Kritik

Voivod – The Wake

Merhaba.

Voivod’u çok severim. Kanada’nın metal dünyasına kazandırdığı büyük thrash efsanesi, bilim kurgudan beslenen enfes kurguların müzikal karşılıklarını bulma konusunda bir dünya markası benim için. Her albümüyle giderek daha progresif bir hale gelerek öyle bir çırpıda tanımlayamayacağımız, enteresan bir gruba dönüştüler yıllar içerisinde ve 1981’de atıldıkları bu macerada hala onları ve bizi bekleyen pek çok şey var gibi.

Voivod en son 2013 yılında, yaklaşık on üç yıl kadar önce kaybettiğimiz grubun kurucusu Denis Piggy D’amour’un gölgesinin üzerinde salındığı Target Earth ile sağlam bir geri dönüşe imza atmıştı. Bana kalırsa uzun yıllardır Voivod’un yaptığı en iyi albümdü Target Earth ve gruba yeni katılan Dan Mongrain de gelecek adına umut vaad ediyor gibi görünüyordu. Grubun karakteristik özelliği olan progresif anlayışın biraz törpülendiği, garip diye nitelendirebileceğimiz müzikal kimliğinin biraz geri planda kaldığı, buna rağmen agresif ve kaliteli bir albümdü Target Earth. Beş yıl aranın ardından gelen The Wake‘de ise hem dinleyeceğiniz şey saf, öz bir Voivod hem de yine çok, çok iyi.

Albümün açılış parçası Obsolote Beings‘i ilk defa dinlediğimde çok heyecanlandım, zira ilk şarkıdan böyle giren bir Voivod’un albümün devamında da durulacağına hiç ihtimal vermiyordum. Gerçekten thrash tabanı içerisinde deli saçması işlerle dolu bir albüm The Wake ve garip gibi, deli saçması gibi tanımlamalar söz konusu Voivod olunca birer övgüye dönüşüyor. İkinci parça The End of Dormancy, bu argümanı destekleyecek deliliklerle dolu. Parçalamak istemiyorum hiç ama hakikaten dinlediğim en iyi birkaç şarkılarından biri oldu kısa sürede The End of Dormancy. O timpani ne kadar da cuk oturmamış mı mesela?

Aslında böylesine yüksek kalibrede müzik becerisine sahip bir grubun on dördüncü (14) stüdyo albümünün ne kadar yüksek bir standartta olduğuna şaşırmak yersiz, ancak hem Piggy’nin ölümü hem de grubun son yirmi yılda gerçek anlamda sadece iki albüm yapmış olması (Katorz ve Infini‘yi saymıyorum) beni biraz ürkütüyordu ama Target Earth gibi hiç de fena olmayan bir geçiş albümü sonrası resmen The Wake ile bundan yirmi-yirmi beş sene önce kaldığı yerden devam etmişler. Grubun en eski elemanlarından basçı Blacky‘nin yerini Rocky’ye bırakması bile Voivod’a gücünden bir şey kaybettirmiyor. Denizlerin dibinden yükselen korkunç bir güç ile insanlığın yok olmanın eşiğine gelişi şeklinde özetlenebilecek konsepti de her zamanki gibi keyifle takip edilesi bir hikaye sunuyor. Pek çok yerden referans bulabileceğiniz bu hikaye, Snake’in zengin vokal paletiyle başka bir seviyeye çıkarıyor tabii.

Güçlü hikayesini daha da vurucu yapan ise çok doğru sıralanmış, hikayenin temposunu müthiş ayarlayan parçalar elbette. The End of Domancy‘nin sonundaki gong, müzikal açıdan Voivod’a dair her şeyi bulabileceğiniz ve hikayeyi enfes toparlayan Sonic Mycelium (albümdeki pek çok kısmın birbirine bağlandığı bir çeşit The Wake potpurisi bu parça), müziğin durduğu bir anda, fısıldayarak insanoğlunun herhangi bir şekilde varoluşa faydasının dokunup dokunamayacağını sorgulayan ve zirveye çıkan, albüm boyunca müthiş bir performans gösteren vokalist Snake veya beklenmedik bir anda PINK FLOYD olan gitarlar, neredeyse kırk yıla dayanan Voivod tecrübesini çıkartıp masaya vuruyor adeta.

Bu ara yıl içinde dinleyip çok sevdiğim ama türlü sebeplerden siteye ekleyemediğim bazı albümleri şöyle rahat rahat övmek istiyorum. Hazır sene sonu da yaklaşırken 2018’i toparlamak adına iyi bir beyin fırtınası oluyor. Yine kendi kemik kitlesi dışında pek hakkının verilmeyeceğini düşünsem de The Wake bence Voivod’un yeni döneminin başyapıtı olabilecek kadar güçlü ve zengin bir albüm. Bundan on sene önce biri çıkıp Voivod’un 2018’de, hem de çok önemli iki isimden yoksun halde böyle güçlü bir albüm yapacağını söylese ardımla gülerdim ama Voivod bir şekilde dünyaya bazı şeylerin nasıl yapılması gerektiğini göstermeye devam ediyor ve ben buna tanıklık edebildiğim için kendimi çok şanslı hissediyorum. Muazzam.

89/100

 

 

Become a patron at Patreon!

Korhan Tok

Üniversiteden sonra metali bırakmadım.

Bir Yorum Bırakın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.