Witherscape – Inheritance
Merhaba.
Bugün site okurlarından Burak Bostancıoğlu’nun bir incelemesini paylaşıyorum, hatırlarsanız daha önce de Pain of Salvation ve Between the Buried and Me incelemişti bizim için. Keyifli okumalar.
Konukperver: Burak Bostancıoğlu
Sadece adını yazıp gayet yüksek bir puan versem kimsenin bir gram sinirlenmeyeceğini düşündüğüm bir adamın en güncel projesini incelemeye çabalayacağım bugün. Metal tarihinin en yerinde durmayan ve Midas ile bir akrabalığının bulunduğunu düşündüğüm, İsveç’in en büyük ihraç kaynaklarından birisi Dan Swanö.
Müziğe başladığı günden beri bulunduğu projeler listesine baktığımda başımın döndüğü bir isim Dan Swanö. Bloodbath, Moontower, Edge of Sanity listenin başını çekiyor ve prodüktörlüğünü yaptığı grupları saymıyorum bile.
2013 yılında daha önce bir metal projesinde bulunmamış Ragnar (şu adı bile görünce kanımın ısınmasına yeten) Wilderberg ile birlikte bu projeye başlıyorlar. Tür olarak progresif death metal olarak geçiyor ama genele bakarak Nightingale, Edge of Sanity ve Moontower’ın toplamı olarak görülebilecek bir albüm olduğunu söyleyebiliriz.
Albümün vokalleri, davulları ve klavyelerini Dan Swanö üstleniyor. Bas gitar ve gitarları Ragnar çalıyor albümde ve daha önce neredeydin be adam dedirten bir performansı var. Prodüksiyonun cayır cayır olduğu albümde gitar tonları yapılan müzik için gerçekten muazzam seçilmiş. Baslar olaysız dağılsa da gitarları gayet ön plana çıkarmış.
Dan Swanö’nün vokallerine ayrı bir paragraf açmamak bu albüme gerçekten çok büyük haksızlık olur. Clean ve brütal vokaller arasında gerçekten muazzam bir denge var. Ne eski abümleri kadar brütal ağırlıklı, ne de Nightingale albümleri gibi sadece clean. Albüm çıktığı günden beri aklımdan çıkmayan vokal melodileri mevcut albümde.
Inheritance konsept bir albüm. O kadar dolu bir albüm ki konsept olduğu ağzımdan çıkan ilk söz olmadı bakın. Novembers Doom vokalisti Paul Kuhr tarafından yazılıyor albümün tüm sözleri ve kendisini Dying for the Sun şarkısında konuk vokalist olarak duyabilirsiniz. Konsept hakkında çok spoiler vermek istemesem de 1800’lü yıllarda Stockholm’de yaşayan Erik’in kendisine terkedilmiş bir malikanenin miras bırakıldığını öğrenip orada vuku bulan garip olaylar üzerinde.
Albümün kapağının albümün genel tadını çok güzel yansıttığını düşünüyorum. Travis Smith elinden çıkan kapağa her baktığımda kendimi o malikanenin içinde kötü ruhlardan kaçarken düşünmek çok zor olmuyor ahaha.
Inheritance hakkında son söylemek istediğim şey albümün yıllardır beklenen eski Opeth albümü olmadan ona en çok yaklaşabilecek şey olduğu. Eğer death metalinizi 70’ler progresif soslu seviyorsanız kaçırmadığınızı umduğum ancak kaçırdıysanız bir şans vermenizi dilediğim bir albüm Inheritance. İyi dinlemeler.