Klasik Bir Cumartesi: Demolition Hammer – Epidemic of Violence
Merhaba.
Bazen siteyle ilgili, Metalperver’in fazlasıyla death ve black metal tekelinde ilerlediği yönünde bazı eleştiriler alıyorum. Kısmen haklı bir eleştiri bu ve bu köşenin bir başka amacı da bu algıyı biraz kırmak. Bunun için ise şöyle makineli tüfek hızında, death metal sınırında (haydaa) thrash metalden daha iyi ne olabilir? Hazır geçen hafta da Arise övmüşken, yine amansız thrash’ten devam edelim istedim bu hafta da.
Demolition Hammer ya çok sevilen, ya da hiç bilinmeyen bir grup. Kısacası thrash seviyorsanız onları bir kere bildikten sonra sevmeme gibi bir ihtimal söz konusu değil pek. 1990 ve 1992 yıllarında çıkardıkları iki albümle thrash metalin sınırlarını zorlayarak mümkün olabilecek en sert thrash albümüne ulaşmaya çalışan ve büyük ölçüde bunu başaran Demolition Hammer, nereden bakarsanız bakın thrash metalde tüm zamanların en azman, en sert gruplarından biri.
Thrash metalin sınırlarını zorlamak derken şaka yapmıyorum, gerçekten de Epidemic of Violence neredeyse death metale yaklaşan bir brutallik, ancak death metal dinamikleriyle elde edilebilecek bir azmanlık barındırıyor ve bunu hala cayır cayır thrash olmayı başararak yapıyor. İlk albüm Torture Existence’da bütün prodüksiyonun üzerinde duran ve bu ayrıksı yapısıyla biraz kulağıma batan (yanlış anlaşılmasın, kaya gibi albüm o da) gitarlar bu albümde diğer her şeyle çok daha uyum içerisinde ve dünyanın en metal şarkı isimlerinden birine sahip açılış parçası Skull Fracturing Nightmare ile grubun hali hazırda epey yükseğe çektiği kendi standartını aştığını görebiliyoruz. Direkt bir tarzı var Demolition Hammer’ın ve Türkiye’nin sanal çöplüklerinden birine dönüşmüş olsa da sözlük tabiriyle entry ve nick uyumu konusunda müthiş bir seviyedeler.
Skull Fracturing Nightmare, Human Dissection veya albümle aynı adı taşıyan Epidemic of Violence, yokuşta freni patlamış bir kamyon gibi affetmez bir şekilde üzerinize doğru yardıra yardıra gelen, önüne çıkan her şeyi dümdüz eden gerçek birer thrash şaheseri. Son şarkı Aborticide ise son dönemdeki yeni, favori Demolition Hammer şarkım. Ellerini açıp nara atarak yaradandan güç aldıktan sonra duvarı kırıp Ajan Smith’in üzerine uçan Morpheus gibi bir şarkı Aborticide. Yine çok gaza geldiğim için dereden tepeden bahseder oldum, pardon. Ulan hadi link de vereyim de ne olacaksa olsun:
Buna karşın albümü gözümde daha da değerli kılan grubun Carnivorous Obsession gibi, dönemin death metalinin etkisiyle yazılmış, fazlasıyla doom metal hissi de barındıran orta tempo bestelere de yer vermiş olması. Balon balığı zehirlenmesi yüzünden 1996 yılında aramızdan ayrılan Vinny Daze’in groove davulları da bu anlarda ön plana çıkıyor. Tabii grup ancak bir-iki dakika dayanabiliyor bu sakinliğe ve bir noktada yine kurt sürüsü gibi saldırmaya başlıyorlar. Ulan solosu da müthiş. Öve öve bitirememek.
Demolition Hammer olayı başka bir boyuta taşıyarak herkes tarafından haklılığı kabul edilmiş birinin büyük bir zek ve gururla karşısındakinin ağzını dağıtışının fon müziğini yapıyor sanki. Adrenalin pompalayan jilet gibi gitarlar, asla nefes almayan ve aldırmayan azman davullar ve özellikle yukarıda bahsi geçen şarkılarda yaşanan, vahşi dürtüleri tetikleyen ani vites değişiklikleri, Epidemic of Violence’ın alamet-i farikalarından yalnızca bazıları. Tabii bir de Steve Reynolds diye bir gerçek var.
Steve Reynolds’ın vokal performasını nasıl anlatabileceğimden emin değilim. Bas gitardan da sorumlu olması ve bir noktaya kadar vokallerinin örtüşmesi sebebiyle burada KREATOR insanı Mille Petrozza ismini zikredesim geliyor ama Steve, eğer öyle bir şey mümkünse Mille Petrozza’dan bile daha öfkeli, daha coşkulu söylüyor. Çıldırmış, kendini kaybetmiş bir Petrozza düşünün; olacak iş değil gerçekten.
Daha ekstrem ve thrash metal olarak adlandırılamayacak bir şeye dönüşmeden yapılabilecek en sert, en yalın, en saf thrash metal bu. Bazı death metal albümlerinden bile daha sert Epidemic of Violence ve Demolition Hammer böyle bir şeyin nasıl mümkün olabileceğini sorgulayanları döve döve ikna etmek için her daim hazır bir şekilde bekliyor. Yemin ediyorum yoruldum, bu nedir arkadaş.