Yerli Pazarı: Ohol Yeg/Karanlık – We Despise the Crescent (Split)
Merhaba.
En son Burial Invocation‘ın harika albümü Abiogenesis‘ten bahsettiğim bu köşeyi bir süredir boşlamıştım ama Ölü Orman albümü ile epey ilgimi çekmiş, yerli metalin kalesi Ankara’dan (o kadar kayırma olacak) çıkan tek kişilik black metal projesi Ohol Yeg ile daha önce dinleme fırsatı bulamadığım, yine Ankaralı Karanlık’ın ortak çalışmasına denk gelince Yerli Pazarı’nı yeniden hortlatmanın zamanının geldiğini düşündüm.
Ohol Yeg genel anlamda çok öz bir black metal icra ediyor. 90’lar analog yaklaşımının, çiğ black metal bakış açısının temsilcisi olan Ohol Yeg insanı Sazakan, müziğinde depresif tınılara yer verse de temelinde epey isyankar, karanlık ve tabiri caizse taş gibi bir müzik icra ediyor. İlk defa bu çalışmada dinleme fırsatı bulduğum Karanlık da aynı şekilde, asla taviz vermeyen bir black metali benimsemiş. Yüksek tempolu, kaotik, agresif ve güçlü besteleriyle erken dönem MARDUK havası estiren, Ankara’nın taşı toprağı muhabbetinde elimizi güçlendiren harika işlere imza atmış Ahraz. Parçaların üç dakikanın biraz üzerinde sürelere sahip olması da bence büyük bir etki yaratıyor. Ahraz geliyor, görüyor, yeniyor ve gidiyor. Widowmaker, In League with Lucifer ve Defile the Holy Lands arasında bir tercih dahi yapamıyorum, her biri birbirinden iyi örnekler teşkil ederek agresif, gerçek black metalin nasıl olması gerektiğine dair enfes işler. Aynı şekilde Ohol Yeg’in çiğ bestelerinde de herhangi bir defoya rastlamak mümkün değil.
Ohol Yeg ile Karanlık, çok iyi bir denge yakalamışlar. Giderek artan temposuyla, tepe noktasına ulaştığında sona eren bir iş We Despise the Crescent ve bu özelliğiyle yirmi dakikalık çalma süresinin sonuna geldiğinizde kendinizi daha fazlasını isterken buluyorsunuz. Bu tip işlerde kendi adıma en büyük handikapı yaratan ve dinlenebilirliği düşüren prodüksiyon olur genelde. Ancak bu noktada da bu ikili çok başarılı. Özellikle Karanlık’ın kayıt aldığı, son dönemde öne çıkan ve yine Burial Invocation‘dan, Raven Woods‘dan veya The Sarcophagus‘tan tanıyabileceğiniz Ozan Yıldırım’ın Deadhouse Studio’su yine harika bir iş çıkarmış.
Black metalde biraz daha eski kafalıysanız, biraz daha tavizsiz ve keskin hatlara sahip işlerden hoşlanıyorsanız bu iki ismi de mutlaka takip listenize almanızı tavsiye ederim. Sonraki işlerini gerçekten heyecanla ve merakla bekliyorum. Split çıkalı ve Sazakan ile konuşalı neredeyse bir ayı geçti ve rahatlıkla söyleyebilirim ki bu çalışmayı bu kadar geç dinlediğime pişmanım; We Despise the Crescent her yönden çok, çok iyi. Iskalamayın.
Geri bildirim: Karanlık – Death is Certain, Life is Not – Metalperver