Haken – Vector
Merhaba.
Son yıllarda kendi türü içerisinde Haken kadar hızlı büyüyen ve kendi hayran kitlesini yaratabilen az grup var. İngiliz progresif metal altılısı, kurulduğu 2007’den beri üzerine koyarak ilerliyor. Türe mesafeli duran dinleyicilerin bile benimseyebileceği türden yeni, modern bir bakış açısıyla müziğe yaklaşan Haken, yetenek şovundan uzak müziği ve keyifli konsept yapıları sayesinde benim de epey ilgimi çeken, 2016’da yaptıkları Affinity ile de iyiden iyiye takipçisi olduğum bir isim.
Affinity‘nin bıraktığı yerden devam eden yeni albüm Vector, Haken’in türe ait aksak zamanları, deneysel gitar işçiliklerini, fantastik vokal numaralarını ve içine girmesi pek de kolay olmayan tüm o kalıpları, hiç de itici durmayan, genel kompozisyon içinde sırıtmayan ve daha da önemlisi yapmış olmak için yapılmış hissi uyandırmayacak bir şekilde yedirebiliyor oluşunun kanlı canlı başka bir örneği olarak karşımızda. Henüz ilk dinlemeden kavrıyor dinleyiciyi Vector ve bir progresif metal albümü için bunu söylemek hiç kolay bir şey değil.
Müziğin yanı sıra hikayeye ve konsepte de epey önem veren bir isim Haken ve Vector de bir istisna değil. Doktorlar tarafından ilginç şekillerde incelen, akıl hastanesinde yatan bir hastanın öyküsünü anlatan Vector, kısa bir girişin ardından hemen karakterlerini tanıtmaya başlıyor. Hikayenin ruhuna uygun şekilde ilerleyen dengesiz bir müziğin beslediği bu öykü, türlü klişeler barındırsa da Vector‘ü daha ilgi çekici hale getiriyor kesinlikle. Buna karşın sanki konsept Haken müziğinin önüne geçiyor biraz. Çoğu işte genelde biçim, içeriğin önüne geçer; Vector‘de ise tam tersi içerik biçimi baltalıyor, gibi bir hisse kapılıyorum bazen.
Müziğe geri dönmek gerekirse, diğer Haken albümlerine göre daha tempolu ve direkt bir albüm Vector. Rif üzerinden ilerliyor çoğu zaman ve güçlü davul-gitar bölümleri ile grubun eski işlerine göre epey sert bir albüm. Diğer albümleri ortalama altmış beş dakika civarında seyrederken kırk dört dakika süresi ile Vector, en kısa Haken albümü aynı zamanda. Buna karşın bu kısa süresi içerisinde hikayeyi toparlayabildiği için pek batmıyor. Yine de birkaç dinlemeden sonra dikkatler daha çok müziğe kayacağı için kimileri albümü kısa bulabilir. Tek tek şarkılardan bahsetmeyeceğim ama Puzzle Box ve enstrümantal Nil by Mouth şimdilik favorilerim.
Ateşli bir progresif dinleyicisi olmadığım için rahatlıkla söyleyebilirim ki Haken progresif metale uzak duranların en çok sevebileceği gruplardan biri. Affinity ile biraz daha rahat bir tarzı benimsemişlerdi ve Vector, Affinity‘den bile daha kolay bir albüm. Açıkçası Haken denilince aklıma hala grubun zirvesi olarak Vision geliyor ama iki albümdür saptıkları bu yol da bence çok ilgi çekici. Türe uzaksanız bile bir bakın; kırk dört dakikada gibi kısa bir sürede yeni bir grup kazandırabilir size.