tok

Üniversiteden sonra metali bırakmadım.

Bir Yorum Bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.